bu insanlar bir dizi, film çıktığında
"ya ben bunun kitabını okudum zaten, orada öyle olmuyor"
şeklinde şeyler söyleyip sinir bozarlar.
okudukları kitapları götlerine sokasım gelir.
devamını gör...
ahanda ben. edebiyat uyarlaması filmlerin büyük kısmının kitabını film çekilmeden okumuşluğum vardır. hoşuma giden bazı filmlerin de sonradan kitabını alıp okumuştum.
ve evet sinemaya aktarılırken kesinlikle orası öyle olmuyor. doğrudan olay akışına müdahale ediyorlar bir kısmında. çünkü standart sinema filmlerinde seyircinin beklediği bir son var. bu sonu vermezseniz satamazsınız.
bu çerçeveden baktığımızda aslına en uygun sinema uyarlamaları lotr serisi, harry potter ve dan brown uyarlamaları. dune da yeni çevrimi itibariyle oldukça başarılı. bunların hepsinin kitabını filme çekilmeden okumuştum. filmleri de gayet başarılı.
bunun sebebi bu serilerin kitap olarak okuyucu kitlesinin çok büyük olması ve orijinal metinden sapmanın büyük eleştiri getireceğinin bilinmesi. bir yan karakter olan tom bombadil'in eksikliği bile resmen olay oldu.

çok satan, çok okunan kült haline gelmiş eserlere müdahale etmeye çekiniyorlar ama daha az okurlu metinleri senaristler kafalarına göre hacamat ediyor. çoğu kişi hiç okumadığı bir kitabın filmini izleyip üstüne bir çek atıyor ama özgün metinle pek alakası olmayan uyarlamalar izlemiş oluyorlar.
ishiguro romanlarının uyarlamaları pek başarılı değil mesela. çünkü o kitapların olay akışından çok duygu derinliği var ve sinema bunu aktaramıyor.
gülün adı ve koku adlı romanlar doğrudan sonu değiştirilmiş hikayeler. izlediğim bazı roman uyarlamaları ise ana karakterlerin isimleri dışında özgün metnin yanından bile geçmeyen hikayeler haline gelmiş. oturup bunları listeleyecek değilim çünkü çok fazlalar.
beğendiğiniz filmlerin okumamış olduğunuz kitapları varsa okumanızı tavsiye ederim. bunun filmini izledim okumaya gerek yok diye düşünmeyin. çünkü orası öyle değil.
devamını gör...
canım kendim.
devamını gör...
bir edebi eseri oynama yapmadan ekrana yansıttığınızda karşınıza sinema eseri çıkmaz. dikkat edin, dünyaca ünlü edebiyat eserlerinin eleştirmenler tarafından en yüksek oy alan filmleri 1950'ler öncesindeki versiyonlarıdır çünkü en az oynama yapılan genelde bu filmler olur. edebi eseri aynı şekilde ekrana yansıtmak kitabı tekrardan okumak olur, insanların anlayamadıkları şey tam da budur. bir sinema filminin sinema filmi olması için yönetmen dokunuşu, ya da editlenmiş kurgusunun olması gerekir. oynamalar elbet yapılacak. yönetmen elbette dokunmalar yapacak. stephen king bu yüzden the shining konusunda öfkelidir ama the shining, kitaptan ayrılan muhteşem bir sinema eseri haline bu şekilde gelmiştir. en nefis tiyatro oyunları genelde orjinal metinlere ufak eklemeler yapılan uyarlamalardır. birçoğunda yeni karakterler dahi eklenir. ayrıca daha yeni will graham'den ve teknolojinin yardımıyla edebi eserdeki karaktere çok değişik bir bakış açısı getirildiğinden bahsetmiştim. edebi eseri sinema perdesine aktarmak çok sevilen, akıllarda yer etmiş bir şarkıyı farklı bir ses, ton ile yorumlamaya coverlamaya benzer. turn the page vb. eserlerde görüldüğü gibi. peki olması gereken nedir? olması gereken kitap ve film arasındaki farklara değil; filmin, kitaba nasıl bir yorum kattığına takılmaktır. "hayırrrr !!! bu ne hainlik! edward'ın kapıdan içeri girerken bakış attığı perdeler kitaptaki ile aynı değil!!" kafasıyla film seyrederseniz sinemayı anlamamışsınız demektir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ben kitabını okudumcular" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim