din ve inancı kötüye kullanma

anılınca akan sular duran "inanç özgürlüğü" kavramı kanaatimce türkiye'de tamamen bir kötüye kullanma durumu içermektedir. dini hak ve özgürlükler memleketteki yobaz develerin iddia ettiği gibi sınırsız değildir.

inançlar da, seküler diğer davranışlar gibi toplum yararı, hukukun üstünlüğü ve adalet ilkesi, bireylerin can ve mal güvenliği gibi yasal gerekçelerle bal gibi kısıtlanabilir.

ne demek, benim inancıma karışamazsınız? senin dogmatik bir dinsel kanaat içeren inancının, başka bir insanın akıl ve vicdanıyla ulaştığı seküler kanaatten ne üstünlüğü var? laik bir sistemde "bu benim inancım" deyip düşünsel bağlamda sorgulatmadığın postülana, ayrıca ne gibi bir hukuksal dokunulmazlık istiyorsun?

dünyanın tüm uygar devletlerinde; ülke güvenliği, kamu düzeni, toplumun huzuru gibi nedenlerle bu haklar sınırlandırılır.
çünkü inançların kural ve dogmaları her zaman, makul, mantıklı, uygar zihinlerin kabul edeceği türden değildir.

unutmayalım ki, dünyayı kana bulayan bombalı eylemleri yapan ışid, taliban, boko haram gibi terörist örgütler ve ülkemizde askeri darbeye kalkışan fetö üyeleri de, bu kanlı eylemlerini inançları gereği yapmışlardı. bu aşamada çoğu dindarın dilindeki "ama gerçek islam, gerçek din bu değiiil" itirazları da tutarlı değildir. kime ve neye göre gerçek islam? islam tarihinde yüzyıllarca süren kanlı mezhep savaşları bir yana yukarıda sayılan örgütlerin tamamının kaynak olarak kuran, hadis, kıyas ve icma ölçütlerine göre ehli sünnet islamı'na tabi oldukları göz önüne alınırsa, bu işin içinden kolay çıkılamayacağı görülecektir.

peki, inanç ve onun ritüelleri, emirleri, uygulamaları; akıl ve vicdana dayanan seküler hukukla çatışırsa inancın kutsal alanı sınırsız bir özgürlükle her şeyi yapma hakkına sahip mi olmalıdır?
örneğin; bazı polinezya, mikronezya kabilelerinin animist dinlerinde yeni evlenen gelinin ilk gece kabilenin gençlerine sunulması geleneği vardır. bu çoğu zaman toplu tecavüze dönüşür.
hindistan'da ise, eşinden önce ölen kocanın yaşayan karısının hindu dini kuralları gereğince, kocayla birlikte yakılması gerekir.

afrika’da bazı müslüman zenci kabilelerinde muhammed'in sünnet-i seniyesi olarak, kız çocukların genital organlarının iç dudaklar ve klitorisinin kesilmesi biçiminde kadın sünneti yaygındır. hatta bu yüzden her yıl binlerce kız sakat kalmakta,ölmektedir.

demek ki, "bıy bıybıy. rabbim bana öyle emretmiş. bunlar benim dinimin gereği, peçeyle polis memuru olma özgürlüğüm kısıtlanamaz" diye gıdaklayarak üç yaşındaki kız bebeğini kara çarşafa sokamazsınız. 9 yaşındaki çocuğuna dini nikah kisvesiyle tecavüz ettiremezsiniz. ya da "laik eğitim sistemi küfür ve tağuttur. o nedenle kızlarımı okula göndermiyorum" deyip çocuklarınızın hürriyetini kısıtlayamazsınız.

kısaca, din ve inanç kuralları; absürt, ahmakça, zalimce, akıldışı uygulamalar içeriyorsa inancın gereği veya dini yaşama özgürlüğü adı altında insan haysiyetine dokunacak biçimde kötüye kullanılamaz.

edit: #2412459 kafası pek basmayan ve felsefe okumayan bir arkadaş "eylemle sonuç arasında uygun nedensellik bağını" kavrayamadığı; kuvveden fiille her düşünce için bir tazyik ögesi gerektiğini bilmediği için "sizi uf yaptılar da ondan mı böylesiniz, hiç lâdini bir hayat kurmadınız mı ki kuyruk acısıyla" şikayet ediyorsunuz? " bağlamında martaval okumuş. cık cık cık zavallı mürted ve zındıklar , hem haddini bilmiyorlar, hem de fitne yayıyorlar.
dini sorgulayarak yeni bir yaşam kuranların müzikten sanata, felsefeden etik değerlere , hayvan sevgisinden insanın hiçliğine kadar gayet tutarlı bir hayat kurduklarını, bununla ilgili üretimin hazzın keyifle yaşadıklarını göremeyecek kadar gözünü örtüyle kapatmış anlaşılan.
burada diyalektik proaktif yöntemle açılan başlıkların, kuyruk acısıyla değil de, bir ihtimal bazı cahil develere belki soru sorma, sorgulama yolunu açmak için olabilir mi?

en basitinden, ihtiyacı olmadığı halde, dini referanslar* ile dilenmek.

uganda cumhuriyeti liderinin 20 küsür yıldır yaptığı.

(bkz: bele vaziyyetin içine soxum)

birkaç kişinin şahsi çıkarları uğruna çıkartılan savaşların bir numaralı katalizörüdür.

çünkü ölümün bir son olmadığını söylediği ve bu şekilde ölmesinin sonucunda ödüllendirileceği vaadinde bulunduğu için insanları dini söylemler ile savaşmaya, birbirlerini öldürmeye ve hatta ölmeye ikna edebilirsiniz.

geçmişinde travma olanların sandığı şey.

vay arkadaş herkes dini kullananlardan dertli. anlamadığım dertli olduğunuz mevzudan ağlamak yerine, sevindiğiniz sizi mutlu eden konuları görseniz nasıl olur?

ananız, babanız, eski karınız, eski kocanız komşunuz,
alayı sizi dinden soğutmuş alayı dini kullanmış, ö gelmiş dinden
onu anladık.

sonra ne oldu? dini kullanmayla alakası olmayan bir hayat kuramadınız mı? yaşadığı her şeyden ailesini suçlayan 30 uaşındaki bireyimsi gibisiniz.

artık kendiniz olun, bırakın karanlığa küfür etmeyi. yakın kendi ışığınızı, ışığınız yoksa oturun karanlıkta, karanlığa küfür etmeyin.
ya da çıkın karanlığınızdan.

30 yaşın altında olanlara lafım yok. ağlayın siz.

dinler ise tarih boyunca gerek avrupa engizisyonu dönemi, gerek vahhabi/emevi dönemi hep kötüye kullanıldı çünkü fanatizm kullanışlı aptal olmayı da getirir yanında. mesela papalık kurumunun bir mektubu var avrupada halk açlıktan ölürken haçlı seferi için biz üst tabakayız şaşaamızdan ödün veremeyiz demeye getirmiş resmen üstüne de şovalyelerin toplanıp haçlı seferine çıkmasını istemiş. daha neler neler.

tarih boyunca aptal halklar ya çok bağıran bir ahmağın peşinden gitmiş (hitler, rte) yada bu din tüccarlarının kucağına oturmuş dolayısı ile de din ve inancın kötüye kullanılmasına sebep olan şeyde bu aptallar aslında.

en basiti depremi engellemek için melek dövdüğünü, hizmetçisini sırat köprüsünden döndürdüğünü iddia eden manyaklar var bu ülkede bunları da takip eden gerizekalılar.


ironik apla bence sen bu konuda salak saçma yorumlar 6 yaşında çocuk istismarını başka bir istismar ile kıyaslamışsın o yüzden sözlükte tepki görmüş ve gelmiş burada utanmadan travma mravma sayıklıyor.

başlığı açan aptala anlatır gibi anlatmış zaten derdini gayette güzel sonuç? pozitif şeyler girin tadında saçma sapan şeyler.

teyze yemiyoruz bunları biz sen de bu değilsin hepimiz biliyoruz. bu ülkenin karanlığı sen ve bağlı bulunduğun tarikatlardır sizin karanlığınızda çocuklar boğuluyor bu ülke de.

(b:bizim çocuklarımız zaten oraya gitmez biz sizin çocuklarınıza bir şey olmasın diye uğraşıyoruz.)

ahlaksız ve dolandırıcı kişilerin yediği haltların üstünü örtmek ve ilgili suçtan yırtmak için sıklıkla başvurduğu bir yöntemdir. "şirk dışındaki bütün günahların tövbe ederek tanrı tarafından affedileceği" inancı, insana her türlü pisliği yaptırır. din; kötü niyetli kişilerin elinde tehlikeli bir silahtır, manevi bir uyuşturucudur. tarihte ve günümüzde dolandırma yöntemlerinin en eskisi ve etkilisi dindir. ortadoğu sami zihniyeti, bu dünya'nın başına gelmiş en kötü şeydir.

(bkz: siyasal islam)
maalesef ki toplum olarak eğitim ve öğretimden hayli uzağız. (uzağız derken aslında modern kesimden bahsetmiyorum, sadece kibarlık yapıyorum.)
bir olay veya olgunun gerçeğini öğrenmek, sorgulamak ve kendi gerçekliğini bulmak yerine kolay olanı seçip ilkel şekilde hareket etme sorunudur. kaynaklarla araştırma, tarih öğrenme, görüş ve karşıt görüş okumaktan uzak, gözünü kulağını kapatan halkımız yüzünden yaygınlaşan islami yıkımdır.

yaşadığımız dönemin en büyük sorunu,bunu bilen ve cok iyi uygulayan kisiler tarafindan yönetiliyoruz, din ve inanç insanların sadece agizinda üzücü bir şekilde,kalpten inan kimse yok,

din insanları etkileyerek davranışlarını şekillendiren bir kavramdır. inanç ise psişik( ruhsal)bir olgudur.
dolayısıyla inanç bu nedenle her canlı için ortaktır ancak din seçime bağlıdır.

günümüzde menfaatleri doğrultusunda hareket eden,dini kendi çıkarlarına alet edenler yani "dinci" geçinen kimseler, toplumun cahil bireylerini etkisi altına alıp, kitleler halinde bir oluşum içindeler.

devlet eliyle bu oluşumlara dur denilmedikçe de mümkün değil önüne geçilmesi maalesef...

ortadoğu din geleneğinden gelen dinlerin esas amaçları zaten budur.

prof. ahmet arslan - din nedir?


celal şengör - din nedir?

(bkz: nolmuşkine)

"ey insanlar! şüphesiz allah'ın sözü gerçektir. bu dünya hayatı sizi aldatmasın. şeytan da sizi allah ile aldatmasın!"

fatır 5.

dinimin şartı 5, direği de namaz diyen ne kadar güven verir, sonuç ortada?

ihtiyaçtan fazla malı allah'ın ( haşr 7, enfal 60) hakkı olarak görmek istemeyen dindarlar, kendi dinlerini uydurdular ve buna gerçek hayatla alakasız şartlar koydular. sonuç da 1000 yıllık islam coğrafyasının hali oldu. celal şengör'ün deyimiyle islam'ın ilk 300 - 400 senesini al, gerisini sil at.

seve seve bu kitabı okuyup gerçek hayatta allah bizden ne bekliyor, öğreneceğiz sayın dindarlar? yoksa işte böyle tefeci, tekelci ve köleci rejimlerin oyuncağı ve kölesi olursunuz. aklımızıı kullanmazsak üzerimize pislik yağar.

(bkz: yunus 100)

bireysel inanç ve toplumsal dinsizlik ile önlenebilecek kullanım. her ne kadar tarih aptallar ülkesinde tekerrür etse de; bilim alanı olarak tarihe bakıldığında 'laiklik' ilkesi din canavarının zehrine karşı bir panzehirdir.

coğrafi olarak bakıldığında; mabetlerin hüküm sürdüğü tüm ülkelerin insanlarının burnu insan gübresinden kurtulmamıştır.

din kötüye kullanılıyor ise kullandırtma. doğan boşluğu dinden bağımsız olan ahlak ilkesi ile doldur ve eğitim sistemini ona göre şekillendir.

toplumsal ahlak ileri götürür, din ise geri götürür.

"seni cennet vaadiyle kandırıp fakirliğe mahkum edenlerin hayatlarına bir bak, bu dünyada cenneti yaşadıklarını göreceksin!” — charles darwin

ülkenin bir kısmının dine dayalı bir yönetim şeklini savunduğu bir ortamda gerçekleşmesi çok normal bir kullanımdır.