bizim mahallenin müezzini kime gönül vermiş
başlık "gelmiş bulundum" tarafından 27.02.2023 05:42 tarihinde açılmıştır.
1.
evimiz beştepe'ye yakın... müezzinler yaptıkları işin ücretini hak ediyor görünmek için daha bir yanık okuyorlar ezan ve salâları. malum dönemde, koronayı yenmek için camileri miğfer, minareleri süngü olarak kullanmak da bir devlet politikasıydı ya. müezzinler, imamlar tüm çabalarına rağmen, işin sonunda, hekimlerden çıkamadılar.
her neyse, bizim mahalledeki camilerin birinden her perşembe akşamı öyle yanık yanık bir hüseyni salâ veriliyor ki sormayın. neredeyse ben bile imana geleceğim. hatta geçen gün öyle efkarlandım ki, dayanamadım iki kadeh attım. ama, içimde bir merak bir merak. acaba ben bu makam ve ezgiyi nereden hatırlıyorum? dilimin ucunda, ha geldi ha gelecek. öyle ki, gece ezan vakti düşünmekten karnım çatlayacak. nihayet bu gün, 'yahu yoksa enver demirbağ'dan bir gazel olmasın?' diye düşünüp, küçük bir aramayla hemen buldum gazelin aslını.
ismini cismini bilmediğim müezzin efendinin enver demirbağ'ı çok iyi dinleyip sevdiğine inancım kesinleşti. yoksa bu kadar güzel taklit mümkün değil.
müezzinin bana araştırıp buldurduğu hüseyni gazelin sözleri şöyle:
sana dil verdim ise yık da harâb et mi dedim
nâr-ı hicre yüreğim yak da kebâb et mi dedim
*
gez de zevk eyle afîfâne demişsem sana ben
rukabâ bezmine git de nûş-i şarâb et mi dedim
*
mihnet-i aşka olan sabrımı bildirdim ise
dûzah-ı firkate yak böyle azâb et mi dedim
sonrasında müezzinin, bu gazeli enver demirbağ'dan dinlerken iki tek atıp atmadığını merak ettim. "yok be, cehennem azabını düşünüp cesaret edememiştir" diye düşündüm.
neyse nûş-i şarâb ve ayş-ü tarâba vesile olan hocaya buradan teşekkür ederim. kendi adıma salâ yerine minarelerden bu gazel okunsa adamlara kızgınlığım azalır gibi geldi.
her neyse, bizim mahalledeki camilerin birinden her perşembe akşamı öyle yanık yanık bir hüseyni salâ veriliyor ki sormayın. neredeyse ben bile imana geleceğim. hatta geçen gün öyle efkarlandım ki, dayanamadım iki kadeh attım. ama, içimde bir merak bir merak. acaba ben bu makam ve ezgiyi nereden hatırlıyorum? dilimin ucunda, ha geldi ha gelecek. öyle ki, gece ezan vakti düşünmekten karnım çatlayacak. nihayet bu gün, 'yahu yoksa enver demirbağ'dan bir gazel olmasın?' diye düşünüp, küçük bir aramayla hemen buldum gazelin aslını.
ismini cismini bilmediğim müezzin efendinin enver demirbağ'ı çok iyi dinleyip sevdiğine inancım kesinleşti. yoksa bu kadar güzel taklit mümkün değil.
müezzinin bana araştırıp buldurduğu hüseyni gazelin sözleri şöyle:
sana dil verdim ise yık da harâb et mi dedim
nâr-ı hicre yüreğim yak da kebâb et mi dedim
*
gez de zevk eyle afîfâne demişsem sana ben
rukabâ bezmine git de nûş-i şarâb et mi dedim
*
mihnet-i aşka olan sabrımı bildirdim ise
dûzah-ı firkate yak böyle azâb et mi dedim
sonrasında müezzinin, bu gazeli enver demirbağ'dan dinlerken iki tek atıp atmadığını merak ettim. "yok be, cehennem azabını düşünüp cesaret edememiştir" diye düşündüm.
neyse nûş-i şarâb ve ayş-ü tarâba vesile olan hocaya buradan teşekkür ederim. kendi adıma salâ yerine minarelerden bu gazel okunsa adamlara kızgınlığım azalır gibi geldi.
devamını gör...
2.
(bkz: gönül ferman dinlemiyor)
devamını gör...
3.
ne biliyim müezzin efendi kime gönül vermiş? hem banane.
devamını gör...
4.
işini düzgün yaparsan kafiri bile imana getirirsin.*
devamını gör...