ceyhun yılmaz

komedyen, oyuncu, radyo ve televizyon programcısı ve aynı zamanda şair.

şiir yazdığını yakın bir zamana kadar bilmiyordum.

aşağıdaki şiir de kendisine aittir.


yaz geldi diyor takvim
benim o kadar yok vaktim
kimseye inandıramaz tenimi
temmuzda bu yağmur ayıp
koca bir mevsim kayıp
eşi dostu arayıp
siz ıslakmısınız diye soruyorum
kuru bir cavap alamıyorum
doğduğumdan beri
ne zaman yağmur yağsa
sırtımı dönmeden çocuk gözlerim ekranda penceremden görünen insanlar iyiydiler
nereden çıktı şimdi bu toplu iğneler
hepimiz yaptığımızı birbirimize
bıkmadan anlatıyoruz
aferin bekliyoruz
alıyoruz veriyoruz yetinemiyoruz
bulduğumuz övgüyle geçinemiyoruz
birbirimizi gerçekten sevmiyoruz
çoğu zaman yalandan sarılıyoruz
dostluğu aileyi tarihi gündemi
dizilerden öğreniyoruz
siz behlüle biz böyle komple bihtere bayılıyoruz
can ciğer sohbetlerde bile
ilk kalkanın arkasından
fena konuşuyoruz
eline sağlık dileklerinin bile içi boşaldı
ve bu çok erken oldu
kötülük artık çok sıradandı
abla demeyin kardeşim o eskiden adamdı
yazlarda böyle bozuldu işte
sadece anlamak yeteneğim
bu hayatın ustası değilim
hepsini birden değiştiremezdim
ben bir sihirbazım ama
önce kendimi kaybettim…

hayat bilgisi dizisinde ruhi karakterine hayat veren oyuncudur. ama şiirler yazar, radyo programı yapar yıllardır, öyle bilinir. best fm ile yılları geçti ama şimdi kafa radyo'da.

benim zamanının radyocusu.
severiz sayarız.

hayat bilgisi dizisinde ürperi ' nin deli kardeşiydi. ruhu deli... deli dolu. radyo programını severek dinlediğim türk oyuncu.

ilk radyocu olarak tanıdım kendisini ama sonra "sevdiğim ikinci kadınsın sen" kitabını kışın ve hayatımda ilk defa giitiğim konya'da kitapçılar çarşısında gezerken almıştım. ben beğendim bir çok şiirini, bilmeyenler için paylaşıyım..

sevdiğim ikinci kadınsın sen
ilkini sevmeye mecburdum çok iyiliği oldu bana
ve hayatımda hiçbir mecburiyeti onun kadar sevmedim

sevdiğim ikinci kadınsın sen
ilkinin yerini alman mümkün değil
o öğretti bana sevmeyi
o öğretmese sevemezdim seni bile, inan

o tuttuğu için ellerimden yürümeyi öğrendim, koşabildim sana
onun gözlerine benzediği için gözlerin, alamadım gözlerimi senden
sana aşığım, seni seviyorum
sevdiğim ikinci kadınsın sen

hayatım boyunca omzumda taşıyorum onu
ve sen her sabahımdasın
kıskanma
alfabede bile senin adının baş harfi ondan sonra gelir
kalbim şimdi senin
onun kadar sev beni, kâfi
o doğurdu sen öldürme.

ceyhun yılmaz

ses tonu güzel olan nadir adamlardan. radyoda dinleyip şiir okumasına hayran kaldığımız aynı zamanda oyunculuk yapan biriydi kendisi, şimdilerde ne yapar takip etmedim.

ceyhun yılmaz okan bayülgen taklidi
okan bayülgen taklidini muhteşem bir şekilde yapan insan.

samimi, başarılı, hünerli bir abimizdir.

bundan herhalde bir on sene kadar önce bir televizyon programına konuk olmuştu.
sunucunun sorusu üzerine annesinin ölümünden sonra yaşadıklarından ve annesinin yokluğuyla nasıl başa çıktığından bahsetmişti.
annesi rahmetli olmadan önce ya da tam o sıralar ceyhun da bir kaza geçirdiği için tekerlekli sandalyeye mahkum olmuş kısa bir süreliğine..
annesinin ölümüne bir süre tepki verememiş.. duygularını yaşayamamış ya da ertelemiş, bir şekilde ağlayarak rahatlatamamış kendisini..
çevresinde de o dönem hastalığı yüzünden onunla ilgilenen insanlar olduğu için tam anlamıyla yalnız da kalamamış...
tam olarak algılayamamış annesinin vefatını.
sonra ceyhun yakın bir doktor arkadaşına anlatmış durumunu..
doktor da, eğer şimdi ağlayamazsan, bu dönemde yasını tutamazsan ilerde şimdi olacağından çok daha kötü hissedersin. ne yaparsan yap bir an önce ağlamaya bak, kendinle başbaşa kal. diye uyarmış.

sonra bir gün, kendisiyle ilgilenen insanlar da hayatlarına geri dönüp yanından gidince, her şey, her yer ölüm sessizliğine bürününce ceyhun da gerçeklerle yüzleşmek durumda kalmış.
aniden annesinin yokluğu artık öyle net ve hissedilir bir hal almış ki...
koyvermiş ağlamış da ağlamış...

sunucunun ceyhun'a,
peki onu özleyince napıyorsun? sorusuna cevabı müthişti..

kendi kolumu, omzumu öpüyorum..
o zaman sanki annemi öptüğümü düşünüyorum.
çünkü ben ondan bir parçayım. öyle düşünüyorum. ben böyle baş etmeye çalışıyorum...

var bir şey bu "pazar" sabahlarında;
iki kere yoksun sanki*