1.
genelde kadınlara söylenen tatlılıklarını, sevimliliklerini vurgulayan gıcık kelime.
devamını gör...
2.
canım kelimesinden sonra samimi bulmadığım 2. kelimedir
devamını gör...
3.
sevimli, tiz sesli, ufak, konuşkan kadınlara sözlenen sıfat. söylerken cimcime kişisinin burnunun sıkılması da sık rastlanana bir olaydır.
devamını gör...
4.
(tematik)
(i). 1. (mec). ufak tefek, akıllı, becerikli, konuşkan ve sevimli (kadın).
(s). 2. zayıf, cılız.
(halk ağızı). 3. küçük ve tatlı bir karpuz cinsi.
(s). 2. zayıf, cılız.
(halk ağızı). 3. küçük ve tatlı bir karpuz cinsi.
devamını gör...
5.
bir çeşit lastik toka ismi.
devamını gör...
6.
bu kelimeyi her duyduğumda gözümün önüne bir tek şey gelir. kısa, tepeden topuz saçlarıyla cin fikirli, abisiyle, sürekli didiştiği ailesi ve köpeğiyle hayatımıza girmiş küçük kız. zamanında milliyet çocuk dergisinde yer alan 8 yaşındaki kahramanın adıdır. orijinali italyan çizer grazia nidasio'nun stefi adıyla yayınladığı çizgi karakterdir. çevirirken bize uyarlanarak cimcime olmuştur.
yakın zamanda kitap olarak da basılmıştır.
buradan
yakın zamanda kitap olarak da basılmıştır.
buradan
devamını gör...
7.
evrim sonucu hincime olan kişinin esas adı olsa gerek.
devamını gör...
8.
minyon olduğum için 27 yaşında olmama rağmen hala duyduğum kelime. bir de yanaklarımı mıncıklamaları yok mu deliriyorum. kaç yaşına gelmem lazım minnoş olmadığımı düşünmeleri için?
devamını gör...
9.
devamını gör...
10.
aklıma hincime yazarımızı getiren başlıktır.
devamını gör...
11.
cimcime bir zamanlar bendim...
6-9 yaş arası zamandı sanırım. artık aklın erdiği için bakkala gönderilirsin ya o yaşlar işte.
bir mahalle bakkalımız vardı; hani koli ile değil de 3-5 tane yumurta alınacaksa eski gazete kağıtlarından külah yapılıp içine konduğu, kocaman terazilerin olduğu, hiç kokusunu sevmediğim tütün kolonyasının fısfıslı kocaman cam şişelerde açık satıldığı yıllar. zaten bi tütün, bi limon başka çeşit yoktu. misafir gelince hemen kolonya ikram ederdik. küçük de olsam evin kızı olduğum için bu görev hep benimdi. epey büyüyene kadar da ya illa ben bocaladım o kolonyayı insanlara ya da illa benim avuçlarıma serpiştirildi bir başkası tarafından.
her şeyi yetecek miktarda aldığımız, istiflemediğimiz, büyük büyük market zincirlerinin, bir ürünün bin farklı çeşidinin, devasa ambalajların olmadığı, olanın yettiği güzel yıllar.
küçük paket reçeller vardı, o gün canın hangisini isterse onu alırdın. o kocaman terazide bakkalın kabiliyetiyle doğru orantılı hassas bir tartımla aldığımız kocaman delikli beyaz peynirler, tekerlek kaşarlar...
turşular da küçük poşetlerde olurdu. artık mahalle bakkalı pek kalmadı ama semtimizdeki büyük zincirlerde hala var öyle turşular ama ben o çocuk değilim ki o da o turşu olsun...
şimdi anlamsız şekilde her şeyi fazla fazla, çeşit çeşit alıyoruz ama yetiremiyoruz. belki de uzun zamandır bireysel mutsuzluklarımız toplumsal bir tüketim çılgınlığına dönüştü ama biz farkında olmadan hala, belki de hiç kullanmayacağımız, hiç giymeyeceğimiz, hiç yemeyeceğimiz şeyler alıp duruyoruz. aldığımız her ne ise aynısının bilmem neli belki de kaçıncı farklı çeşidini alarak, savurganlıkla kapatmaya çalışıyoruz tatminsizliklerimizi... neden her şey tam tersine dönüyor bazen gerçekten merak ediyorum.
ne diyordum, bakkalımız...
yusuf abi derdik ama yaşını hiç bilmiyorum, belki de benim şu an olduğum yaşlardaydı... onun da kızları vardı pek severdi kızlarını, iyi bir adamdı yusuf abi, hiç asık yüzlü hatırlamam onu, umarım hala gülüyordur...
o derdi bana cimcime diye, sanırım daha o zamanlardan çok konuşan, hiç susmayan, heyecanlı, meraklı ve her şeyi soran bir insandım ben. ondan cimcime demeyi uygun görmüştü bana.
cimcime deyince benim aklıma bunlar geliyor. yo yooo ağlamıyorum gözüme toz kaçtı benim.
tanımını şöyle bitirmek istiyorum sanırım; küçük cimcimeler ve yusuf abiler selam olsun size...
*
ah bu gönül şarkıları... *
6-9 yaş arası zamandı sanırım. artık aklın erdiği için bakkala gönderilirsin ya o yaşlar işte.
bir mahalle bakkalımız vardı; hani koli ile değil de 3-5 tane yumurta alınacaksa eski gazete kağıtlarından külah yapılıp içine konduğu, kocaman terazilerin olduğu, hiç kokusunu sevmediğim tütün kolonyasının fısfıslı kocaman cam şişelerde açık satıldığı yıllar. zaten bi tütün, bi limon başka çeşit yoktu. misafir gelince hemen kolonya ikram ederdik. küçük de olsam evin kızı olduğum için bu görev hep benimdi. epey büyüyene kadar da ya illa ben bocaladım o kolonyayı insanlara ya da illa benim avuçlarıma serpiştirildi bir başkası tarafından.
her şeyi yetecek miktarda aldığımız, istiflemediğimiz, büyük büyük market zincirlerinin, bir ürünün bin farklı çeşidinin, devasa ambalajların olmadığı, olanın yettiği güzel yıllar.
küçük paket reçeller vardı, o gün canın hangisini isterse onu alırdın. o kocaman terazide bakkalın kabiliyetiyle doğru orantılı hassas bir tartımla aldığımız kocaman delikli beyaz peynirler, tekerlek kaşarlar...
turşular da küçük poşetlerde olurdu. artık mahalle bakkalı pek kalmadı ama semtimizdeki büyük zincirlerde hala var öyle turşular ama ben o çocuk değilim ki o da o turşu olsun...
şimdi anlamsız şekilde her şeyi fazla fazla, çeşit çeşit alıyoruz ama yetiremiyoruz. belki de uzun zamandır bireysel mutsuzluklarımız toplumsal bir tüketim çılgınlığına dönüştü ama biz farkında olmadan hala, belki de hiç kullanmayacağımız, hiç giymeyeceğimiz, hiç yemeyeceğimiz şeyler alıp duruyoruz. aldığımız her ne ise aynısının bilmem neli belki de kaçıncı farklı çeşidini alarak, savurganlıkla kapatmaya çalışıyoruz tatminsizliklerimizi... neden her şey tam tersine dönüyor bazen gerçekten merak ediyorum.
ne diyordum, bakkalımız...
yusuf abi derdik ama yaşını hiç bilmiyorum, belki de benim şu an olduğum yaşlardaydı... onun da kızları vardı pek severdi kızlarını, iyi bir adamdı yusuf abi, hiç asık yüzlü hatırlamam onu, umarım hala gülüyordur...
o derdi bana cimcime diye, sanırım daha o zamanlardan çok konuşan, hiç susmayan, heyecanlı, meraklı ve her şeyi soran bir insandım ben. ondan cimcime demeyi uygun görmüştü bana.
cimcime deyince benim aklıma bunlar geliyor. yo yooo ağlamıyorum gözüme toz kaçtı benim.
tanımını şöyle bitirmek istiyorum sanırım; küçük cimcimeler ve yusuf abiler selam olsun size...
*
ah bu gönül şarkıları... *
devamını gör...
12.
çocukluğumdaki nickname'im bence buydu. özledik o zamanları şimdi bak..
şimdi niye değil? ağlıyorum, memnun musunuz?
şimdi niye değil? ağlıyorum, memnun musunuz?
devamını gör...
13.
küçük kız çocuklarını severken söylenen cümledir.
devamını gör...
14.
bizim mahallede bir bakkal var, karısına hep cimcime diyor.
valla bunu duyunca çok şaşırmıştım ama adama helal olsun yaşıyor bu hayatı. tabii kadın bunu duyunca saba tümer gibi gülüyor. bu bakkaların böyle ani çıkışlarına bayılıyorum.
valla bunu duyunca çok şaşırmıştım ama adama helal olsun yaşıyor bu hayatı. tabii kadın bunu duyunca saba tümer gibi gülüyor. bu bakkaların böyle ani çıkışlarına bayılıyorum.
devamını gör...
15.
kadinlara edilen tatlis hitap.
gunaydin cimcime, aldin mi guzellik uykunu prenses .s.s.s..ss.s. gibisinden.
gunaydin cimcime, aldin mi guzellik uykunu prenses .s.s.s..ss.s. gibisinden.
devamını gör...
16.
kizlara denir. şşşt zillii babinda. evet.
devamını gör...