1.
ahh chen üzümlü kekim...
devamını gör...
2.
sekiz yaşındaysanız ve aşıksanız hayat çok güzel.
devamını gör...
3.
hayat yolu
c: cedric
b: büyükbaba
b: uzun zaman önce bir gün marina ve ben birlikte bir geziye çıkmaya karar verdik.
c: hayat yolunda mı ilerlediniz?
b: evet ve inan bana cedric bu yol dümdüz
ve asfaltlı değildi. üzerinde çakıllar, taşlar, çukurlar ve delikler vardı.
c: peki tümsekler?
b: elbette, tümsekler de vardı. büyükannen ve ben bu yolda el ele yürüyor ve çukurlarla tümsekleri aşarken daima birbirimize yardım ediyorduk ve bir gün bir kız çocuğumuz oldu.
c: işte bu annem.
b: evet, o zaman üçümüz aynı yolda yürümüye başladık ve gezimiz devam etti. annen büyüdü, sonra bir sabah yakışıklı bir oğlanla çıkageldi.
c: babamla mı?
b: evet, sonra da bizi terk etti ve onunla başka bir yola girdi ama onların yolu da en az bizimki kadar engebeliydi.
c: iyi de seni yalnız mı bıraktılar yani?
b: ikimiz vardık ama bir gün büyükannen sendelemeye başladı.
c: ayakkabısında bir taş mı vardı?
b: aslında öyle de denebilir. taşı çıkarmak için çok uğraştık ama yapamadık. daha sonra o bir ağacın altında beklemeye karar verdi.
c: elma ağacı mı?
b: öyle olmalı ve ben devam ettim, tek başına.
c: iyi de neden onu beklemedin?
b: hayat yolunda durmana izin vermezler,
cedric. bir bakıma yolun sonuna dek gitmek zorundasındır. bu yüzden vedalaştık ve ben tek başına devam ettim ama senin ailen cedric her zaman çukurlara düşüp tümseklerde takılıyor. birbirlerine bağırmadıklarında mutsuz oluyorlar. onların ki bir yol değil, orman. ama günün birinde birinizin ayakkabısına bir taş girecek ve o zaman göreceksiniz, diğeriniz tek başına ilerlerken birlikte yürüdüğümüz günleri çok özledim diyecek.
c: cedric
b: büyükbaba
b: uzun zaman önce bir gün marina ve ben birlikte bir geziye çıkmaya karar verdik.
c: hayat yolunda mı ilerlediniz?
b: evet ve inan bana cedric bu yol dümdüz
ve asfaltlı değildi. üzerinde çakıllar, taşlar, çukurlar ve delikler vardı.
c: peki tümsekler?
b: elbette, tümsekler de vardı. büyükannen ve ben bu yolda el ele yürüyor ve çukurlarla tümsekleri aşarken daima birbirimize yardım ediyorduk ve bir gün bir kız çocuğumuz oldu.
c: işte bu annem.
b: evet, o zaman üçümüz aynı yolda yürümüye başladık ve gezimiz devam etti. annen büyüdü, sonra bir sabah yakışıklı bir oğlanla çıkageldi.
c: babamla mı?
b: evet, sonra da bizi terk etti ve onunla başka bir yola girdi ama onların yolu da en az bizimki kadar engebeliydi.
c: iyi de seni yalnız mı bıraktılar yani?
b: ikimiz vardık ama bir gün büyükannen sendelemeye başladı.
c: ayakkabısında bir taş mı vardı?
b: aslında öyle de denebilir. taşı çıkarmak için çok uğraştık ama yapamadık. daha sonra o bir ağacın altında beklemeye karar verdi.
c: elma ağacı mı?
b: öyle olmalı ve ben devam ettim, tek başına.
c: iyi de neden onu beklemedin?
b: hayat yolunda durmana izin vermezler,
cedric. bir bakıma yolun sonuna dek gitmek zorundasındır. bu yüzden vedalaştık ve ben tek başına devam ettim ama senin ailen cedric her zaman çukurlara düşüp tümseklerde takılıyor. birbirlerine bağırmadıklarında mutsuz oluyorlar. onların ki bir yol değil, orman. ama günün birinde birinizin ayakkabısına bir taş girecek ve o zaman göreceksiniz, diğeriniz tek başına ilerlerken birlikte yürüdüğümüz günleri çok özledim diyecek.
devamını gör...