kadınların yaşadığı toplumsal baskılar

kadın yazarlarımızın yaşadığı ve hissettiği toplumsal baskıların bütününün paylaşıldığı başlıktır.

(bkz: bütünüyle)

merak edilen baskılardır. sanki çok gizliymis gibi.tek kalemde on tane sayarım sap halimle.

güzel giyin baskısı yaparım ben kadına.

anneme de yaparım, masadaki arkadaşıma da yaparım, sevgilime de yaparım.

paspal kadına tahammül edemem, kolay olsun diye sürekli siyah ve bu tonlarda giyinen kadına tahammül edemem.

derim kız çarşafa bürüneydin? zaten bir farkın yok. uyuz uyuz giyinmişsin.

az şık, az açık, azcık mevsimse uygun giyin be kardeşim.

annem bir şey alır hemen bana sorar bu nasıl? derim nene olunca mı giyeceksin bu rükuş şeyi? ay der nesi var? derim bir +15 yaşı var. 65-70 yaş işi bu.

hemen moralini bozarım. gider düzgün bir şey alır.

ben kolay kolay beğenmem kıyafet. nene işi nene renklerini, aşırı siyah kombinleri sevmem.

kadınların yaşadığı sosyal baskı sadece türkiyeye özel değildir aslında. 18.yy ingilteresini ele aldığımız zaman da bile kadınlar için "the angel in the house" gibi yakıştırmalar kullanılırdı. kadınlar yanlarında herhangi bir erkek olmadan dışarı çıkamazlar, şayet çıkarlarsa kötü yakistirmalara maruz kalırlardı. herhangi bir işte çalıştıkları vakit erkek çalışan 10 alıyorsa, kadına 2 veriliyordu. kadınların yapabilecekleri belli başlı işler vardı ki bunlar da sadece onları hayatta tutabilecek kadar ödeme yapılan işlerdi. kısacası kadınlar bir hiçti. ta ki türkçe'ye sufraje olarak geçmiş "suffrage" olayları ve feminizm akimlariyla kadınların baş kaldırisi yaşanana kadar. günümüzde bu durum birleşik krallıkta görünmüyor olsada. eleştirel açıdan bakıldığında bu yazıya ithafen ülkemizin ne kadar düşünsel açıdan geri kaldığını fark edebiliriz.

bu başlıktan çok engellenecek yazar çıkacak. bereketli bir gece olacağa benziyor.

en büyük baskı görünüşle ilgili. hele kadınların yaptığı daha can yakıcı. erkek yapınca aman afkur deyip geçiyorsun. kadın kadına yok bu sana yakışmış mı, o kaşların öyle mi alınır, ay sen kollarını almıyor musun dememeli. sana ne yelloz.

bana baskı yapmayın. çok daralıyorum. teşekkürler.

erkeklerin yaşadığı toplumsal baskılar yanında emin olun hiç kalır. erkeklerin yaşadığı baskıları kısaca sayayım:
herkes senden başarılı bir eğitim hayatı bekler, başarılı bir iş ve kariyer bekler, askere gidip vatanı korumanı gerekirse can vermeni bekler, kadınlar zengin olmanı, uzun boylu olmanı, yakışıklı olmanı bekler. bütün bir toplum bir kadın senin anana bacına bile sövse, en büyük kötülükleri bile yapsa "kadındır" diyerek susmanı karşılık vermemeni bekler. babanın annenin şefkati bile ailedeki kız evladadır. sana hayt huyt çekerler. bütün yasal kayrılmalar, torpiller kadından yanadır. doğan çocukların bile tüm maddi yükü erkektedir. boşanılsa nafakayı ödemek erkektedir. çocukların velayetini bile vermezler. erkek olduğun için potansiyel suçlu gözüyle bakılırsın, bir canın olduğu canının yanabileceği, bir kalbin olduğu kırılabileceği kimse tarafından umursanmaz. vs vs vs...

naçizane tavsiyem toplumu da topunu da s*ktr ediniz sjsjsj

bir erkek olarak gözlemlediğim kadınlar ped alınca yada benzeri birşey. kasada ki insanlar sanki ayıp yada iğrençmiş gibi bakıyor tip tip bazen kasiyer de dahil.

"bak kaç yaşına geldin, artık bir sonraki ilişkinde sonu gelecek birini bul. zamanın yok artık genç değilsin.biyolojik saatin de işliyor"
ben ne zaman nerede evlenmek ve çocuk sahibi olmak istediğimi beyan ettim? sarhoşken mi acaba?
"bu yaşta bunu mu giyeceksin kızım, yaşına göre giyinsene biraz, bu yaşta kot etek nedir, bunları yirmi yaşında kızlar giyiyor, sen de zayıfken giymezdin kilo aldın etek giyiyorsun"
kıyafetimi yaşıma göre seçmek zorunda mıyım? kot eteğin yaşı mı var? kilo aldıysam sadece tek renk ve tek tip mi giymek zorundayım?
herkes karışmayı çok seviyor da işte, karışmasalar da yine üzülsem, sevinsem aşkı böyle her türlüsünden yaşasam, istediğimce giyinsem mutlu hissetsem.
al sana toplumsal baskı.

bir kısmı kadınların cinsel pazar değerinin ve doğurganlığının erkeğe göre çok hızlı düşmesinden kaynaklı.



parti yıllarını kalıcı ilişkilere yatırım için kullanmamış kadınların 30'dan sonra hareket alanı daralıyor. bunu bilenler de o kadınlara "e hadi düzgün ilişki, hadi çocuk" demeyi görev biliyor. o dan yanlış, şu devirde sosyal dengeleri ve akışları kendi anlarsa anlar, baskıyla, dürtmeyle ters teper. yapacak şey yok.