komedi / drama / romantik / yerli
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

caner özyurtlu'nun çekip de keyif almadığım bir filmi yok sanırım, filmlerinde sanat yönetmenliğini kim yapıyorsa hepsi de hakkını veriyorlar. başarılı ve başarısız noktaları arasındaki fark çok da keskin değil, bu yönü ile büyük bir eleştiriyi hak etmiyor.
filmde emrah ve neziş kesinlikle rollerinin haklarını verip, öyle bir oynamışlardı ki sanki gerçek hayatta emrah ve neziş vardı. filmde oyunculuğun ve rolün hissiyatını veren, dinamik tutan, gülümseten en iyi ikiliydiler.
filmin sonunda yaşananların bir döngü içerisine girecek olması ve klişe sonlarla bitmemesi beni çok sevindirdi. her filmde her aşk mutlu bitiyor klişesi artık baymıştı, hayatın gerçek çizgisinden bu yönüyle uzaklaşmamış olması çok güzeldi.
film bir kez daha berrak tüzünataç'ın canlandırdığı emre karakteri ile bana gösterdi ki; yaş kaç olursa olsun bir şeylerden kaçmak adına yapılan her eylem kişiyi o yönde çok çocukça gösteriyor. filmde aşırı absürt karakterler de yoktu. her yerde gördüğümüz, görebileceğimiz, dolaylı veya doğrudan tanıdığımız insanlardı. en azından bana yabancı olan herhangi bir karakter yoktu ortada. o yüzden de değişik olmuş.
tunç bey'in canlandırmasını yapacak olan tiyatrocu adamın herhangi bir şekilde kılık kıyafet değiştirmeden olduğu gibi gelmesi de taktiri hak ediyor. çünkü genellikle diğer film ve dizilerde bu tür durumlarda kılık değiştiriliyor. beğendim bunu.
yan rollere odaklanacak olursak eğer, eşlerin rolleri de çok güzeldi. mesela burak altay'ın canlandırdığı eş davranışı her yerde var. kendisi adına söz hakkı doğmaz, eşi ne derse onu onu yapar, her iş eşinin onayı doğrultusunda yapılır vs.
aynı şekilde candaş, efsun'un canlandırdığı ''medeni insan''ın tamamlanması için vardı.
bir gece yarısı gelen itiraflar da güzeldi. film her şeyi bir anda vermek yerine veya bir öncesi bir de şu an gitmek yerine böyle taze taze, belli bir düzende bütün sırlarını bize açmış olması beni filmden sıkılmamam için daha da çok kendisine bağladı.
film biraz fransız film tadını verse de kendi içerisinde orijinalliğini koruyup, türk sineması adına tat bırakan bir film olmuş. be-ğen-dim!
devamını gör...
kadrosunda engin öztürk, özge özpirinççi, berrak tüzünataç, şebnem bozoklu, boran kuzum, meriç aral ve hümeyra'nın bulunduğu ocak 2020 yapımı romantik, komedi ve dram tarzındaki film.

filmin imdb puanı 5,6 imiş, ilgililere duyurulur.

filmde verilmek istenen mesaj ne diye sorulsa verecek cevabım yok. nasıl başladığı ve nasıl bittiği belli olmayan bir film gibi. düz, dümdüz. yoldan geçen birinin çekebileceği bi film gibi hissettiriyor çoğu sahnede. neyse ki filmin sonunda göksel dinledik, iyi oldu o.

filmin konusu için,


biz böyleyiz, yıllar sonra yeniden bir araya gelen bir arkadaş grubunun hikayesini konu ediyor. çocukluk ve gençlik dönemlerini birlikte geçiren bir grup arkadaş, yetişkinliğe geçmeleriyle birlikte farklı yönlere savrulur.




film birbirine aşık olan iki yakın arkadaşı konu alıyor gibi görünüyor ama görünmüyor da. konu buysa filmin yarısından sonra bu konuyu yakalayıp kendi kafamızda hallediyoruz gibi zaten.

karakterlerin ne ifade ettiği belli değil. efsun ya da dolunay olmasa da film olurmuş sanki. haliyle onların eşlerini de siliyoruz direkt. dört kişiyle de hallederiz ama haydi şu arkadaşları da çağıralım, şu evin bahçesinde bir film çekelim demiş sanki yönetmen.


devamını gör...
ne zaman canım sıkılsa, eksik hissetsem, kendimi izlerken bulduğum film. huzur veren bir atmosferi var filmin, ne kadar izlesem bıkmam sanırım.
imdb puanını daha yüksek olması gerektiğini düşünüyorum. belki de bende uyandırdığı hislerle bağdaştırdığım için böyle düşünüyorum.

her neyse, güzel filmdir. izleyiniz.
devamını gör...
2020 yılında yayımlanan caner özyurtlu imzalı komedi, dram filmi. hem yazmış hem yönetmiş caner bey. yapımcılığı da avşar filme ait.

başrollerinde,
berrak tüzünataç
engin öztürk
şebnem bozoklu
özge özpirinçci
meriç aral
boran kuzum
hümeyra

çocukluk arkadaşı olan bir takım gençlerin büyükannelerinin hastalığından dolayı bir araya gelip aynı evin içinde geçirdiği zamanları ve geçmişle yüzleşmelerini konu alır.

ben bu filmi neden izledim hiç bir fikrim yok. sanırım komedi yazdılar diye komedi sanmamla alakalı. neymiş efendim her komedi yazana inanmayacakmışız demek. hadi açtın niye sonuna kadar devam ettin. yav hep bir şey olacak diye bekledim. sanırım büyük bir boşluktaydım ve kafa seslerimi durdurmaya çalışıyordum. belkide hümeyra çekti ve tuttu beni filmde. kendilerini pek severim.

yani iki kişi arasında başlamamış başlamış ama bitmiş ya da tam başlayacakken bitmiş ya da başlamış bitmiş sanılmış ama ruhen hala devam eden bir aşkı anlatıyor. diğer karakterler niye var bilmiyorum. sanırım kalabalık olsun yalnız kalmasınlar diye. gençlik filmi diyeceğim o da değil. aman neyse işte benim gibi boşluktaysanız izleyin. belki beğenirsiniz. benim hala bir fikrim yok.

iyi seyirler. aman kafaya dikkat hafif bulandırabilir. *
devamını gör...
elma şekeri gibi bir film çünkü janjanlı bir kadrosu var.
izlemeye başlıyorsun, konu yok, mesaj yok, oyunculuklar orta karar, hümeyra hanım alınmasın ama onun varlığı bile filmi değerli kılmaya yetmiyor.
elma şekeri gibi bir film çünkü bittiğinde elinde sadece sopası kalıyor.
devamını gör...
açıkcası pek sevmediğim, içerisinde dinamiği olmayan bir film. neden sevmedim?


spoiler alert! ızlemediyseniz, devamını okumayın.



her karakterin kendi içerisinde ayrı, birbirleriyle ayrı problemleri var. izleyicinin an’da gelişen problemi anlaması için, her karakterin arka planının detaylı verilmesi gerekiyordu fakat maalesef ki film size sadece o an gerçekleşen aksiyonları veriyor. yer yer geçiştirilerek verilen geçmişe ait bazı detaylarla, karakterlerin birbirlerine gösterdiği tepkilerin haklı bulunması bekleniyor ama bu çok zayıf bir hamle.

izleyiciye verilmeyen alt mesaj, çekilen sahnede çalışmaz.

hepsinin ciddi problemleri var ve bence aslında temelde birbirlerini sevmiyorlar. buna rağmen birbirlerine tutunma ve görüşmeye devam etme güdüleri var( final sahnesinden de anlarsınız bunu) ki bence bu çok değerliydi. bu bağın neden böyle çalkantılı ama sağlam kalabildiğini öğrenmek isterdim. hepsi hesapta birbirinin dostu ama sırlarını saklıyorlar. kimse diğerine güvenmiyor, birbirlerinin kuyusunu kazıp, açıkca hoyrat davranıyorlar. ( mesela efsun - dolunay gerilimi, dolunayın herkese göre daha sivri oluşu, emrah ve emre arasında oturmamış kardeşlik ilişkisi, emreye yapılan dışlama muamelesi gibi. ( bir açıdan tüm grup üyeleri haklı olsa da, - çünkü emre ve gökçe bir araya geldiğinde dengeyi bozan ve saçmalayan 2 karakter olarak karşımıza çıkıyorlar. herkesin dengesi değişiyor üstelik bu ikisininde başkalarıyla olan duygusal ilişkileri tükeniyor. büyüyememişler ve çok yapmacık duran duygusal problemleri var.- ) yine de kimse bu sorunu çözmek için masaya oturmuyor. görünürde hepsi emre ve gökçe’ye günah çıkartıp, bu sorunu kökten çözebilecek kadar yakın ama herkes sürekli saçmalamalarına izin veriyor ve cidden hiç biri “ hadi bu sorunu çözelim belli bunlar yapamıyor” demiyor. her şeye burnunu sokan dolunay’ın bu olayı sonuna kadar izlemesine şaşırdım.. bence senarist yineliyorum ya cok tutarsız ya da kafasında kurguladığını iyi yazamamış.


özellikle unisex isimlerin ( emre/ gökçe) fazlaca kullanılması ve bunun doğurduğu yanlış anlaşılmalar bana fazlasıyla bayat geldi. özge özpirinç’cinin canlandırdığı efsun karakteri içlerinde en normal olanı gibi görülse de, onunda kendi içerisinde çok iç dengesizlikleri var. sahsen bir karakter olarak, eşiyle arasındaki sevgi ve sadakat bağını zerre hissetmedim film boyunca. aksine kocasının ihanet potansiyelini umursamayan bir kadın rolü çizdi daha çok ve bunu zorlama bir “ medeniyet” tablosu altında vermek bence aşırı uygunsuz bir hareketti. böyle bir olgunun dümdüz savunulması çok çok uç bir durum çünkü. bu karakteri tutarlı değil, umursamaz ve hayattan çok kopuk gösteriyor. bu senaristin suçu. kendini tam açamayan, derdi ne tam anlaşılmayan; yer yer pasif bir kadın yazılmış. yinede söylemeden geçemem bu haline rağmen bile aşırı feminist bir havası var. hayatındaki erkeği umursamayan, hatasına çığlık çığlığa ağlamayacak ve yoluna devam edecek bir kadın duruşu var ama senarist bu doneyi izleyiciye net açıklamıyor.

bunu yazmaktan hoşlanmıyorum ama berrak tüzünataç oyuncu olmamalı. bütün film boyunca canlandırdığı karakterden çok rahatsız oldum daha doğrusu kendisini izlemekten çok rahatsız oldum. rolü hakkıyla oynayamamış, hareketleri çok yapmacıktı. yani o rolün hakkı böyle bir performans değildi. başka bir oyuncu olmalıydı, sorunlu karakteri üstüne çok rahat giyebilecek biri. berrak tüzünataç, beni çok sıktı bütün film boyunca. o kadar nitelikli oyuncunun içerisinde kendisi olmamış - ki gizli başroller hem kendisi hem de engindi.. keşke berrak yerine başka biri seçilseymiş. bütün film boyunca onların git gellerini izledik çünkü dolayısıyla izleyicinin en fazla maruz kaldığı karakter emre yani berraktı. yapamamış ve filmden çok itildim sayesinde.

peki emre ve gökçenin hikayesi var mı? bence yok. film tamamlanmamış bir aşkın, yetişkinlikte başa nasıl bela olabileceğini gösteriyor. kendi içlerindeki bir takım git gellerden kaynaklı birbirlerine aynı anda açılamıyorlar. sürekli başkalarıyla sevgili olup, birbirleri için onlardan ayrılan ama birbirlerine açılmayan bir çift vardı. ne unutabiliyorlar ne beraber olabiliyorlar.. laçkalaçmış bir bağ ya da üst düzey saplantı bilemiyoruz.. ve bu anlaşılamayan duygusal tansiyon ne kadar gereksiz diyaloglar ve tavırlarla uzatıldı ki gerçekten “ bu ne artık” diyorsunuz. buda çok sıkıcı ve bayıcıydı. koskoca insanlar oynatılıyor ama nedir bu yazılan ergen sahneler? hangi 30-35 yaşında insan bunlar gibi davranır? - bence senarist çok tutarsız biri. yani benzer yaşlarda insanlara/çiftlere hitap edecek kurgu değil bu.


hümeyranın karakteride bölük pörçük.. kırgınlıkları üstü kapalı şekilde veriliyor.. cok tatlı, yaşam enerjisi yüksek bir kadın verilmiş ki hümeyra gerçekten hakkıyla altından kalkmış rolün ama rolün içi boş..

hiç bir karakter derin değil.. yazılamamışlar..

nitelikli bir kalemden çıksalardı, belki 2-3 bile çekilebilirdi.

sadece boran kuzum gayet yetişkin bir adam olmasına rağmen, amaçsız bir teenage’i iyi oynamış ve o yaşa görünüş olarak cidden sağlam inebilmiş..

onun dışında giriş- gelişme- sonuç yok.. ayrıca sürekli küfür edilmesinden inanılmaz rahatsız oldum. bu kadar argo kullanılmasını gerektirecek hiç bir durum yoktu filmde.. zekice kelime oyunu yapmak yerine, ''küfürü yaz, gitsin'' tavrı uygulanmış. ben ters köşe yapan, zeki diyalogları tercih ederdim. önüne gelen küfür ediyor- hakaretler gırla..

bu filmi kurtaracak tek hamle var bu noktada. devam filminin aynı evde çekilmesi ve hepsinin derdinin derinlemesine izleyiciye anlatılması. ancak o zaman belki bir derece tutarlı bir hale gelir. 1.5 saatte anlatılacak olaylar değil karakterlerin aralarındaki.


bu haliyle, bu filmi neden kabul etmişler bilmiyorum ama tüm kadro olarak, oyuncular bence ziyan olmuş.
devamını gör...
bir konu var mıydı anlamadım mesaj var mıydı anlamadım herhangi bir hayatta yaşanılabilir bir an olarak düşünebilir miyim çok zorlarsam onu da bilemedim. çok beğeni kriterlerime uymasa da boran kuzumu seyretmek aşırı keyifliydi. boran kuzum için seyredilebilir şeklinde öneriyorum.

teşekkürler.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"biz böyleyiz" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim