covid yalanına inanmıyorum

inanıp inanmamak tabiki bir tercih saygı duyarim. fakat covid virüsü alip tüm septomlari yaşamaya başlayinca, hele o ağrıları, geri gelmeyen koku ve tat duyularinin eksikliğine maruz kaldıktan sonra inanmayan dostlarim sizinle tekrar konuşmak isterim.

''evrensel aldatmaca zamanlarında gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir. george orwell 1984


kovid evrensel bir yalandır.
zekası ayakkabı numarasına yetişemeyenleri hakarete değil tarafsız bilim adamlarının araştırmalarına davet ediyorum.

andrew nikiforuk'un mahşerin 4.atlısı kitabını okuyunca benim de kafamda bir takım şüpheler oluştu, ben covid'e inanıyorum fakat tedavi şekline inanmıyorum, hastalığın her mutasyonu hükümetlerce yeni bir aşı/ilaç'da teşkil ediyor, ne yani? her mutasyon beraberinde kendi aşısını mı getiriyor? 3.doz olmalı mıyız tartışmaları sürerken bile neredeyse yine bir aşılama furyası filizleniyor.

(bkz: komplo teorilerine inanan paranoyak biriyim.)

bu bir inanç konusu değildir. elmaya inanmıyorum gibi saçma bir anlamı vardır .

inanma. sen inanınca mı kabul görecek.

hiç sorun yok, aşı olmayarak ne kadar ciddi olduğunu test edebilirsin.

“koronaya inansam da medyanın bu hastalığı birileri için temcit pilavı gibi bazı dönemlerde ısıtıp ısıtıp karşımıza koymasına kuduruyorum.” diyerek cevaplandırdığım sorunsaldır. bakın grip küreselleşmenin olmadığı dönemde(1918-1920) on sekiz ayda elli ila yüz milyon arasında kişiyi resmen öldürmüş. hani şu ilk zamanlar “ya gribin kuluçka süresi dört gün :( korona hepimizin anasını belleyecek ühühühühü” dediğimiz grip… korona ne zamandır var? neredeyse iki yıl. (kasım 2021’de iki sene olacak) korona kaç kişiyi öldürmüş? beş milyon bile değil. siz buradan yola çıkarak anlayın nasıl bir histerinin içine düştüğümüzü. bana sakın ama sakın zaatürre olan tanıdıklarınızla gelmeyin. istatistiklerle gelin. herkesi şu an kırabilirim çünkü ; ben cidden bu psikolojiyle yaşamaktansa zaatürre olmayı ya da ölmeyi tercih ederdim. yahu on vaka varken kapandık, hayatımız 180 derece dönüp rezil bir hal aldı. bugün otuz bin vaka var neredeyse, herkes kendi keyfine bakıyor. ulan tek enayi biz miyiz okulun son dönemini koronayla yediniz? galatasaray da o dönem fena gitmiyordu taraftarları almadılar maça takım o günden beri gün yüzü görmedi. kimse kusura bakmasın da bu ülkenin histerik insanına koronadan beri kinliyim.

öncelikle bir hastalık var. orası açık. yani bilimin gösterdiği, yani gözle görülen şeye "inanmıyorum" demek saçma. ama mesela allah yok diyebiliriz. neyse... ama benim merak ettiğim, daha kaç tur aşılanacağız da maskeleri çıkaracağız? bence maske konusu artık bitmeli. isteyen 3-4 tura da gitsin aşıda ama bağışıklık için maskeler çıkmalı. yani yüzde 90ları beklersek bu, türkiye'de neredeyse imkansız.

çinde yerlere düşerek ölüp kan kusanlara noldu ya en son parti yapıyolardı

söyledikten bir hafta sonra covid olduğum cümledir.

inanç için bir şey söylenemez, inanç mantık içermediği için insanlar inanabiliyorlar. mantıklı olarak sorgulayanlar burada inanılamayacak bir çok unsur olduğunu fark edebiliyorlar. 'inanmıyorum' kelimesini de bu bağlamda kullanıyorlar. ama körü körüne inanmak isteyenler bunu göremediklerinden ve zaten inanmak istediklerinden inanacaklardır hep, her zaman her konuda inanç işin içine girdiğinde böyle olmuştur. burada inanılanın ne olduğu önemsizdir aslında, inanç otoriteye duyulan bir inanç sonunda. otoritenin açıklamalarına, istatistiklerine, verdikleri bilgilere duyulan bir inanç.