#ödüllü filmler
orijinal adı: i tre volti della paura
1963 çıkışlı, italya ve fransa ortak yapımı korku antolojisi filmidir. mario bava'nın yönettiği yapımda; önemli yazarlar anton chekhov, aleksei tolstoy ve guy de maupassant'tan 3 tane hikaye uyarlanmıştır. the telephone'da, bir kadın tehdit içeren telefonlar almaktadır; the wurdalak'ta, bir aile vampirik yaratıklarla baş etmeye çalışmaktadır ve the drop of water'da, ölmüş bir medyum yaşayanların hayatlarını altüst etmektedir.
1963 çıkışlı, italya ve fransa ortak yapımı korku antolojisi filmidir. mario bava'nın yönettiği yapımda; önemli yazarlar anton chekhov, aleksei tolstoy ve guy de maupassant'tan 3 tane hikaye uyarlanmıştır. the telephone'da, bir kadın tehdit içeren telefonlar almaktadır; the wurdalak'ta, bir aile vampirik yaratıklarla baş etmeye çalışmaktadır ve the drop of water'da, ölmüş bir medyum yaşayanların hayatlarını altüst etmektedir.
yönetmen:
mario bava
oyuncular:
michele mercier
boris karloff
mark damon
jacqueline pierreux
milly monti
mario bava
oyuncular:
michele mercier
boris karloff
mark damon
jacqueline pierreux
milly monti
*bilim kurgu, fantezi ve korku filmi akademisi ödülleri (2008) - en iyi dvd koleksiyonu satürn ödülü
*rondo hatton klasik korku ödülleri (2015) - en iyi açıklama rondo heykelciği [tim lucas]
*rondo hatton klasik korku ödülleri (2015) - en iyi açıklama rondo heykelciği [tim lucas]
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "moderatör 1" tarafından 20.08.2023 12:54 tarihinde açılmıştır.
1.
black sabbath (1963)
yönetmen koltuğunda mario bava bulunan, 1963 yılında vizyona girmiş, bizi içerisine çeken 3 farklı hikaye ile senaryosunu beğendiğim, görüntüleriyle beni cezbetmiş bu korku/gizem temalı kült filmden size bahsetmem gerektiğini düşünüyorum...
konusuyla başlayalım. 3 farklı hikaye var demiştim, size bunlardan söz edelim. ilk hikaye bir telefon sapığının, bir kadını rahatsız etmesi konu alınmış. bu kadının korkusunu, stresini, kendini savunmak için yaptıklarını izlemekle birlikte, bu telefon sapığının nasıl olur da bu kadının hayatına dair büyük detayları bildiğini izliyor ve sonunda şok olarak hikayeyi bitiriyoruz...
ikinci hikaye *ki bu en sevdiğim oldu* transivanya'da vampir temalı bir halk öyküsünü konu ediniyor. aynı zamanda bu vampir temasını hiç bozmadan ve gölgede bırakmayacak biçimde romantizm de eklenmiş ve bunu çok hoş bulduğumu sizlere belirtmek isterim... bu hikayenin en hoş detayı yarattığı gotik atmosfer ve mekan tasarımları... kendimi inanılmaz bir tablonun içerisinde hissettim...
üçüncü öykü ise lanetli bir biçimde öldüğüne inanılan bir kadının parmağındaki yüzüğü çalan başka bir kadının başına gelenleri görüyoruz... bu öykü hoş gibi gözükse de sonunda çok tatmin olamadığımı söyleyeceğim lakin inanılmaz güzel ışıklandırma ve mekan tasarımı sayesinde beğendim, beğenmemin diğer bir etkeni de kedilerdi... minicik, tatlı, minnoş kedileeeer!
filmin müzikleri de fevkalade idi. yerinde, hoş, insanı gerim gerim geren, yer yer korkutan, yer yer tuhaf bir gizem içerisine sürükleyen müzikleri kulağımıza çalmış yönetmen ağabey.
film korku sevenler için birebir bir film. şiddetle tavsiyem olsun.
yönetmen koltuğunda mario bava bulunan, 1963 yılında vizyona girmiş, bizi içerisine çeken 3 farklı hikaye ile senaryosunu beğendiğim, görüntüleriyle beni cezbetmiş bu korku/gizem temalı kült filmden size bahsetmem gerektiğini düşünüyorum...
konusuyla başlayalım. 3 farklı hikaye var demiştim, size bunlardan söz edelim. ilk hikaye bir telefon sapığının, bir kadını rahatsız etmesi konu alınmış. bu kadının korkusunu, stresini, kendini savunmak için yaptıklarını izlemekle birlikte, bu telefon sapığının nasıl olur da bu kadının hayatına dair büyük detayları bildiğini izliyor ve sonunda şok olarak hikayeyi bitiriyoruz...
ikinci hikaye *ki bu en sevdiğim oldu* transivanya'da vampir temalı bir halk öyküsünü konu ediniyor. aynı zamanda bu vampir temasını hiç bozmadan ve gölgede bırakmayacak biçimde romantizm de eklenmiş ve bunu çok hoş bulduğumu sizlere belirtmek isterim... bu hikayenin en hoş detayı yarattığı gotik atmosfer ve mekan tasarımları... kendimi inanılmaz bir tablonun içerisinde hissettim...
üçüncü öykü ise lanetli bir biçimde öldüğüne inanılan bir kadının parmağındaki yüzüğü çalan başka bir kadının başına gelenleri görüyoruz... bu öykü hoş gibi gözükse de sonunda çok tatmin olamadığımı söyleyeceğim lakin inanılmaz güzel ışıklandırma ve mekan tasarımı sayesinde beğendim, beğenmemin diğer bir etkeni de kedilerdi... minicik, tatlı, minnoş kedileeeer!
filmin müzikleri de fevkalade idi. yerinde, hoş, insanı gerim gerim geren, yer yer korkutan, yer yer tuhaf bir gizem içerisine sürükleyen müzikleri kulağımıza çalmış yönetmen ağabey.
film korku sevenler için birebir bir film. şiddetle tavsiyem olsun.
devamını gör...