berber koltuğuna oturunca insanın üzerine çöken cehalet

berberlerin her konuda bilgi sahibi olmalarından mütevellit kişinin koltuğa oturduğunda kendini ve fikirlerini yeterince ifade edememe sorunsalıdır. kişi bu durumu ancak ,berberin her türlü fikrini onayladığını ve karşıt argümanlar ile kendi fikrini savunamadığı berber koltuğundan kalktığında idrak edebilir.

saçı düzgün kessin de isterse doğu perinçek savunsun..

onun her dediği doğrudur adamın elinde ustura var bir kere.

ne biçim berberlere gidiyorsunuz lan siz. benim berberim gayet kibar adam gibi adam emrah abi burayı okursan makasına taş değmesin seviliyorsun. :))

biz eskiden berber koltuğuna oturduk mu 10 yıl yaşlanır kalkardık kardeş,
misal 5 yaşında oturan 15 yaşında kalkardı. çünkü tüm berberlerde makinanın sesine arka planda müslüm baba, orhan baba ya da ferdi bey eşlik eder muhabbetler ciddi olur saçlar standart kesilirdi.

her ne kadar orhan baba bir teselli ver dese de müslüm isyan eder ferdi emmioğlundan bahsederdi.

çocuklar uslu durur babalar kıvamlı bakar dedeler hacı yağı kokar ve müşteriler kuyruk olurdu. insanlar özellikle hafif göbeklilerin baharatımsı ter kokusu yaz mevsimlerinde dükkanları kuşatırdı.

şimdiki gibi sosyal medya twitter yoktu amma berber yavuz abi tüm mahallenin hatta ülkenin kısmen cihanın tüm dedikodularını inceden kulaklara üflerdi. dedikodunun her türlüsü olur ama mahallenin kızlarına laf ettirilmezdi.

bu küçük berber dükkanlarında tıraş olanlara "oo abi gençleştin" dense de ruhlar yaş alarak ayrılırdı.

eski solcu, yeni reisçi berberimin koltuğunda takındığım gönüllü cehalet halidir. sadece saçlar çok dağılınca değil, bünyede yadsınamaz türden alışkanlık yaptığı için de berbere gitme sebebidir.

polemiğe girip adamı germek istememek mantığına dayanır. huzurlu huzurlu kessin, varsın guluşdar yürüyen merdivene ters biniyor desin hatta bu fenerden bu sene de bir cacık olmaz abi diye gıcık versin.

pilavı ekmekle yedirtir.

bende olmayan cehalettir. kaldı ki berberin hangi konuda bilgisi var bilmiyorum. çünkü traş sırasında benle konuşmasını yasakladım. eğer traş ile ilgili soru sormak dışında konuşursan gelmem dedim . o da peki dedi. malum saçlar fırça gibi olunca en az ayda 2 defa berbere gitmek zorunda kalıyorum, riske atmak istemedi herhalde zaaaar. gidiyorum, hoşgeldin diyor, medenice selamlaşıyoruz ve traş ile ilgili soru soracaksa soruyor, yoksa hiç konuşmuyoruz.parayı ödeyip çıkıyorum. tavsiye ederim.

radyoda hakan taşıyan çalıyorsa, muhtemelen koltuktaki usta 3 gün önceki aksiyonlu olayı anlatıyordur. arka tarafta bekleyen gençler de şahinine taktırdığı piooner sistemini konuşuyordur . en iyi subwoofer, amfi onlardadır. 60 yaş üzeri dedelerimiz de tarla takla konuşuyordur. arada da bir yanık kıl kokusuyla birlikte bir "selamun aleykum abi, sıra var mı, çok sürer mi" sesleri gelir. bu durum mahalle yerlerinde olur ve eskiden daha çoktu. şimdi ise waxlarla fantezi yapılan avukatlık bürosu gibi kuaförler var. yani, berber desem ayıp olur, koyun kırkarı çağrıştırır değil mi? şöyle kuaför veya saç bakım merkezi diyelim de, 80 100 lira bayılıp yaylanan saç ve kısa paça pantolonla dışarı çıkıp ortaklarla gezmek daha iyi değil mi?

ben o kadar net verileri söylüyorum sırf bana itiraz edemesinler diye ama çok net gerçekleri bile kabul etmeyenler çıkabiliyor. bu nedenle politik konulara girmiyorum. zaten politika konuşmak kadar gereksiz bir şey de yok.

genelde iş çıkışı uğradığımdan uyku çöküyor. saçımla iki uğraştılarmı kedi gibi kapanıyor gözlerim. sen takıl, dalarsam aldırma derim, makas şıkırdadıkça göz kapaklarıma filler oturuyor.

yerli ve milli psikologlarımız, canım berberlerimiz. sizi siz farkında olmadan öyle bir konuştururlar ki kendinizi bir anda her şeyi anlatırken ve dış güçlerin oyununa küfrederken bulursunuz.

lozan'ın gizli maddelerini iyi bilirler. o an daha zeki hissedersiniz işte kendinizi.