bir nihayetnihalesi ukdesidir.

sezen aksu'ya ait 1995 çıkışlı ışık doğudan yükselir albümünde yer alan, sözleri sezen aksu'ya, bestesi yine sezen aksu ve arto tunçboyacıyan'a ait (bkz: onu alma beni al) isimli şarkının güzide sözlerinden biridir...

rivayet odur ki; sezen'in o zamanlar ki fırtınalı manitası uzay heparı'nın, yine sezen'in keşfedip vokalisti yaptığı yıldız tilbe ile kendisini aldatması sonucu bu şarkıyı yıldız'a yazmıştır...

yani diyor ki, sen bu dolgun etli, al al dudaklarımı bırakıp da ne halt yemeye odun gibi beli olan kıvrımsız bir kadına gidiyorsun? bunu içine sindirebilecek misin?

bak atının terkisine de atmış gözleri şaşı gelini derken de muhtemelen motor tutkusu olan ve yine o motor tutkusu sebebiyle bu olayların çok sonrasında trafik kazasında hayatını kaybeden uzay heparı'nın yıldız'la yaptığı motor gezilerine falan gönderme yapıyordur...yoksa yıl 1995. atın ne işi var lan istanbul caddelerinde... çemişgezek mi orası?

ayrıca şarkı sözlerinin geneline baktığımızda tuhaf da bir durum gözleyebiliriz...

sezen hanım'cığım, aldatmak tek taraflı olan bi'şey değil ki...
bakıyorum şarkı da sürekli yıldız'a giydirmişsiniz...
e at mat da sokuşturulmuş araya... en basit haliyle uzay bey'e bir prens göndermesi de var bu şarkıda...
bacım bu adam seni aldatmış işte...
böyle olunca sanki uzay aldatmamış da yıldız onu yoldan çıkarmış gibi bir algı yaratmışsın şarkıda... tamam yıldız haklı demiyorum, yaptığı ayıp ama kadın gitmiş ne kadar pişman olmuşsa sana yaptığı ayıptan ötürü kendi kızına sezen adını koymuş...
sevince işte demek insan sevdiğini de gömemiyor...
oh yav...
her haltı yesin uzay bey ondan sonra ben yapmadım yıldız yaptı...
ne güzel istanbul be...

sonradan aklıma gelen edit:
şimdi ölünün arkasından da konuşmayayım ama uzay bi halt yiyon bari değsin yav. yıldız kendi yazdığı şarkıların sözleri kadar güzel bir kadın olsaydı keşke değerdi de yani bir tarafta sezen var diğer tarafta yıldız... kör müydün be oğlum?
devamını gör...
kalbi kırılan, vokalistiyle aldatılan bir kadından çıkan harika ironiler bütününün en kirazlı kuplesi.
bu tür iki kadın bir erkek hikayelerinde, paylaşılamamayı iltifat sanmış, tanrı kompleksine girmiş düdük makarnası bir bey olarak zamanla şunu fark ettim: bazı (bkz: ibrahim tatlıses) filmlerinde herkesin ona aşık olması gibi; ben de bir dönem herkes beni seviyor sanmışım, yetersizliğimi maskelemişim. kendi senaryomu fazla ciddiye almışım. bildiğimiz gibi bir ibrahim tatlıses filmi varsa, hülya avşar dahil herkes ona aşıktır ve onun konser vermesini beklerler.

sonra bir gün gelir, insan kendini ibrahim tatlıses zannederken bir bakar ki, kimse onu sevmiyormuş.
senaryo kötü yazılmış aslında. bizler sadece rolümüze aşık olmuşuz.
o çapkın, o kimseyi beğenmez, o "zor erkek" tavırlarının içinde zamanla ibrahim tatlısesleşmişiz farkında olmadan. (bkz: ibrahim tatlısesleşmek). herkes bize aşık, biz mükemmeliz, çünkü çok mükemmeliz, çünkü öyleyiz işte sanmışız.

yine sonradan anladım ki, aslında uzay’lara zarar vermiş bu ironik şarkılar... aslında o ironik sözlerin uzay'lara sağladığı sahte bir ego varmış. bu tabloya ayıkmak için büyümek gerekiyormuş. o dönemin içindeyken anlamıyormuş insan aşkı da, kendini de, başkasını da, ibrahim tatlısesleşmesini de. (bunlar önemli hayat dersleri elbet, altın değerinde)

benim bakış açımdan burada sezen aksu hanım, yengeleşeceğinin sinyalini vermiştir, sırtı rahattır. (bkz: yengeleşmek)

kendi çıkarını gözeten bir sırtlan olarak, hayat denilen patikalı yolda yaptığım derin tahlillerden sonra vardığım sonuç şu oldu: her kadın zamanla yengeleşir.
her kadın zamanla unutur, gider ve gidince de, çilek (ya da kiraz) dudaklarına yapışıp kalıcak, gözlerinden kalbine akıcak, yar o'nun için bu şehri yakacak, o'nun aklını, aklını alacak birileri hep olur.

kadın-erkek ilişkilerinin evrensel akışı budur. bu düzen, dünya kurulduğundan beri, mağara devrinden beri böyle inkişaf etmiştir. bunu değiştiremiyoruz maalesef. yengeleşip uçuyor mis kokulu bahar kelebeklerimiz...acı...ama gerçek.

bu olunca üzülür, bir kadını yengeleşme sürecinden çekip almak isteriz bazen... ama eteğinde çakallar, kurtlar --- hatta sırtlanlar --- çoktan ulumaya başlamış olur. (laf aramızda, bazı sırtlanların eteğe tırmanmaya çalıştığını, etek astarından pike yaparak girişler denediğini, hatta çok terbiyesizce ve normal sözlük standartlarımıza yakışmayacak biçimde, eteğin altından dona baktığını bile duydum. doğruluğunu bilemem, diyenlerin yalancısıyım.)

kısaca sevgili sezen’ciğim, sevgili uzay’ı bu şarkıyı yazmadan önce seviyordu, yazdıktan sonra değil.
bu şarkı onun "yengeleşiyorum ben" çığlığıdır. önemlidir, hoş bir bestemizdir aynı zamanda.

"yar eteğimde çakallar, kurtlar ulurken..." derken aslında şunu diyordu sezen: "ben seni sevmeye çalışıp bununla savaşırken, sen benim arkamdan çevrilen kaçak radyolara figüran olmuşsun gülüm... şimdi ikile gtfo stfu"

işte o cümle, (bkz: memati) kararlılığında bir veda içeriyordu. artık sezen hanım’ın, tek başına kara gecelerde zar zor uyurken kollarına sarılacak bir enişte bulacağını varsaymak yanlış bir çıkarım olmazdı. hatta tam tersi: çok doğru bir çıkarımdı bu.

hayat bana şunu öğretti (çekirdek çitleyen aristo emojisi): bir kadını 'yengeleşmeden önce' çok sevmeli insan. bir kadın bir kere yengeleşirlerse, bu hayat koşullarında, akp gençlerimizin kanını emerken, artık o eski aşklar kalmasa bile, eskiden kışlar daha sert geçse dahi, o "yetim" sanılan kiraz dudaklar, tıpkı ısının sıcaktan soğuğa akması gibi çapkından sırtlana doğru akar. termodinamik bunu kanıtlamıştır. işte o zaman, uzay heparı sandığımız benliğimize aynada baktığımızda kimi göreceğimizi anlattım yukarıda. ---ipucu : mutlu ol yeter---
devamını gör...
insanları iki cihanda lekeli ilan edebilecek tıynette birinin kendini gerçekten kraliçe zannettiği bir ortamda yapıp piyasada bar bar bağırttığı bir şarkı.
tarkan efendinin söylediği cuppadan müzikal ve felsefi(?) olarak ayrı bir yönü de yok.
yoksa yapay olarak yüceltilen bir insanın bir yerlerde cırtlayacağı zaten hep bellidir.
önemli olan bu yüceltilme ve cırtlama sonrası, bunları hala kimin ve hala nasıl yüceltmeye çalıştığıdır ki parçalar birleşiverince gerçekten mide bulandıran bir görüntü oluşuyor.
devamını gör...
böyle de derinlikli, içli sözleri var;

bana ne, bana ne, bana ne!
beni al, beni al, onu alma!


şey gibi değil mi bu pick me girl zırlaması?
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"bende bu yetim kirazlar al al dururken" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim