1.
jack nicholson ve art garfunkel'ın baş rollerini paylaştığı 1971 tarihli bir film. kırmızı hap ve tabak çevirme metotlarını deneyimleyen iki hüzünlü penisin hikayesini anlatıyor. bir metafor olarak (bkz: hüzünlü penis)
devamını gör...
2.
1971 amerikan yapımı komedi- drama filmi olarak nitelenmiş. bir anında bile gülmedim. benim jack nicholson oynuyor diye izlediğim bir film oldu.
kendimi kaptırırım diye düşündüm, çarpık aşk hikayelerini severim çünkü. ama her anında çok sıkıldım. narsist deli bir herifin sabuklamaları, dakikalarca.
okul yıllarında bir oda arkadaşı var bunun, bunu yüreklendiriyor bir kızla tanışsın diye. kızla flört etmeye başlıyor işte oda arkadaşı (sandy). sonra bu sefer kıza kendi de yürüyor. kız da (susan) onunla da cilveleşiyor. sandy bunu uzuuuun yıllar boyunca bilmiyor tabi, hatun da "senden olmaz" diyerek bizimkinin kıçına tekmeyi basıyor.
ya çok aşk olduğunu da sanmıyorum, reddedilince kafayı takıyor buna bu. seneler sonra bu sefer enayi sandy'i hadi eş değiştirelim diye gazlıyor. kendisi de bobby diye bi hatunla beraber o zaman. sandy de susan'dan sıkılmış, seks zevkleri uyuşmuyormuş bilmemne. kadınların da hiç haberleri yok bu pazarlıktan bu arada, onu da söyleyelim. bu emrivaki ile karşılaşan susan basıp gidiyor. garip biri zaten o da.
tüm hayatı gibiş peşinde geçen jonathan (deli narsist yani) mükemmel kadını arayıp dursa da sonuçta bir şekilde bobby ile evlenip boşanıyor. son sahnede bir hayat kadınına gitmesi ile anlıyoruz ki artık ereksiyon sorunları yaşayan bir adam olmuş jonathan. onu tahrik eden ve tatmin eden tek şey bir kadının ona allah gibi tapması ve övüp durması olur olmuş. bizim adnan oktar gibi yani, kadın buna ağam paşam diyor, bu da keyifleniyor işte.
yani çok da ödül de almış ama o kadar sıkıldım ki size anlatamam. anlattım aslında ama daha çok söylenmek istiyorum. bana hiç hiç hiç hitap etmeyen bir film oldu maalesef.
kendimi kaptırırım diye düşündüm, çarpık aşk hikayelerini severim çünkü. ama her anında çok sıkıldım. narsist deli bir herifin sabuklamaları, dakikalarca.
okul yıllarında bir oda arkadaşı var bunun, bunu yüreklendiriyor bir kızla tanışsın diye. kızla flört etmeye başlıyor işte oda arkadaşı (sandy). sonra bu sefer kıza kendi de yürüyor. kız da (susan) onunla da cilveleşiyor. sandy bunu uzuuuun yıllar boyunca bilmiyor tabi, hatun da "senden olmaz" diyerek bizimkinin kıçına tekmeyi basıyor.
ya çok aşk olduğunu da sanmıyorum, reddedilince kafayı takıyor buna bu. seneler sonra bu sefer enayi sandy'i hadi eş değiştirelim diye gazlıyor. kendisi de bobby diye bi hatunla beraber o zaman. sandy de susan'dan sıkılmış, seks zevkleri uyuşmuyormuş bilmemne. kadınların da hiç haberleri yok bu pazarlıktan bu arada, onu da söyleyelim. bu emrivaki ile karşılaşan susan basıp gidiyor. garip biri zaten o da.
tüm hayatı gibiş peşinde geçen jonathan (deli narsist yani) mükemmel kadını arayıp dursa da sonuçta bir şekilde bobby ile evlenip boşanıyor. son sahnede bir hayat kadınına gitmesi ile anlıyoruz ki artık ereksiyon sorunları yaşayan bir adam olmuş jonathan. onu tahrik eden ve tatmin eden tek şey bir kadının ona allah gibi tapması ve övüp durması olur olmuş. bizim adnan oktar gibi yani, kadın buna ağam paşam diyor, bu da keyifleniyor işte.
yani çok da ödül de almış ama o kadar sıkıldım ki size anlatamam. anlattım aslında ama daha çok söylenmek istiyorum. bana hiç hiç hiç hitap etmeyen bir film oldu maalesef.
devamını gör...