yazar: melisa kesmez
yayım yılı: 2024
melisa kesmez bu novella'da; hayallerini, tekdüze geçen hayatına usulca kaptıran türkan'ın eşi öldükten sonra yeni bir başlangıç yapabilmek için verdiği mücadeleyi konu alıyor.
yayım yılı: 2024
melisa kesmez bu novella'da; hayallerini, tekdüze geçen hayatına usulca kaptıran türkan'ın eşi öldükten sonra yeni bir başlangıç yapabilmek için verdiği mücadeleyi konu alıyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "son singapur vapuru" tarafından 09.01.2025 16:55 tarihinde açılmıştır.
1.
melisa kesmez imzalı eser;
birkaç hafta önce yayınlanmış ve novella türünde yer alır.
novella türünü kısaca hatırlatmak gerekirse; öyküden uzun ama roman kadar da uzun olmayan, uzun öykü olarak bilinir.
kitabın konusuna geçmek gerekirse;
kocası orhan'ı kanserden kaybeden 48 yaşındaki türkan'ın hayatından bir dönemi ve bir kadının yas dönemini anlatıyor.
kocası ile aralarında büyük bir aşk olmamış, 24 yıl evli kalmışlar, çocukları yok, adam kadından fiziksel olarak uzak durmaya evliliğin başında başlıyor ve bu adam daha önce evlenmiş, kocasını kaybeden bir kadının karavan ile gezmesi sonucu tanıdığı ulaş ve onun tanıdığı ali ile hayatı ve hayata bakışı biraz olsun değişecektir.
kitabın sonunda türkan artık başka bir yaşta, aynı yaşta kalmıyor, bir kadının ölümle, acıyla, kadın olarak mücadele etmesini konu edinen sürükleyici bir kitap olduğu söylenebilir.
kitap hakkında kendi yorumum ise;
türkan karakterinin hayatın içinden seçilmiş olması onu daha kolay benimsememizi sağlıyor, türkan fiziksel olarak çok güzel bir kadın olarak tanıtılmıyor, yazar ona keskin bir ruh vermemiş, sâde ve kendi halinde, fiziksel olarak güzel olduğu başka karakterler tarafından yüzüne söylenen ama kendisi güzelliğiyle ön plana çıkmayan, filozof kişiliğe sahip şahsına münhasır bir kadın.
kitabı kurgusal açıdan çok stratejik hamlelerle dolu bulmadım ama anlatım tarzının da tuhaf bir etkileyiciliği var.
türkan aslında yazarın kendisiymiş gibi geldi okurken, kırmızı çizgileri fazla olmayan, çok sevilmeyen ama yokluğu boşluk yaratan biri gibi geldi.
kendini yaşlı olarak kabul eden bir kadının ruhunun çiçeklenmesini, kadın olarak vârolmanın anlamı, kitabın geri plandaki konusuydu denilebilir.
altını çizdiğim yerlerden bazı sözlerini bırakıp burada bitiriyorum.
tavsiye edebileceğim bir kitap oldu.

neden gittiğini biliyorum ama neden dönmediği konusunda benim de çok fikrim yok.
alışmıştım görmezden gelinmeye.
gidişine herkese yetecek kadar üzüldüm.
insan bir gün âniden bir şeyin farkına varıyor.
belki de güzel bir şeye sahip olup kaybetmektense, ona hiç sahip olmamak daha iyidir...
birkaç hafta önce yayınlanmış ve novella türünde yer alır.
novella türünü kısaca hatırlatmak gerekirse; öyküden uzun ama roman kadar da uzun olmayan, uzun öykü olarak bilinir.
kitabın konusuna geçmek gerekirse;
kocası orhan'ı kanserden kaybeden 48 yaşındaki türkan'ın hayatından bir dönemi ve bir kadının yas dönemini anlatıyor.
kocası ile aralarında büyük bir aşk olmamış, 24 yıl evli kalmışlar, çocukları yok, adam kadından fiziksel olarak uzak durmaya evliliğin başında başlıyor ve bu adam daha önce evlenmiş, kocasını kaybeden bir kadının karavan ile gezmesi sonucu tanıdığı ulaş ve onun tanıdığı ali ile hayatı ve hayata bakışı biraz olsun değişecektir.
kitabın sonunda türkan artık başka bir yaşta, aynı yaşta kalmıyor, bir kadının ölümle, acıyla, kadın olarak mücadele etmesini konu edinen sürükleyici bir kitap olduğu söylenebilir.
kitap hakkında kendi yorumum ise;
türkan karakterinin hayatın içinden seçilmiş olması onu daha kolay benimsememizi sağlıyor, türkan fiziksel olarak çok güzel bir kadın olarak tanıtılmıyor, yazar ona keskin bir ruh vermemiş, sâde ve kendi halinde, fiziksel olarak güzel olduğu başka karakterler tarafından yüzüne söylenen ama kendisi güzelliğiyle ön plana çıkmayan, filozof kişiliğe sahip şahsına münhasır bir kadın.
kitabı kurgusal açıdan çok stratejik hamlelerle dolu bulmadım ama anlatım tarzının da tuhaf bir etkileyiciliği var.
türkan aslında yazarın kendisiymiş gibi geldi okurken, kırmızı çizgileri fazla olmayan, çok sevilmeyen ama yokluğu boşluk yaratan biri gibi geldi.
kendini yaşlı olarak kabul eden bir kadının ruhunun çiçeklenmesini, kadın olarak vârolmanın anlamı, kitabın geri plandaki konusuydu denilebilir.
altını çizdiğim yerlerden bazı sözlerini bırakıp burada bitiriyorum.
tavsiye edebileceğim bir kitap oldu.

neden gittiğini biliyorum ama neden dönmediği konusunda benim de çok fikrim yok.
alışmıştım görmezden gelinmeye.
gidişine herkese yetecek kadar üzüldüm.
insan bir gün âniden bir şeyin farkına varıyor.
belki de güzel bir şeye sahip olup kaybetmektense, ona hiç sahip olmamak daha iyidir...
devamını gör...
2.
nohut oda kitabıyla tanıyıp, öykücülüğünü çok beğendiğim melisa kesmez'in son kitabı. kitap 116 sayfadan oluşuyor. bir roman denemez ama bir öykğ kadar kısa da değil. eh zaten bu sebeple de novella demişler. halihazırda yazdığı her kitabı okuduğum, onun o nahif , ruha dokunan , kendimden bir şeyler bulduran kalemini sevdiğim için zaten beğenmemem imkansıza yakındı.
kitaba gelirsek. türkan'ın eşi orhan'ı kanserden kaybedişi ile başlıyoruz. ölmeden eşinden özğr dileyen, ona benden sonra gez diyen orhan'ı, ardından gözyaşları kuruyana kadar ağlayan türkan kadar çok seviyor sanıyoruz. tabii olay pek de böyle değil. 24 yıllık evliliklerinde huzuru aradıklarını söyleyen türkan , sayısı çok az birliktelik, uyumaya giderken yapılan gün tahlili ve ayrı yataklardan ibaret olan o 24 yılda hep sevmiş orhan 'ı. yıllardır emek emek işlediği sarı bir karavanı var orhan'ın. hiç binmemiş, hiç bir yerlere gidilmemiş ama hep bakılmış o karavanı sarmasını vasiyet ediyor. sat ve gez diyor türkan'a. eve sığamayan, nefes alamayan yası kendini aian türkan karavanı satmaya karar vermişken kendini içinde ve yollarda buluyor.
yola çıkmak, yolda olmak, eve geri dönme ümidi ile çıkmak ona iyi geliyor. ve bu yolda en az kendisi kadar yaralı , gençten bir oğlanla ulaş'la tanışıyor. ve bu tanışma onun yolunu da yolculuğunu da bambaşka kılmaya yetiyor. 24 yıllık evliliğinde kendine verilenlerle yetişmiş, kendi deyimi ile "kanaatkar" türkan bir birey olmanın, istemenin, gülmenin, mutlu olmanın, huzurun yolunu da buluyor bu yolculukta. köklerini kendisi ekiyor toprağına. kendisi büyüyor orda. büyürken de çocukluğumdan beri aşık olduğu, onunla evlenmek yeter dediği orhan'ın ilk eşi rüya'nın nasıl da hayatlarında hep bir hayalet gibi var olduğunu da öğreniyor bu yolculukta . ve neyi varsa satıp istanbul'a, ali'nin yanına gidiyor. kendini bulma yolculuğunda , çiçekleri açarken aşkı da, dostluğu da burda buluyor. kendini yaşlı gören 48 yaşındaki türkan kendi köklerinden çiçek açıyor. .
bir kadının çiçeklenmesini okumak ruhuma çok iyi geldi. kendimden çok şey bulamam sandığım türkan bana çok şey anlattı aslında. yine o nahif kalemde eridi gitti sanki cümleler. içime doğru aktı bazı kelimeler ve yüreğimin bir köşesine gelip oturuverdiler.
kitaba gelirsek. türkan'ın eşi orhan'ı kanserden kaybedişi ile başlıyoruz. ölmeden eşinden özğr dileyen, ona benden sonra gez diyen orhan'ı, ardından gözyaşları kuruyana kadar ağlayan türkan kadar çok seviyor sanıyoruz. tabii olay pek de böyle değil. 24 yıllık evliliklerinde huzuru aradıklarını söyleyen türkan , sayısı çok az birliktelik, uyumaya giderken yapılan gün tahlili ve ayrı yataklardan ibaret olan o 24 yılda hep sevmiş orhan 'ı. yıllardır emek emek işlediği sarı bir karavanı var orhan'ın. hiç binmemiş, hiç bir yerlere gidilmemiş ama hep bakılmış o karavanı sarmasını vasiyet ediyor. sat ve gez diyor türkan'a. eve sığamayan, nefes alamayan yası kendini aian türkan karavanı satmaya karar vermişken kendini içinde ve yollarda buluyor.
yola çıkmak, yolda olmak, eve geri dönme ümidi ile çıkmak ona iyi geliyor. ve bu yolda en az kendisi kadar yaralı , gençten bir oğlanla ulaş'la tanışıyor. ve bu tanışma onun yolunu da yolculuğunu da bambaşka kılmaya yetiyor. 24 yıllık evliliğinde kendine verilenlerle yetişmiş, kendi deyimi ile "kanaatkar" türkan bir birey olmanın, istemenin, gülmenin, mutlu olmanın, huzurun yolunu da buluyor bu yolculukta. köklerini kendisi ekiyor toprağına. kendisi büyüyor orda. büyürken de çocukluğumdan beri aşık olduğu, onunla evlenmek yeter dediği orhan'ın ilk eşi rüya'nın nasıl da hayatlarında hep bir hayalet gibi var olduğunu da öğreniyor bu yolculukta . ve neyi varsa satıp istanbul'a, ali'nin yanına gidiyor. kendini bulma yolculuğunda , çiçekleri açarken aşkı da, dostluğu da burda buluyor. kendini yaşlı gören 48 yaşındaki türkan kendi köklerinden çiçek açıyor. .
bir kadının çiçeklenmesini okumak ruhuma çok iyi geldi. kendimden çok şey bulamam sandığım türkan bana çok şey anlattı aslında. yine o nahif kalemde eridi gitti sanki cümleler. içime doğru aktı bazı kelimeler ve yüreğimin bir köşesine gelip oturuverdiler.
devamını gör...
