ünlü aşıcıoglu ailesinin bir ferdidir. kendince muhabirlik falan yapmaya çalışır. benim kendisiyle tanışmam çok talihsiz bir olaya rast gelir. işe yeni başladığım bir hastaneye pcr testi için geldi. kendisini oturttum koltuğa "beni tanımıyorsun galiba" dedi. ben de özür dileyerek tanımadığımı, işte yeni olduğumu söyledim. hazırlığımı yaparken barkodun olmadığını farkettim ve hemen geliyorum diyerek bıraktım kendisini vezneye yöneldim. vezneci çocuk "bu kadına çok dikkat et" dedi ben de çocuğa merak edecek birşeyin olmadığını söyledim. neyse döndüm odaya kendisinden bahsediyor. yok çok ünlü bir muhabirmiş de nasıl tanımıyormuşum da. recep tayyip'le toplantısı varmış da kıbrıs'a gidecekmiş de o yüzden pcr yaptırıyormuş da. (bu arada eminim muhabir falan olarak gidiyor ama özel toplantı falan diyerek kendi durumunu daha bi farklı göstermeye çalışıyor.) neyse ben de çok dinlemiyorum işime odaklanmışım. kayıt alıyorum tüp üzerine barkod yapıştırıyorum falan. biraz sinirlendi. "bu arada dediğim gibi dedi recep beyle önemli bir toplantım var, o yüzden bu test acil olacak tamam mı" dedi. tam merak etmeyin diyecektim ki bi baktım kit kalmamış. binde bir olacak bişey bana denk geldi. neyse izin isteyerek odadan çıktım hemen laboratuvarı aradım bana kitlerin başka bir hastaneden temin edildiğini söylediler. bitmeden haber vermek lazımmış. ilk defa duyuyordum. neyse vezneci çocuğa sordum nereyi arıyoruz diye çocuk ben ararım dedi. aradı yarım saat sonra gelecekmiş dedi. ben döndüm berat hanıma kitimiz bitmiş yarım saat sonra gelecekmiş dedim. demez olaydım. kadın bana hakaretler yağdırıyor ben gerizekalıymışım da beni niye işe almışlar da. beni şikayet edecekmiş attıracakmış işten. insanların zamanlarını çalıyormuşum. kendisinin zamanı benimki gibi değersiz değilmiş. neyse o kadar bağırıyor ki yukarıdan hastanenin müdürü indi. beni gördü acıdı adam halime. tanıyormuş kadını çünkü babası hastanenin eski sahibiymiş. olayı anlattım. ama kadın tabi müdürü görür görmez bi yumuşadı. u... beyciğim bu hastane bizim zamanımızda böyle değildi. ne biçim çalışanlar almışsınız diyor. halbuki ben çok duydum hastanenin eski halinin ne kadar kötü olduğunu yapamamışlar zaten. müdür döndü kadına gelin isterseniz kitler gelene kadar bi yemeğe çıkalım dedi. kadın resmen sırıtıyor. kabul etti. o sırada ben ağlıyorum. ağlamamın sebebi çaresizlik. işten atılır mıyım, bişey söylemeli miyim kafamda binbir soru. müdür kadını çıkardı odadan bana baktı göz işareti yaptı takma kafana diye. onlar gittikten sonra veznedekiler orada çalışan personel hepsi geldi beni sakinleştirdiler. meğer bu kadın hep böyleymiş. hastaneyi satmışlar ama hala kendilerininmiş gibi davranıyolarmış. veznedekileri de zor durumda bırakıyolarmış. para vermiyorlarmış. ve her gelişlerinde yeni çalışanlardan birilerine bu şekilde çatıyorlarmış. ailece yapıyorlarmış bunu. bu seferki kurban sen olmuşsun dediler bana. tabi işten atılma korkusu olmayan birkaç eski çalışan bunlara ağızlarının payını vermiş. bana bi daha gelirse sen de altta kalma dediler. bana yarım saat için hakaretler eden kadın üç saat sonra geldi örnek vermeye. ben acilden bi arkadaştan almasını istedim, çıkmadım karşısına. yaklaşık üç yıl geçti bu olayın ardından bugün youtube'da bir videosuna denk geldim o kadar tatlı güler yüzlü konuşuyor ki. egonun ne kadar kötü bişey olduğundan bahsediyor. einstein'den alıntı yapıyor. einstein demiş ki ; cahil insanlarda çok yüksek ego vardır.
neyse videoyu merak edenler youtube'a "mutluluk bazen hüzünlenmektir/ berat aşıcıoğlu" yazarak izleyebilirler.
karma is a bitch
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"berat aşıcıoğlu" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim