bülbülüm altın kafeste
başlık "atalay kırbancıoğlu" tarafından 14.01.2021 15:17 tarihinde açılmıştır.
1.
büyük atatürk'ümüzün çok sevdiği bir selanik türküsü.
selanik'te doğduğu evin bahçesine babası tarafından dikilen nar ağacının altına oturur ve uzaklara dalarak bu güzel türküyü söylermiş.
benim de en sevdiğim türkülerden biridir. insana verdiği duyguyu tarif etmek zordur.
azıcık hızlandırılmış ve modernize edilmiş halini, gaye aksu ile ibrahim erkal beraber söylemişlerdir. bu türkünün hemen her yorumu güzeldir.
büyük atatürk'ümüzü sevgi, saygı, özlem ve teşekkürle anıyorum.
buradan dinleyebilirsiniz
selanik'te doğduğu evin bahçesine babası tarafından dikilen nar ağacının altına oturur ve uzaklara dalarak bu güzel türküyü söylermiş.
benim de en sevdiğim türkülerden biridir. insana verdiği duyguyu tarif etmek zordur.
azıcık hızlandırılmış ve modernize edilmiş halini, gaye aksu ile ibrahim erkal beraber söylemişlerdir. bu türkünün hemen her yorumu güzeldir.
büyük atatürk'ümüzü sevgi, saygı, özlem ve teşekkürle anıyorum.
buradan dinleyebilirsiniz
devamını gör...
2.
erkan oğur’un o muhteşem sesinden dinleyin
devamını gör...
3.
beni hayat denilen bu eğri çizgi üzerinde en çok ağlatan türküdür.
türküdür de, hikayesini / hikayemi kimse bilmez.
13-14 yaşlarındayım, babam yeni ölmüş. evde bir belirsizlik, başıboşluk var. abiler savrulmuş, abla evi idare etmeye / anneme destek olmaya çalışıyor. birgün mutfağa giriyorum, fon müziği bu türkü annem iş yapıyor ama bir yandan da ağlıyor. gözyaşları yanaklarından dökülüyor ama farketmiyor bile, beni / içeri girdiğimi bile farketmiyor?? ayıp bir şeye şahit olmuşcasına kaçıyorum oradan. annemin / o hep sert, katı, hatta duygusuz olarak bildiğim kadını böyle görmek tuhaf ediyor içimi, bir yanım ona koşmak / sarılmak / teselli etmek /beraber ağlamak istiyor. yapamıyorum.
seneler geçiyor, sevdiğim kız trafik kazasında ölüyor, sorumlusu benim. o aralar yine bu türkü çalıyor, gözümden zerre yaş akmıyor. aklıma ölümden sonra kendini salan annem geliyor, ben yapamıyorum / salamıyorum.
ruh gibi dolanıyorum birkaç sene ortalıkta, ne ne yaptığımı biliyorum ne de başka bişi.
seneler geçiyor.
balık avındayım, yanımda bir kadın var. kıyıdan, kayalıklardan avlanıyoruz. akşam oluyor, o gitmek zorunda. arabasına biniyor, gidiyor. ardından bakıyorum arabasının. onu da son görüşlerimden biri bu, biliyorum. tekrar balık avlamaya dönüyorum, arkadaşım geliyor yanıma, saatlerce benden haber alamayınca merak edip buluyor beni. balığı bırakıyoruz ama yeri ve geceyi bırakmıyoruz, alınabilecek en ucuz biralar alınıyor, sohbet başlıyor. o sırada arkadaki mekanlardan birinden bu türkü çalınmaya başlıyor, aynı anda da benim gözlerimden yaşlar boşanmaya. durduramıyorum kendimi, anneme sarılıp ağlıyorum, bir tabuta sarılıp ağlıyorum, 35 plaka bir arabanın ardından ağlıyorum. giden / geri gelmeyecek herkese kendimi de dahil ediyorum, ağlıyorum. arkadaşım teskin etmeye çalışıyor, ona da küfredip devam ediyorum. sessizce yanımdan ayrılıyor ama fazla da uzaklaşmıyor biliyorum, arkada bir yerde, beni bekliyor.
neredeyse sabaha kadar skoll marka skindirik biralara gömüyorum gözyaşlarımı, sonra kalkıyorum yerimden, zor bela dönüyorum insanların içine, içim akmış gitmiş, içim kurumuş, içim yıllardır biriken tüm zehiri atmış.
balıkçı kahvesine giriyorum, arkadaşım orada, masaya çayım geliyor.
sormuyor, yara deşmiyor ama biliyor.
bülbül altın kafeste, aldanmışlıklar diz boyu.
hatalar baki, yaşam zor, ölümler gerçek, ayrılıklar / ayrılmayı düşünmek kötü, ben neyleyim şu gönlüme?
türküdür de, hikayesini / hikayemi kimse bilmez.
13-14 yaşlarındayım, babam yeni ölmüş. evde bir belirsizlik, başıboşluk var. abiler savrulmuş, abla evi idare etmeye / anneme destek olmaya çalışıyor. birgün mutfağa giriyorum, fon müziği bu türkü annem iş yapıyor ama bir yandan da ağlıyor. gözyaşları yanaklarından dökülüyor ama farketmiyor bile, beni / içeri girdiğimi bile farketmiyor?? ayıp bir şeye şahit olmuşcasına kaçıyorum oradan. annemin / o hep sert, katı, hatta duygusuz olarak bildiğim kadını böyle görmek tuhaf ediyor içimi, bir yanım ona koşmak / sarılmak / teselli etmek /beraber ağlamak istiyor. yapamıyorum.
seneler geçiyor, sevdiğim kız trafik kazasında ölüyor, sorumlusu benim. o aralar yine bu türkü çalıyor, gözümden zerre yaş akmıyor. aklıma ölümden sonra kendini salan annem geliyor, ben yapamıyorum / salamıyorum.
ruh gibi dolanıyorum birkaç sene ortalıkta, ne ne yaptığımı biliyorum ne de başka bişi.
seneler geçiyor.
balık avındayım, yanımda bir kadın var. kıyıdan, kayalıklardan avlanıyoruz. akşam oluyor, o gitmek zorunda. arabasına biniyor, gidiyor. ardından bakıyorum arabasının. onu da son görüşlerimden biri bu, biliyorum. tekrar balık avlamaya dönüyorum, arkadaşım geliyor yanıma, saatlerce benden haber alamayınca merak edip buluyor beni. balığı bırakıyoruz ama yeri ve geceyi bırakmıyoruz, alınabilecek en ucuz biralar alınıyor, sohbet başlıyor. o sırada arkadaki mekanlardan birinden bu türkü çalınmaya başlıyor, aynı anda da benim gözlerimden yaşlar boşanmaya. durduramıyorum kendimi, anneme sarılıp ağlıyorum, bir tabuta sarılıp ağlıyorum, 35 plaka bir arabanın ardından ağlıyorum. giden / geri gelmeyecek herkese kendimi de dahil ediyorum, ağlıyorum. arkadaşım teskin etmeye çalışıyor, ona da küfredip devam ediyorum. sessizce yanımdan ayrılıyor ama fazla da uzaklaşmıyor biliyorum, arkada bir yerde, beni bekliyor.
neredeyse sabaha kadar skoll marka skindirik biralara gömüyorum gözyaşlarımı, sonra kalkıyorum yerimden, zor bela dönüyorum insanların içine, içim akmış gitmiş, içim kurumuş, içim yıllardır biriken tüm zehiri atmış.
balıkçı kahvesine giriyorum, arkadaşım orada, masaya çayım geliyor.
sormuyor, yara deşmiyor ama biliyor.
bülbül altın kafeste, aldanmışlıklar diz boyu.
hatalar baki, yaşam zor, ölümler gerçek, ayrılıklar / ayrılmayı düşünmek kötü, ben neyleyim şu gönlüme?
devamını gör...
4.
devamını gör...
5.
devamını gör...
6.
2018 hacettepe üniversitesi pinhani konseri.
gündüz olsa koşarak uzaklaşıp kendimi bir yerlere saklayacağım kadar kalabalık bir gece. bir kaç dakika önce hayatımın en garip anlarından birini yaşamış, kalabalığın arasında o ana anlam vermeye çalışıyorum. bir kaç dakika sonra pinhani sahnedeki yerini alıyor ve "biz ne zaman iç anadolu bölgesi'ne gelsek mutlaka bu türküyü en az bir kere dinliyoruz" diyip çalmaya başlıyorlar. o anki huzur ve bir anda ruhumu sükûnete teslim edişim...
ne zaman dinlesem o anki gibi anında sakinleşiyorum.
gündüz olsa koşarak uzaklaşıp kendimi bir yerlere saklayacağım kadar kalabalık bir gece. bir kaç dakika önce hayatımın en garip anlarından birini yaşamış, kalabalığın arasında o ana anlam vermeye çalışıyorum. bir kaç dakika sonra pinhani sahnedeki yerini alıyor ve "biz ne zaman iç anadolu bölgesi'ne gelsek mutlaka bu türküyü en az bir kere dinliyoruz" diyip çalmaya başlıyorlar. o anki huzur ve bir anda ruhumu sükûnete teslim edişim...
ne zaman dinlesem o anki gibi anında sakinleşiyorum.
devamını gör...
7.
devamını gör...
8.
aç bunu, dal denizin ufkuna...
devamını gör...
9.
devamını gör...
10.
gurur....
devamını gör...
11.
12.
#3213142 atatürk'ün en sevdiği şarkılardan biriydi.
devamını gör...
"bülbülüm altın kafeste" ile benzer başlıklar
altın
40