dağdaki çobanla benim oyum bir mi

aysun kayacı'ya ait demokrasi kavramının yeniden sorgulanmasına yol açmış sözdür. o tarihi anlara şuradan tanıklık edebilirsiniz:
youtube
öncelikle çoban kardeşlerimizi tenzih ederim. burada "çoban" kelimesinden kastedilenden aşağıda bahsedilmiştir.
demokrasiyi yücelteceğim diye, domakrasi hassasiyeti göstereceğim diye hiç kıvıracak değilim. bu demokrasinin kronik bir sorunudur veya kusurudur. düzeltilebilir mi, hayır. ama bu, benim bu kusuru dile getirmemi engelleyemez. buradaki çobandan kasıt okumayan, düşünmeyen, eleştirmeyen, sorgulamayan ve bu nitelikleri ile "cahil" diyebileceğimiz insanların bütünüdür. gündemi takip etmez, dünyadan haberi yok, finansal okuryazarlığı yok ama falan parti için canını vermeye hazır!
din, vatan, millet, sakarya edebiyatı ile kandırılan insanların oyları yüzünden bugün bu noktadayız. siyasi partiler dini kullanıyormuş. kullanılan sensin kardeşim. aptal yerine konan sensin. devlete kölelik, biat yoktur be adam. devleti kuran ve yaşatan biziz. kuralları da beraber belirledik. senin vergi verdiğin, çalıştığın bu sistem sana bakmak zorundadır. refah koşullarda yaşatmak zorundadır. millet devlet için değil, devlet millet içindir. buna uygun davranan hükûmetler desteklenir, uygun davranmayanlara yol verilir. niye seni kandırmasına izin veriyorsun?

zamanında -küçükken- çok ayrıştırıcı bulmuştum ama şimdilerde -büyüdüm- aysun kayacı'nın alnından öpmek isterim. işte her şey eğitim! üzgünüm..

yanıt verdiğinizde otomatikman demokrasi nedir sorusuna da yanıt vereceğiniz bir item.

ne kadar da haklı bir serzeniş. çobana yapılan haksızlığın haddi hesabı yok.
emin olsun ki kendisinden daha bilgin, daha kültürlü, daha insaflı çobanlar var.
üniversite de okuyup yaz mevsiminde boş durmamak adına çobanlık yapan, koyunlarını yatırıp kitaplara gömülen nice tanıdığım var.
t:çoban olarak değil de cahil insan denmesini daha doğru bulduğum başlık.

zamanında aysun kayacı'ya haksızlık edilmesinş sağlamış sözdür.

arkadaşlar kadını niye bu kadar linç etmişler ya. hadi ben küçüktüm linç etmedim tabii ama, bu cümle yüzünden kadına çok yüklenildiğini net hatırlıyorum.

kadın haklı arkadaş, bugün eğitimli nesil, genç nesil tamamen vizyonsuz ve eğitimsiz olan taşralı zihniyeti yüzünden kayboluyor. onlara ulaşamadığımız için bu durumu değiştiremiyoruz da. tam bir paradoks yani.

tabi ki değil. canım dağdaki çoban onda olan insanlığın birazı sende olsa, şunu söylemezdin zaten. (bkz: hangi asalak söylemişti bunu ya?)

asıl bunu düşünenle benim oyum bir mi sorusunu akla getiren soru.

demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. halk övülmeyi sever. onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. oy toplamasını bilen herkesin devleti idare edebileceği zannedilir.

platon

cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. sadece seçim yaptığını zanneder. cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır! böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!

nietzsche

analizi siz kasın. beni uğraştırmayın. hadi iyi forumlar.

siyasi eğitim şarttır ve herkesin bu konuda bilmesi gereken bir sürü konu vardır. (örneğin oy verdiğiniz partinin, parti programını kesinlikle okumalısınız.) ancak her insanın hayata bakış açısı, farklı siyasi eğilimlere yönelmesini sağlar. elbette senin ve dağdaki çobanın oyu birdir. sen hiçbir zaman onu derdini anlayamazsın, o da seninkini. bu yüzden farklı ideolojilerle kurulmuş birçok parti vardır. sağcı ne hep aynı sağda kalabilir, ne de solcu hep aynı solda. bu yüzden sağ, sağın sağı, sağın solu, sol, solun solu, solun sağı, merkez sağ, merkez sol kavramları vardır. bunların hepsini bir parti olarak seçim için yarışa girerken görürüz. senin oyun farklı, dağdaki çobanın farklı, fabrikatörün farklı, işsizin farklı partiye gider.

21. yy'da insana yapılabilecek en büyük hakarettir de. aynı ülkede yaşadığın, senden hiçbir hukuki üstünlüğü olmayan, yasalar önünde eşit tutulduğun kişi senin temel hak ve özgürlüğün olan şeyin sorgulanmasını istiyor. yok daha neler!

ulu filozof aysun kayacıya ait bir soru.

aysun bacım bence bu soruyu "sorgulayamayan, körü körüne tapan cahili cüheyla kesimle benim oyum bir mi?" diye sorsaydi daha iyi olurdu gibi. zira hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? olmaz. yaradan dahi kuran-i kerimde aklını kullanmayan cahil kesimleri lanetlemiş. daha ne olsun. ne yazık ki günümüz cahili cüheyla takımıda yaradanı kendi akılsızlıklarına ortak koşup 'über müslüman' modunda takılıyorlar. yaradan çarpsın sizi inşallah.

ülkedeki eğitim seviyesinin ve zeka seviyesinin ve iq seviyesinin hükümeti seçmek için yeterli olmayışının farklı bir ifade ediliş şekli. bunu söyleyen hanımefendi linçe uğradı bir zamanlar fakat doğru düzgün bir oy sisteminde kendisinin de verebileceği oy sınırlandırılmış olacaktı.

demokrasinin temsili bir şekilde uygulanıyor olması zaten tam olarak gerçekleşemiyor olduğunun açık bir ifadesi. oy sisteminin de herkese eşit oy şeklinde tezahürü sistemi daha da adaletsiz yapıyor. bir insanın belirli bir olgunluğa gelebilmesi için geçmesi gereken çeşitli tezgahlar vardır. bunları eğitim, çalışma ve yaşama olarak ayıralım.

her insana aldığı her diploma için bir oy, yirmisinden sonra yaşadığı 10 yıl başına bir oy ve çalıştığı 5 yıl başına 1 oy hakkı tanıyalım. 42 yaşındaki aysun kayacı ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite diplomasına sahip, 15 yıl kadar da çalışmış birisi olsa 9 oy hakkına sahip olur. 55 yaşında bir çoban ilkokul diploması ve 40 yıldır dağda koyun gütmesi ile 12 oya sahip olur.

bence geliştirilebilir.

yalnız olaya dahil olma gereği hissettim. kadının orada anlatmaya çalıştığı şey yanlış yerlere çekilmiş...

ben vergimi veriyorum, vatandaşlık görevlerimi yerine getiriyorum; dağdaki çobanla (evet yanlış bir tabir ama o an canlı yayında ve psikolojik olarak düşününce vergilerini vermeyen, kaçak olan yapılar genelde dağdaki ev gibi tabir edilir ve dağ diyince otomatik olarak aklına çoban gelmiş olabilir.) orada diyor ki: benim gibi vergilerini veren, vatandaşlık görevini yerine getiren insanlarla; niye bunları yapmayanların oyu eşit diyor. sunucular hemen bağırıp tepki göstereceğine dinleselerdi keşke.

tekrar ve tekrar söylüyorum. anlatmaya çalıştığı şeyi 'dağdaki çoban' olarak demesi yanlıştır fakat düşünce olarak katılıyorum. vergisini ödemeyen, vatandaşlık görevini yerine getirmeyen hatta ve hatta bu ülkeye en küçük zararı olan kimseler oy kullanmasın.

bir açıdan haklı bir tepkidir. demokrasinin en iyi yönetim şekli olduğu fikrine ya da her vatandaşın ülkenin yönetiminde eşit derecede söz hakkı olması gerektiğine katılmıyorum. ancak bu söz hakkı kişinin mesleğine, cinsiyetine ve gelir durumuna göre belirlenmeyecek elbette. oy verebilmek için geçilmesi gereken temel ıq, genel kültür, mantık ve tarih testleri olacak. (kişinin mezun olduğu okuldan ve diplomasından bağımsız olarak kendisini ne kadar yetiştirdiği ölçülecek yani maddi imkansızlıklardan dolayı okulu yarıda bırakmış bir insan da pekala bu hakka ulaşabilir)

(bkz: https://youtu.be/xB2aAgMcUv4)

kimse kusura bakmasın, şu soruyu ay daha yakın çünkü ayı görebiliyoruz diye cevaplayan adamla benim oyum bir olamaz. eğitimden, sağlığa, ekonomiye kadar ülkenin tüm geleceğini belirleyecek kararlarda söz sahibi olmaması lazım bu insanların.

bu soruya cevabı uzun uzun yazarak değil kitlelerin psikolojisi kitabının demokrasi bölümünü okumanızı tavsiye ederek veriyorum.

olamaz tabi. sana 3 tane keçi verseler akşama hepsini kaybedersin.

günün birinde bir mankenin sözlerinden insanların ciddi ciddi felsefe yapacağını herhalde kimse düşünemezdi. aysun kayacı bu sözleri ettiğinde nasıl korkunç eleştirildiğini hatırlıyorum. ne yalan söyleyeyim ben de kızmıştım fakat gel gör ki zaman aysun kayacı'yı haklı çıkardı. işin komik yanı celal şengör bunu yıllardır söylüyor. işin daha da komiği antik yunan filozoflarının bu işi binlerce yıl öncesinden çözmüş olması. bunların alayı cumhuriyet karşıtıdır ve aristokrasiyi savunur çünkü demokrasinin zamanla çoğunluk diktasına, popülizme, ohlokrasiye döneceğini bilirler. aynı yoldan gidip amerika'yı yeniden keşfetmeye çalışıyoruz.

son birkaç yıldır ülke genelindeki sınavlarda dereceye girenler hep çoban gençler. cumhuriyetimin aydınlık yüzleri.

cahillik geçicidir , eşeklik bakidir.

çok derinlere girmeden indirgemek gerekirse, bizim memleketin alaylısı bir hayli fazla. görmüş geçirmişi, hayat birikimi edinmiş insan sayısı hem şehirde hem de kırsalda baş gösteriyor.

o yüzden vay efendim x ülkesinde liseden mezun olmayanlara oy kullandırmıyorlarmış, kişisel gelişimini tamamlayamayana memlekette söz hakkı vermiyorlarmış falan, bu mantığı bu coğrafyaya montelemeye kalkmak düpedüz fiyaskodur.

dağdaki çoban anlatsın, sen yaz, ansiklopedi döşersin kütüphaneye. sen ne anlıyorsun peki tarımdan? a ve b partisinin tarım politikasına göre mi oy veriyorsun?

eyyorlamam bu kadar.

bakın efenim, size konuyu bir de ben açıklayayım. burda da oluyor, bazen bir yazar kullanacağı kelime yerine sehven aceleyle başka bir kelime yazıyor ve burda bir linçtir başlıyor. o yüzden maalesef çoğu zaman diken üstünde yazıyorum ki bir kelimem veya cümlem yanlış anlamalara mahal vermesin.

gelelim aysun hanıma. kimse o programı tam olarak izlemeden direk bu sözünden yargılamıştır kendisini. hani bir resim vardı ya, medya bir resmi nasıl görmenizi istiyorsa öyle gösterir diye. bu da aynı durum. aşağıda videoyu da paylaşacağım. kendisi diyor ki:’ben vergimi veriyorum, diğeri vermiyor; onunla benim oyum bir mi?’. ama örnek olarak çoban diyor ve medya sadece cımbızla bu kısmı alıp tüm halkı kadıncağızın üzerine salıyorlar.

bilmeden, gerçeği öğrenmeden linç edersek, kimse özgürce kendini ifade edemez. buyrun video aşağıda, izleyin öyle karar verin.