bile'den incinir karınca

bir önceki tanımı yazarken aklıma gelen fuzuli sözü ** *

"karıncayı bile incitmem deme
bile'den incinir karınca" demiş beyefendi.

bile mi diye yükseldiğim bazı anlarda cümlemin ardına eklediğim atıflama.

bunu söylediğim için bir keresinde üç gün dalga geçtiler benimle. n’apayım ama sıkıştı o beyin kıvrımlarının arasına.

deli bile deli bile deli bile,
veriyor senden daha iyi kararlar.

demiş bir üstadımız da mesela. üzülüyorum.

karıncalar ölü yada yaralı bir atı 24 saatte yerler .
hiç te söylediği gibi uysal bir hayvan değillerdir.
sürü halde saldırdıklarında havadan -karadan,nehirden,çölden önlerinde olan herşeyi yok ederler ,insanları bile yerler.

fuzuli ise gerçekten fuzuli biridir.yeme içme gezme meraklısı idi,alem olayını da ekleyelim,şair nedim'in bir çeşidi.

ey fuzuli fuzli diye , başlayan bir tekerleme vardır ,hikayesi şudur .
fuzuli'yi bir gün urfa diyaribekir tarafında bir konağa davet ederler..
yola çıkmadan ,şu kelamı eder,,,
'' ey fuzuli fuzuli bir an içinçıkacaksın gurbete ,yiyeceksin kebabı,içecesin şarabı ,koyacaksın davul gibi öte.''
şiir okuyup ,raks seyredip,sakili mey içme alemine. kurulan sofrada kuş sütü eksik derler ya o bile var..
sakiler ,güzel raks eden rakkaslar , şarap,rakı ne istersen.
tabi müzik eksik değildir.
öğleden sonra başlar alem gece yarılarına doğru esriklik artar sakiler kucaktan kucağa dolaşırken rakkaslar havuzun etrafına döneer beylerimizi memnun ederler, o ara alem büyür fuzuli kalkalım artık der olmaz,sonra olan olur. kim kime ???

sabahtan yeri ağarırken hafif esrik yola çıkar şairimiz ve dertlenir dizesini patlatır yolda.

''' ey fuzuli fuzuli bir an dönüyorsun gurbetten, yedin kebabı içtin şarabı ama oldun davul gibi ötten''' , der hayıflanır..

eee şair olmak zor yine de ucuz yırtmış davul patlamış , şair nedim gibi damdan düşmekte var..