bir garip yusufçuk

bugün ofisimizin davetsiz misafiri zatı şahanemiz. kanatlarının göz alıcı renklerinden, mühendisleri kıskandıran üstün uçma yetilerinden;
uçma becerilerini taklit ederek robot yapma yollarını araştırmışlar , yırtıcılıklarından ;çiftleştikten sonra erkeğinin kafasını yiyormuş azılı sivrisinek savaşçısı. bir çok kültürde farklı sembolize şekilleri varmış bizim yavrucağın. tanıştırayım yolun yolcusu hüsnü*...

kızılderililer bu miniklerden ''şifalı hayvanlar ya da yılan doktorlar'' olarak bahsetmişler. kızılderililerde bir efsane; bir çakal tarafından şekil değiştirmeleri için kandırılan ve bir daha asla şekil değiştirmeyi başaramayan büyük ejderhalar olduğunu iddia etmişler...
birçok kültürde dönüşümü simgelemiş. bunun sebebi; hayatlarının büyük bölümünde suyun içinde larva olarak nimf şekilde yaşayıp, ölmeden önce birkaç hafta boyunca sudan çıkıp, havanın tadını çıkararak kısacık yaşamlarının, en şahane uçuşlarını yaparak özgürlük ve mutluluk içinde muhteşem parlak kanatları dans etmek için kullanmış.. bu nedenle anı yaşamanın ve mutluluğun simgesiymiş zıpırımız.
mısırlılar bu küçük karizmamızın hızlarına hayranlık duydukları için kollarına yusufçuk dövmesi yaparlarmış... japonlar' da sonbaharı simgelermiş, sonbaharda ortaya çıktıkları için...avrupa' da uğursuz olduklarına inanıyorlarmış. '' at iğnesi, kulak kesici, şeytanın yün iğnesi '' gibi damga yemiş...isveç' liler bu küçüğün insanların ruhlarını tartmak için gönderilen şeytanın ajanları olduklarına inanmış...

benim içinde çok güzel bir haber getiren ulak oldu. o geldikten sonra uzun zamandır beklediğim ve artık olmaz dediğim, oldu. teşekkür ederim hüsnü'cüğüm...