demir ökçe

kitap, emekçi sınıf ile oligarkların oluşturduğu kapitalistlerin arasındaki mücadelesini anlatmaktadır.
jack london’ın yapıtı, ernest’in elyazması, eşi avis everhard’ın dilinden anlatılarak kaleme alınmış müthiş bir eser. kitabın kahramanı ernest’e göre demir ökçe, ezen sınıfına verilen bir kavramdır. london, kitapta sosyalizmi hayali bir ideoloji olmaktan çıkartmaya çalışmaktadır ve sosyalizme karşı meyilini de, ernest everhard’ın yapıttaki diyaloglarıyla vurgulamaktadır.
bu kitabı ya çok beğeneceksiniz, ya da hiç beğenmeyeceksiniz, ortası yok bunun. içinde birazcık sosyalizm ruhu olan herkesin okuması gerekiyor bence. okuyun, okutun efem.

distopik roman 2600'lü yıllarda geçiyor ernest everhard ve devrimci arkadaşlarının despotizm ve oligarşiye karşı olan mücadelesini karısı avis everhard'dan dinliyoruz.



bu arada bu eser george orwell'ın dünya edebiyatına kazandırdığı 1984'e ilham kaynağı olmuştur.

romanın başında karakterin din adamlarına çok güzel giydirdiği roman. romanın çıkış tarihinde okuyanlar, acaba gelecekte böylemi olacak acaba demişler midir? merak ediyorum. belki de abd, komünizme bu nedenle bu kadar çok önlem aldı.

jack london'ın içinde bulunduğu işçi sınıfının oligarşiye karşı mücadelesini oldukça gerçekçi ve vurucu bir biçimde aktardığı şahane roman. kahramanımız ernst everhard kendini oldukça geliştirmiş, mücadelesi uğruna hayatı pahasına elinden geleni yapmış bir proleterya neferi. kitap boyunca karısı avisin ağzından olanları dinliyoruz. geleceğe ışık tutması ve dünya düzeninin gittiği yeri ve alacağı hali yansıtması açısından türünün en iyi örneklerindendir.

kitaba ismini veren demir ökçe ne demektir?
122.sayfada yazılana göre bu, oligarşi ve despotizm anlamına geliyor. bu yan anlamı. mecazi olan anlamı ise insanları ezen despotizmin ökçeyi, demirin de makineleşmeyi temsil ettiğini düşünebiliriz.

sermayenin karşısında emeğin değeri nedir?
modern toplumumuzda büyük bir sermayesi olan çok iyi kazanır. emek ise emekçiyi iyi kötü yaşatabilir. ancak 20. yüzyılın başında sermaye ile emek ilişkisi emile zola'nın germinal'ini andırıyor. emek satmaktan ve hayatta kalmaktan bambaşka bir durumda çalışıyor insanlar.

fabrika kurmuş birkaç patron düşünün. burada çalışanlara dikilmesi gereken giysilerin toplamına altı lira veriyor. bazı günler hiç dikim işi alamıyorlar. çok kötü bir ev için üç lira kira veriyorlar. kalan paralarıyla da dikilecek çok kıyafet almışlarsa bazı günler iki öğün alt kalite yemek yiyebiliyorlar. bu insanların on yaşından itibaren fabrikalarda çalışmaya başladığını unutmayalım.

bunun sebebi nedir peki? tekelleşme diyebiliriz. her türlü sektör bir grup hissedarın elinde. onlar da işbirliğiyle emekçiyi de sosyalistleri de ezebiliyorlar. küçük işletmeler rekabet için daha uzuca satmak gibi bir lükse sahip olmuyor. güçlü olanlar küçük işletmeleri ışık hızıyla batırıyor.

çok değil demir ökçe'nin yazıldığı tarihten 20 yıl sonra abd'de kriz bahane edilerek işçi sınıfına, küçük tarım ve hayvancılık işletmelerine , bilhassa kırsalda küçük esnafa federal hükümet ilan edilmemiş bir savaş başlattı .
içki yasağı ile mafya -sermaye birleşip sermaye birikimini hayata geçirdiler (bugün uyuşturucu ticareti abd ekonomisinin en önemli unsurlarındandır anlayın içki yasağı olayını)
fbı- pinkerton , büyük şehir kır (country) polisi, yerel şerif teşkilatları baş aktörleri metropol polis teşkilatları yardımcı aktör rolünü üstlendiler .
sayıları on binlerce olan abd vatandaşı katledildi, insanların mallarına mülklerine paralarına her türlü ticaret metasına yazılmamış yasalarla el konuldu.
tabi bir anda palazlanan abd mafyasının rolünü de unutmamak gerekir .
ve abd özgürlükler ,fırsatlar ülkesi masalı altında federal hükümetin her türlü pisliği hasır altı ediliyordu.
bazı film ve diziler konuyu işledi ,ben preacher dizisini salık veririm, olayların bir bölümünü anlatıyor.
1924'de fbı'ın başına geçen j. edgar hoover(1895-1972) fbı başkanı olarak bu dönemde o kadar güçlendi ki federal birleşik devletlerin içinde fbı krallığını kurdu ,48 sene sürdü bu krallık abd başkanları bile krallığa madundu ,bana 20. yüzyılda en güçlü devletleri say deseler ben ilk 7 devlet arasına j. edgar hoove'ın başkan kral olduğu fbı krallığını yazarım ,espri yapmıyorum gerçekleri yazıyorum.

jack london abd kısa süren yaşamında emekçilere , köylülere ezilen halklara ,proletaryaya büyük eserler verdi eserlerinin çoğu mesaj niteliğinde idi.
demir ökçe ise en önemli kitabıdır .

12-eylül -1980 darbesinmi yapan abd uşağı tsk generalleri demir ökçe'ye de savaş açmışlardı ,okuduğu tespit edilen evinde yada çantasında demir ökçe bulunanlar işkencehanelerde misafir ediliyordu ,en korktukları kitaplardan biriydi demir ökçe faşist generallerin..
demir ökçe devrimci sosyalistin başucu kitabıdır kitabı olmalıdır .
büyük insan amerikan ve dünya devrimci edebiyatının büyük yazarı usta london'u saygı ile anıyorum.
yazdıkları hep ışığımız oldu.