#ödüllü filmler
orijinal adı: shepherds and butchers
2016 yılında izleyici ile buluşan oliver schmitz yönetmenliğinde bir film. yaşadıklarından dolayı travma geçiren 17 yaşında olan bir gardiyanın, idam edilmemesi için elinden geleni yapmaya çalışan avukat john weber'in mücadelesi anlatılmaktadır.
2016 yılında izleyici ile buluşan oliver schmitz yönetmenliğinde bir film. yaşadıklarından dolayı travma geçiren 17 yaşında olan bir gardiyanın, idam edilmemesi için elinden geleni yapmaya çalışan avukat john weber'in mücadelesi anlatılmaktadır.
*haskell wexler ödülü (2016) - en iyi görüntü yönetmeni [leah forvet]
*maverick ödülü (2016) - en iyi anlatı özelliği [oliver schmitz]
*güney afrika uluslararası film festivali (2017) - en iyi orijinal şarkı
*güney afrika film ve televizyon ödülleri (2017) - en iyi yönetmen [oliver schmitz]
*maverick ödülü (2016) - en iyi anlatı özelliği [oliver schmitz]
*güney afrika uluslararası film festivali (2017) - en iyi orijinal şarkı
*güney afrika film ve televizyon ödülleri (2017) - en iyi yönetmen [oliver schmitz]
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "calakalem" tarafından 14.10.2022 15:39 tarihinde açılmıştır.
1.
sinemanın, örnek bir olay üzerinden nasıl tezli bir sanat eserine, etkili bir şekilde dönüşebildiğini gösteren güney afrikalı oliwer schmitz'in 2016 yapımlı çok iyi filmidir.
gerçek bir hikayeden uyarlanan film, aynı zamanda idam cezasının bugüne kadar verilmiş en iyi eleştirilerinden biridir. filmde; genç bir gardiyan, mesleği gereği onlarca insanın idamına şahit olmuştur. (belirtmekte yarar var, filmdeki idam sahneleri rahatsız edicidir ama bu teşhir yöntemi, zaten filmin asli maksadını tamamlayan bir unsurdur.)
insanların ölümüne bunca şahit olmuş genç gardiyan, ağır bir psikolojik travmaya maruz kalır ve bir cezaevi sevk aracını durdurarak içindeki mahkumların tamamını katleder. film de asıl, bu gardiyanın yargılanma süreciyle başlamış olur. genç gardiyan ise travmanın etkisiyle kendini savunamayacak durumdadır.
oldukça yerinde tarihi göndermeleriyle doğrunun, yanlışın, çoğunluk ya da azınlık fikirlerinin, nasıl da dönemsel değişiklerle yer değiştirebildiği, o kadar güzel diyaloglarla verilir ki izleyici de meseleyi, tüm duygulardan bağımsız, objektif değerlendirme koşullarına sahip olur.
yasa koyucuların suç tanımları, cezai müeyyideler, en eski zamanlardan beri tartışmalıdır. böylesi tartışmalı bir belirleyicinin, en temel hak olan yaşam hakkı gibi değiştirilip dönüştürülemez olan hassas ve kritik bir konuda karar verici olması doğru mudur?
devletler, şahısların şahıslara karşı işlediği suçlarda, dilediği gibi oranlama ya da bağışlama hakkını kullanırken, kendine karşı işlendiğini iddia ettiği suçlar için değişmez ve tartışılmaz kurallara sarılıyor. bu, sanıldığı gibi gerçekten bir devlet korunumu mudur yoksa o sistemin nimetlerini toplayanların semirdikleri bir düzenin, tezgahın korunumu mudur? öyle veya böyle hiçbir devlet, kendi çark düzenini korumakta gösterdiği reflekslerin hiçbirini; kadınları, çocukları, hayvanları ya da doğayı korumak için göstermemiştir.
film; kutsal ve değerli olan insan yaşamına, olması gereken en insani biçimde, insan gibi bakmaya çalışıyor. görmediğimiz şeyler, bizi rahatsız etmez ama bizim rahatsızlık duymamamız, ülkede ve dünya'da rahatsız edici şeylerin olduğu ve sürekli devam ettiği gerçeğini de değiştirmez. çobanlar ve kasaplar filminin de derdi bu.
gerçek bir hikayeden uyarlanan film, aynı zamanda idam cezasının bugüne kadar verilmiş en iyi eleştirilerinden biridir. filmde; genç bir gardiyan, mesleği gereği onlarca insanın idamına şahit olmuştur. (belirtmekte yarar var, filmdeki idam sahneleri rahatsız edicidir ama bu teşhir yöntemi, zaten filmin asli maksadını tamamlayan bir unsurdur.)
insanların ölümüne bunca şahit olmuş genç gardiyan, ağır bir psikolojik travmaya maruz kalır ve bir cezaevi sevk aracını durdurarak içindeki mahkumların tamamını katleder. film de asıl, bu gardiyanın yargılanma süreciyle başlamış olur. genç gardiyan ise travmanın etkisiyle kendini savunamayacak durumdadır.
oldukça yerinde tarihi göndermeleriyle doğrunun, yanlışın, çoğunluk ya da azınlık fikirlerinin, nasıl da dönemsel değişiklerle yer değiştirebildiği, o kadar güzel diyaloglarla verilir ki izleyici de meseleyi, tüm duygulardan bağımsız, objektif değerlendirme koşullarına sahip olur.
yasa koyucuların suç tanımları, cezai müeyyideler, en eski zamanlardan beri tartışmalıdır. böylesi tartışmalı bir belirleyicinin, en temel hak olan yaşam hakkı gibi değiştirilip dönüştürülemez olan hassas ve kritik bir konuda karar verici olması doğru mudur?
devletler, şahısların şahıslara karşı işlediği suçlarda, dilediği gibi oranlama ya da bağışlama hakkını kullanırken, kendine karşı işlendiğini iddia ettiği suçlar için değişmez ve tartışılmaz kurallara sarılıyor. bu, sanıldığı gibi gerçekten bir devlet korunumu mudur yoksa o sistemin nimetlerini toplayanların semirdikleri bir düzenin, tezgahın korunumu mudur? öyle veya böyle hiçbir devlet, kendi çark düzenini korumakta gösterdiği reflekslerin hiçbirini; kadınları, çocukları, hayvanları ya da doğayı korumak için göstermemiştir.
film; kutsal ve değerli olan insan yaşamına, olması gereken en insani biçimde, insan gibi bakmaya çalışıyor. görmediğimiz şeyler, bizi rahatsız etmez ama bizim rahatsızlık duymamamız, ülkede ve dünya'da rahatsız edici şeylerin olduğu ve sürekli devam ettiği gerçeğini de değiştirmez. çobanlar ve kasaplar filminin de derdi bu.
devamını gör...