bülent arınç'ın ahmet hakan'a yazdığı açık mektup

naif üslubu ile bilinen adalet ve kalkınma partisi kurucularından olan bülent arınç'ın ahmet hakan'a yazıp twitter hesabından yayımladığı zehir zemberek mektuptur.

al birisini vur ötekine.

sayesinde ahmet kaya’nın bir şarkısını öğrenmiş olduğum mektuptur. gerisi çok umrumda değil açıkçası (bkz: yiyin birbirinizi ete para vermeyin).

tipe. bak, üsluba bak ülke kimlerin elinde

bu sağcılar da solcu sanatçı/şair/yazarlar olmasa ne b.k yicek acaba. malum sağcılardan sanatçı çıkmıyor.

ahmet hakan'ı hiç sevmem. bülent arınç'ı daha da sevmem.

yeyin birbirinizi ete para vermeyin, devamını biliyorsunuz arkadaşlar.

okuyup afilli bulduğum name.

bu jargon (kelime fransızca kökenli hatırladığım kadarı ile) oturdu, türkiye cumhuriyeti'nde ceza hukuku ve sivil toplumun adab-ı muaşeret hukuku açısından kabul gördü bu şekliyle kavga etmek ve küfür, hakaret gibi ihtiyaçları gidermek tutumu.

daha acıklısı, sivil topluma yönelik bir çok resmi ve siyasi tutumun, bu içi boş kalite arzı ile siyaset bilimi dahil tüm bir toplumun siyaset adına etkileşimlerinin karşılayıcısı olabilmesidir.

bir nuri alço klasiği seyreder gibi halkı nasıl uyuttuklarını seyrediyoruz, bunu merak edip araştırıyor değiliz..

hakan'ı, hürriyet gazetesini bir magazin ve bulvar gazetesi haline getirmekle itham ettiği mektup.

magazin ve bulvar gazetesi haline getirdin dediği de bu şovda yer alan ötekinin vaktiyle şunu yazdığı gazete lan. buradan ahmet hakan'ın bu yazısını hayli şaşırarak okumuştum 2009 yılında.

sen değiştin, sen döndün diye carlayacağınıza rica ederiz az ötede didişin su veren itfaiyeden uzakta bir yerde. bir türlü paylaşamadığınız bir şey vardı belli ki evvelden beri. hayır sonra birileri de onnnnaar değişti ben de kandırıldım ama en çok da ben değiştim diye atlıyor ortaya da...

boğup boğup duvara atmış.

duvardan duvara vurup, acı çeksin diye öldürmeyip yaralı bırakmış.

birbirlerini "tanıyorlar" tabii.. arınç, melih gökçek'i de parsel parsel uyarmış, sonra açıklayacağını belirtmişti. açıkladı mı.. hayır..
onlar, birbirlerinin "ne" olduğunu biliyorlar, bildiklerini halk öğrenirse ne olacağını da biliyorlar. ama halka hiç anlatıyorlar mı: hayır. gül gibi geçinip! gidiyorlar. üslupları bu. birbirleri için saydıkları tüm ayıplar doğru ve gerçeğin sadece küçük bir parçası.. tamamından ülke kurtulmadıkça, işine geldiği kadarını anlatandan kime ne fayda olsun..