çocuksuz çiftlere yapılan anlamsız baskılar

çocuksuz da mutlu olunabileceğine bir türlü ikna edilemeyen kişiler tarafından yapılır. ikna etmek için sarf edilen cümleler hep benzer şeylerdir: çocuk evin neşesi, yaşınız geçiyor, çocuğun olsa böyle düşünmezdin, aman ne olacak sanki çocuk bu büyür gider, bak yaşıtlarınız hep çoluk çocuk sahibi...bu liste daha sürer gider.

bu insanları anlamaya çalışacağım. *insanların üreme içgüdünden kaynaklanıyor olabilir. kendi neslini devam ettirememiş insanı küçük görüyor olabilirler. * bu mağara devrinde yaşıyor olsaydık kabul edilebilir bir düşünce olabilirdi belki.
ancak yıl olmuş iki bin yirmi bir. insanlar artık yaptığı işle, kişilikleriyle, başarılarıyla, mal varlıklarıyla var. çocuğa düzgün bakamayacaksa yapmıyor.
ama anlatamıyoruz işte. illa da çocuk. çok çocuk istiyorlarsa kendi çocuk koleksiyonlarına bir tane daha çocuk eklesinler.
hiç çekilmiyor baskıcı tipler.

çocuk istemeyen çiftlere baskı yapıyorlar ayrı ama bir de çocukları olmayan tüp bebek de ise yaramayan evlatlık almak isteyen çocuklara da ayrı baskı yapıyorlar ahhh şu ön yargılarımızı bir türlü yıkamadık...

evli değillerse ilk evlenmeleri yönünde baskı gören çifttir.
evlilerse,
'çocuk yapmayacaksanız dünya evinden çıkın kardeşim! kalabalık yapmayın.' tarzı baskılar görürler. birbirlerini sadece sevmeleri ya da birbirlerini sevdikleri için evlenip evlilik kurumunun ekmeğini yemeleri yetmiyor sözlük.
(bkz: en az üç çocuk)
(bkz: gelde delirme)

herkesin hayatına kimse karışamaz dediğim başlık. bırakın isteyen üresin, istemeyen üremesin..

türk halkının genel sorunu..her şeye burnunu sokmak.

yaklaşık üç yıldır bu baskıya maruz kalan biri olarak o kadar doluyum ki bu konuda. bunu yapanların berbat hayatları olduğunu düşünüyorum. o kadar berbat ki başkalarının da hayatı öyle olsun istiyorlar. ilk başlarda "yapsanıza" diyorlardı aradan vakit geçince "olmuyor mu?" demeye başladılar. hatta birisi bana tüp bebek için doktor önerdi. artık tahammül edemediğim için tersliyorum herkesi.

iki nedeni var
1- vizyonsuzluk.
2- düştüğü çukura başkasını da çekme dürtüsü.

"he he" deyip, hallerine bakıp gülün geçin.

en büyük baskıyı da aileler yapar torun isterük torun isterük şeklinde yeniçeri misali kazan kaldırırlar.

özgürlük sınırlarını iyi bilmemekten kaynaklı sorun.
bireyin hayatında büyük değişiklik yaratacak bir karar için herkesin karar vermeye çalıştığı bir toplumda edep kavramındaki seçici geçirkenlikten kaynaklanmakta. sevdiğimle, ne zaman ve korunarak mı korunmadan mı cinsel birliktelik yaşayacağımı sana mı soracağım dediğinizde yüzleri kızarır ama yaptığı baskıyı toplumsal normlar yüzünden anlayamaz. evet, edep yoksunu bir norma sahibiz.