1965 yılında izleyici ile buluşan otto preminger yönetmenliğinde bir filmdir.
ann lake, londra'ya kızı ile birlikte yerleşmiş bekar bir annedir. anaokulundan kızını almak için gittiğinde bir türlü kızını bulamaz. olay yerine gelen polisler kızı bunny ile ilgili hiçbir kanıt bulamaz. sanki öyle bir küçük kız var olmamış gibidir. ann lake kızının var olduğunu iddia etsede kimse inanmaz.
ann lake, londra'ya kızı ile birlikte yerleşmiş bekar bir annedir. anaokulundan kızını almak için gittiğinde bir türlü kızını bulamaz. olay yerine gelen polisler kızı bunny ile ilgili hiçbir kanıt bulamaz. sanki öyle bir küçük kız var olmamış gibidir. ann lake kızının var olduğunu iddia etsede kimse inanmaz.
yönetmen:
otto preminger
oyuncular:
carol lynley
laurence olivier
keir dullea
martita hunt
anna massey
otto preminger
oyuncular:
carol lynley
laurence olivier
keir dullea
martita hunt
anna massey
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "pinkshinyultratambourine" tarafından 27.10.2022 14:17 tarihinde açılmıştır.
1.
yönetmen koltuğunda otto preminger'in bulunduğu, kadrosunda a space odyssey'den tanıdığımız keira dullea bulunan, 3 ekim 1965 yılında amerika'da vizyona girmiş, merriam modell'in aynı isimde romanından uyarlanan gizem/gerilim filmi.
spoiler vermeden filmi biraz eleştirmek istiyorum. neredeyse 1 saat 50 dakikalık bir süreye sahip bu film, amerika'dan ingiltere'ye yerleşen bir kadının kızını kreşe yazdırmasıyla başlıyor, akşam oluyor ve kızını kreşten almaya gittiği vakit kızının kaybolduğunu öğreniyor... kadın hemen kardeşini arıyor, yardım istiyor, polise haber veriliyor, olayın çözülmesi beklenirken olaya adeta gordion düğümü atılıyor... neden? çünkü bu küçük kız hiç var olmamış gibi bir hale bürünüyor, kadının kızı olduğuna dair en ufak bir kanıtı olmadığını fark ediyoruz filmde, kız gerçekten var mı? yok mu? bilmiyoruz...
konusu teoride mükemmel gözükse pratikte bi hayli sıçmış bir film bu, imdb'de 7.3 alması da tamamen nostaljik bir film olmasından kaynaklı, zira sinematografi olarak dönem filmlerinden ayrı olduğu bir kısım yok, senaryo olarak zaten en başta birçok kısmı izleyici anlayabiliyor, oyunculuk desen eh işte denecek bir kabiliyette... diyeceksiniz ki 1965 yapım bi filme göre yorumla, zaten öyle yapıyorum, 1914 yapım fransız polisiye serileri bundan çok daha iyi senaryoya ve sinematografiye sahip...
bunun dışında, 60'ların amerikan filmlerinden tiksinmemin en büyük nedenlerinden birisini bu filmde daha iyi anladım, gıcır gıcır bir keman müziği giriyor filmin birçok yerinde, filmdeki tüm gizemi bir aile dramasına dönüştürüyor, filmi çok başka bir yere götürüyor ister istemez... çok rahatsız edici bir şey çıkıyor ortaya, film için yapılan soundtrackler korkunç biçimde kötü lakin bar sahnelerinde dönemin müzik gruplarının çaldığı yerler filme biraz olsun renk ve neşe katıyor diyebilirim, o kısımlar çok hoştu. bu filme fikir çöplüğü ekşide underrated denilmiş, aksine ben overrated olduğunu düşünüyorum çünkü film basbayağı vasat, buna "en iyi kayboluş filmleri." tarzı bir şey demek birçok filme hakaret sayılabilir, gerektiği ilginin fazlasını görmüş, gram beğenmedim.
spoiler vermeden filmi biraz eleştirmek istiyorum. neredeyse 1 saat 50 dakikalık bir süreye sahip bu film, amerika'dan ingiltere'ye yerleşen bir kadının kızını kreşe yazdırmasıyla başlıyor, akşam oluyor ve kızını kreşten almaya gittiği vakit kızının kaybolduğunu öğreniyor... kadın hemen kardeşini arıyor, yardım istiyor, polise haber veriliyor, olayın çözülmesi beklenirken olaya adeta gordion düğümü atılıyor... neden? çünkü bu küçük kız hiç var olmamış gibi bir hale bürünüyor, kadının kızı olduğuna dair en ufak bir kanıtı olmadığını fark ediyoruz filmde, kız gerçekten var mı? yok mu? bilmiyoruz...
konusu teoride mükemmel gözükse pratikte bi hayli sıçmış bir film bu, imdb'de 7.3 alması da tamamen nostaljik bir film olmasından kaynaklı, zira sinematografi olarak dönem filmlerinden ayrı olduğu bir kısım yok, senaryo olarak zaten en başta birçok kısmı izleyici anlayabiliyor, oyunculuk desen eh işte denecek bir kabiliyette... diyeceksiniz ki 1965 yapım bi filme göre yorumla, zaten öyle yapıyorum, 1914 yapım fransız polisiye serileri bundan çok daha iyi senaryoya ve sinematografiye sahip...
bunun dışında, 60'ların amerikan filmlerinden tiksinmemin en büyük nedenlerinden birisini bu filmde daha iyi anladım, gıcır gıcır bir keman müziği giriyor filmin birçok yerinde, filmdeki tüm gizemi bir aile dramasına dönüştürüyor, filmi çok başka bir yere götürüyor ister istemez... çok rahatsız edici bir şey çıkıyor ortaya, film için yapılan soundtrackler korkunç biçimde kötü lakin bar sahnelerinde dönemin müzik gruplarının çaldığı yerler filme biraz olsun renk ve neşe katıyor diyebilirim, o kısımlar çok hoştu. bu filme fikir çöplüğü ekşide underrated denilmiş, aksine ben overrated olduğunu düşünüyorum çünkü film basbayağı vasat, buna "en iyi kayboluş filmleri." tarzı bir şey demek birçok filme hakaret sayılabilir, gerektiği ilginin fazlasını görmüş, gram beğenmedim.
devamını gör...