adam, telaşlı, öfkeli bir halde eşine bağırıp çağırıyordu. babalarının sesini duyan iki çocuk ise yataklarından kalkıp salona gelmişlerdi. babalarının öfkesini görünce korkuyla birer koltukta oturup kalmışlardı. adam, çocuklara, eşinin üzüntüsünü aldırmadan söylenip duruyordu:

"söyledim değil mi, söyledim. bugün toplantı olduğunu, açık mavi gömleği ütülemeni söyledim." kahverengi gömlekle gidiversen ne olurmuş. bugün sunum yapacağım, karamsar bir görüntü mü vereyim, dinleyenlerin içi kararsın, bu da projeye verecekleri oyu etkilesin ! bunu mu istiyorsun ?"

aceleyle mavi gömleği ütüleyen eşi, " tamam, bitti işte !" deyince adam gömleği hışımla aldı ve "bitti, tabii bitti ama ben geç kaldıktan sonra bitmiş neye yarar!" dedi dinmek bilmeyen öfkesiyle.

kadın, çocukların korkmuş yüzlerine baktıktan sonra yine eşine sakinleştirmeye çabaladı : "dün bundan da geç çıkmıştın, vakit var, yetişirsin."

"anlamıyor ki, anlamıyor ki...bugün sunumu ben yapacağım. herkesten önce gitmeliyim ki gelecek önemli konuklara "hoş geldin" demeliyim..."

adam daha bir sürü söz söylenerek, bağırarak çıktı ve arabasını çalıştırıp uzaklaştı.

kadın, direksiyon başında da öfke saçan eşinin halinden endişelendi ve "bir kaza yapmasa bari..." diye düşündü. eşi uzaklaşınca çocuklarının yanına giderek, onlara sarılıp rahatlatmaya çalıştı : "madem erkenden kalktınız, hemen size sultanlara layık bir kahvaltı hazırlayıp getireceğim."

mutlaka geçti, zihnindeki huzursuzluğu dağıtmak için hemen neşeli müzikler çalan bir radyoyu açtı. ocağa haşlanmak için yumurta koydu, cezvede su ısıtmaya başladı. masaya zeytin, peynir, reçel koymayı da ihmal etmedi. biraz sonra çocuklarına seslendi:
"kahvaltı hazır !"

çocuklar kahvaltıya otururken radyoda müziğin birden kesilmesi dikkatini çekti. son dakika haberi anonsuyla radyonun sesini biraz daha açtı. radyoda zincirleme bir kaza haberi vardı. "ayrıntılarla biraz sonra birlikte olacağız." demişti spiker ama kazanın yerini söylediği andan itibaren o sandalyesine yığılmış kalmıştı.

spikerin bahsettiği kaza yeri, kocasının her gün işe giderken geçtiği dörtlü kavşaktı. eşinin bu kavşaktaki trafikten şikayet etmesi, her sabah yoğun bir trafik olduğunu söyleyişi aklına geldi. "geç kaldım diye acele edip, acaba o da..." aklına gelen düşünce içini daha da yaktı, hemen ayağa kalktı.

"çocuklar, unutmayın ocağa yaklaşmak yasak. kahvaltınızı yapıp salona geçin, oynayın. benim acil bir yere uğramam gerek, kapıyı da kimseye açmayın, tamam mı ?

çocukları uslu, söz dinler olduğu halde, onları çok kısa süreli de olsa evde yalnız bırakmak zorunda kalsa tekrar tekrar tembih de bulunurdu.

sokağa çıkmak için üzerine bir şeyler, cebine de bir taksi parası aldı. kapıya yöneldiğinde kocasının bu kazada ölmüş olabileceği endişesiyle kabaran yüreğine daha fazla dayanamayıp, ağlamaya başlamıştı. gözyaşlarını çocukları görmesin diye, açık olan mutfak kapısına sırtını dönmeye özen gösteriyordu.

içindeki acının kocasının ölmüş olma ihtimali kadar, giderken kendisini kırması ve çocuklarının önünde bağırıp çağırmasından da kaynaklandığını anladı. oysa her zaman böyle öfkeli değildi. eğer ölürse, çocuklarım babalarını son gördükleri haliyle mi hatırlayacak? kalp kıran, öfkeli bir baba olarak mı kalacak akıllarında? diye düşündü.

kapıdan çıkarken çocuklarına bir kez daha seslenecekti ama artık akan gözyaşları gizlenemeyecek haldeydi. hemen kapıyı açıp dışarı çıkmak için hamle yaptı ama karşısında kapıya doğru adım atmakta olan kocası vardı.

adam, bir an karısının ıslak yanaklarına bakıp "haberleri mi dinledin?" diye sordu.

eşi, konuşamadan sadece başıyla onayladı. adam, eşine sıkıca sarıldı ve sonra da yanaklarından süzülen gözyaşlarını sildi.

kadın zorlukla sordu: hani önemli bir toplantı na geç kalmıştın, niye döndün?"

" kaza benim hemen yakınımda oldu. o da toplantıdan daha önemli bir şeyi unuttuğumu hatırladım. eğer o kazada ölseydim..."

o anda çocuklar da yanlarına gelmiş, babalarının yine öfkeli olabileceğini düşünerek, annelerinin yanında durmuşlardı. adam bütün içten, samimi gülümsemesiyle çocukları yanına çağırdı, boyunlarına sarıldı, yanaklarından öptü.

" ben bugün büyük bir hata yaptım ve evden çıkarken sizleri ne kadar sevdiğimi söylemeyi unuttum. böyle önemli bir şey unutulur mu hiç! ne yapalım, ben de geri döndüm."

devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"büyük hata" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim