orijinal adı: doidao
yazar: jose mauro de vasconcelos
yayım yılı: 1963
şeker portakalı'ndan tanıdığımız zeze'nin ilk gençlik yıllarını anlatan devam kitabı. zeze bu kez de hayattaki yerini bulmaya çalışıyor.
yazar: jose mauro de vasconcelos
yayım yılı: 1963
şeker portakalı'ndan tanıdığımız zeze'nin ilk gençlik yıllarını anlatan devam kitabı. zeze bu kez de hayattaki yerini bulmaya çalışıyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "rene" tarafından 21.07.2024 00:40 tarihinde açılmıştır.
1.
jose mauro de vasconcelos'un çok ünlü şeker portakal'ının 3. kitabıdır. zeze artık büyümüş, bizim tabirimizle delikanlı olmuştur bu kitapta. hayat karşısındaki meseleleri de değişmiştir haliyle. aşk, hayat kurma, iş bulma, özgürlüğü kanıtlama çabaları ön plandadır.
hepsini lisede okumuş olmama rağmen şeker portakal'ı bir tık daha ön planda olmuş ve etkisi de öyle devam etmiştir.
ahh zeze... sekiz yüz elli iki bin kilometre'yi hayatıma sokan karakter. sayende insanlar nasıl öldürülür öğrenmiştim. ve kalbimi kıranlara hep senin hükmünü verdim.
hepsini lisede okumuş olmama rağmen şeker portakal'ı bir tık daha ön planda olmuş ve etkisi de öyle devam etmiştir.
ahh zeze... sekiz yüz elli iki bin kilometre'yi hayatıma sokan karakter. sayende insanlar nasıl öldürülür öğrenmiştim. ve kalbimi kıranlara hep senin hükmünü verdim.
devamını gör...
2.
şeker portakalı ile hayatımıza giren zeze’nin maceraları bu kitapla birlikte bitmiş oldu sanıyorum ki. ikinci kitap için (bkz: güneşi uyandıralım)
keşke bu kitabı da o yaşlarımda okusaydım aynı şeker portakalını çocukken okuduğum gibi. o zaman ne de çok severdim, duygulanırdım. şimdi ise zeze ile birlikte bunalıma girmekten ve sinirlenmekten başka bir şey hissedemedim. her şeye rağmen çocukluğu gibi değildi çünkü.
kötü diyebileceklerimizin iyiye dönmesi beni hep sinirlendiriyor. hala affedebilecek kadar olgun değilim sanırım. zeze’nin babası hastalanıyor bu kitapta ve öleceğini düşünüyor. ve sırf bu yüzden zeze’ye iyi davranmaya başlaması beni sinirlendirmekten başka bir şey yapmıyor. çocuğuna saygı duymak zorunda olduğunu öleceğin zaman mı fark ettin gerçekten?
zeze’nin ilk gençlik bunalımlarını da derinden hissettim. yazar bir bakıma kendini anlattığı için çok güzel anlatmış bu duyguları. eminim herkes ama herkes yaşamıştır zaten o “hayatımla ne yapacağımı bilmiyorum” bunalımını. sevdiğiniz şeylerden çeşitli sebeplerden vazgeçmek zorunda kalışımız, koskocaman dünyada ve hayatta kaybolmuşluk... çok güzel anlatılmıştı hepsi.
keşke bu kitabı da o yaşlarımda okusaydım aynı şeker portakalını çocukken okuduğum gibi. o zaman ne de çok severdim, duygulanırdım. şimdi ise zeze ile birlikte bunalıma girmekten ve sinirlenmekten başka bir şey hissedemedim. her şeye rağmen çocukluğu gibi değildi çünkü.
kötü diyebileceklerimizin iyiye dönmesi beni hep sinirlendiriyor. hala affedebilecek kadar olgun değilim sanırım. zeze’nin babası hastalanıyor bu kitapta ve öleceğini düşünüyor. ve sırf bu yüzden zeze’ye iyi davranmaya başlaması beni sinirlendirmekten başka bir şey yapmıyor. çocuğuna saygı duymak zorunda olduğunu öleceğin zaman mı fark ettin gerçekten?
zeze’nin ilk gençlik bunalımlarını da derinden hissettim. yazar bir bakıma kendini anlattığı için çok güzel anlatmış bu duyguları. eminim herkes ama herkes yaşamıştır zaten o “hayatımla ne yapacağımı bilmiyorum” bunalımını. sevdiğiniz şeylerden çeşitli sebeplerden vazgeçmek zorunda kalışımız, koskocaman dünyada ve hayatta kaybolmuşluk... çok güzel anlatılmıştı hepsi.
devamını gör...