1.
bu öykü ilkokul birinci sınıftan itibaren "türküm doğruyum" diye ant içen, kanım kırmızı beyaz akar diyen burdur'un ağlasun ilçesinin sagalassus harabeleri yakınlarında yaşayan köylülerin bölgeye 1200'lü yıllarda gelen selçukluların değil, kalu beladan beri orada yaşayan insanların soyundan gelişinin öyküsü.
bir belçika ekibi sagalassos antik kentinde kazı yapmakta, kazıda da yöredeki köylüleri kullanmaktadır. kazı sırasında bir dizi mezar bulunur. belçikalı heyet başkanı mezarlardaki iskeletlerden dna örneği alınmasını ister. ayrıca orada çalışan yerli yabancı herkesten dna örneği alınır ve analiz için belçika'ya yollanır. amaç, çalışanların dna'sı kalıntılara bulaştı mı, bulaştıysa ne miktarda bulaştı onu anlamaktır.
bu arada bizim köylüler de iskeletlere bakıp "ula hüsso bu senin deden değil mi, neneni bulmuşlar memo ehi ehi" diye gülmektedirler.
belçika'dan dna analiz sonuçları gelir. ve bingo o iskeletlerle bu köylüler akraba çıkmasın mı?
meğer adamlar "kanımız kırmızı beyaz" derken en az iki bin beş yüz yıldır orada yaşayanların soyundanmış.
demek ki neymiş? kafatası kompası değil dna sonuç verirmiş.
acikgazete.com/prof-weelken....
bir belçika ekibi sagalassos antik kentinde kazı yapmakta, kazıda da yöredeki köylüleri kullanmaktadır. kazı sırasında bir dizi mezar bulunur. belçikalı heyet başkanı mezarlardaki iskeletlerden dna örneği alınmasını ister. ayrıca orada çalışan yerli yabancı herkesten dna örneği alınır ve analiz için belçika'ya yollanır. amaç, çalışanların dna'sı kalıntılara bulaştı mı, bulaştıysa ne miktarda bulaştı onu anlamaktır.
bu arada bizim köylüler de iskeletlere bakıp "ula hüsso bu senin deden değil mi, neneni bulmuşlar memo ehi ehi" diye gülmektedirler.
belçika'dan dna analiz sonuçları gelir. ve bingo o iskeletlerle bu köylüler akraba çıkmasın mı?
meğer adamlar "kanımız kırmızı beyaz" derken en az iki bin beş yüz yıldır orada yaşayanların soyundanmış.
demek ki neymiş? kafatası kompası değil dna sonuç verirmiş.
acikgazete.com/prof-weelken....
devamını gör...
2.
geçen bende yazdım bu olayı fakat ben genelleme yapıp eksik yazmışım, başlığı açan yazar arkadaş olayı tam aktarmış. ,sağ olsun.
olay fazla tantanası olmadı, işin acayibi bu kekolar kesin biz kayı boyundanız, osmanlı-selçuklu torunuyuz diyenlerdir
. geçen dekonte mahlaslı bir yazar sallamıştı efem şuradanım buradanım ,palavracı dedim sesi kesildi.
insan soyundan atasından utanır mı benim bir tarafım laz -ko mohti onurla söylüyorum kimliğimi.
allah sizi davul etsin.
bu arada geçen yazdım soyum ingşiliz kraliyet ailesine dayanıyor benimde ,bir taraftan windows hanedanı , kraliyet sıralamasında 1286. sıradayım.
olay fazla tantanası olmadı, işin acayibi bu kekolar kesin biz kayı boyundanız, osmanlı-selçuklu torunuyuz diyenlerdir
. geçen dekonte mahlaslı bir yazar sallamıştı efem şuradanım buradanım ,palavracı dedim sesi kesildi.
insan soyundan atasından utanır mı benim bir tarafım laz -ko mohti onurla söylüyorum kimliğimi.
allah sizi davul etsin.
bu arada geçen yazdım soyum ingşiliz kraliyet ailesine dayanıyor benimde ,bir taraftan windows hanedanı , kraliyet sıralamasında 1286. sıradayım.
devamını gör...
3.
kürt köylüsü olsa hemen bilimsel çalışma yapardı.
devamını gör...
4.
bunlarda öyle bir şımarmış ki kendileri gibi devlete baş kaldırıp bölücülük yapmayanları kınıyorlar.
napacaklardı? biz luwilerden geliyoz ana dilde eğitim istiyoz toprak istiyoz diyip dağa mı çıkacaklardı? kürt sağı her zaman olduğu gibi gene şaşırtmıyor.
napacaklardı? biz luwilerden geliyoz ana dilde eğitim istiyoz toprak istiyoz diyip dağa mı çıkacaklardı? kürt sağı her zaman olduğu gibi gene şaşırtmıyor.
devamını gör...
5.
şimdi söze nereden başlasam bilemiyorum. şöyle başlayalım.
burdur; hatti, luvi, hitit, galat (kelt) vs bir çok antik halkın yerleştiği bir bölge. bunu bir cebe koyalım. anadolu mozaiği bu işte arkadaşlar. napacan.
neyse; gelelim başlığı açan arkadaşın ironi yaparak dokundurmak istediği şeye.
"bu öykü ilkokul birinci sınıftan itibaren "türküm doğruyum" diye ant içen, kanım kırmızı beyaz akar diyen burdur'un ağlasun ilçesinin sagalassus harabeleri yakınlarında yaşayan köylülerin bölgeye 1200'lü yıllarda gelen selçukluların değil, kalu beladan beri orada yaşayan insanların soyundan gelişinin öyküsü."
bölge halkının dna'sının antik çağlardan kalma halklarla benzer, akraba olmasında ne gibi bir sakınca var pardon?
ilkokulda bize öğretilen bir bilgiyle devam edelim. anadolu; avrupa ve asya arasında bir köprü gibidir. bunu öğrettiler di mi bize okul yıllarında?
e peki o zaman antik çağlarda da, orta çağ'da da, ve hatta günümüzde bile bu kadar göç alan. dışarıyla etkileşimde bulunan bir coğrafyada bu benzerliğin/akrabalığın olması gayet normal değil mi? anadolu'da yer alan en eski uygarlıklardan biri olarak bilinen hititler'in bile kafkasya'dan göçtüğü hatti/luvi kavimlerinin diline/kültürüne/dinine çöktüğü, çökmekle kalmayıp o çöktüğü şeyleri geliştirdiği bilinen bir gerçek. ki bunun üstüne daha frigi gelmiş, yunanı gelmiş, trakı gelmiş, bitinyalısı gelmiş, asuru, babili, mısırı, romalısı, latini gelmiş. en son gelen türkler olunca mı batıyo olum size?
napak yani geçmişinde bu kadar grift bir mozaik bulunan coğrafyaya en son gelenlerden olduk diye utanalım mı? aa yerel halkla kaynaşmışız, akrabayız diye türklüğümüzden utanalım mı, vaz mı geçelim?? benim dna'mı alıp baksanız yüksek ihtimalle bende de yunan, ermeni, arap, iyon, hitti, luvi vsvs bir sürü farklı milletle akrabalık çıkar elbet. ancak ben şu an bu topraklar üzerinde yaşayan ve kendini türk olarak tanımlayan biri olarak; bu kendimi ait hissettiğim üst kimliği dna vs gibi şeylere bağlamıyorum.
bu coğrafyada yaşayan ortak bir geçmiş, mücadele, dil, gelenek/görenek, kültür biriktirdiğim herkes benim için kardeş. geninde kürt varmış, x varmış y varmış önemli değil. arkadaşım türk milliyetçilerine yükleniyosunuz. yok kanında dna başka bişiymiş. yok sonradan gelmişsiiniz falan diye de. hiç mi aklınız çalışmıyo yoksa bilerek mi bazı şeyleri sümen altı ediyosunuz? tarih, coğrafya akışkan/değişken şeylerdir. bugün türkler var bu coğrafyada. eskiden hattiler, luviler, medler, latinler, xler yler zler vsvs. bu mantkla bakarsak afrikalılar dünyanın en ulu, en kıyak, en büyük halkı. sonuçta bütün insanlar afrikadan çıkarak yayıldı tüm dünyaya. kürtlerden, ermenilerden, türklerden, latinlerden, yunanlardan önce afrikalılar vardı. hepimiz afrikalıyık. her biji afrika. kanımı kessen etiyopya, güney afrika, rift vadisi akar. hepimiz avcı toplayıcıyız. götümüze bi yaprak elimize mızrak hüloğğğ tüm coğrafyalar bizim.
mal mısınız olum siz? ben işinde gücünde, kendi geçim derdi/haya gailesi ile uğraşan hiç bir türkiye cumhuriyeti vatandaşının ırkmış, dna'mış, burada bizden önce o varmmış bu varmış vs diye ilgilendiğini, bunu kompleks haline getirdiğini düşünmüyorum. heee evet bunu bu şekilde kafaya takan hastalar bizde de var. yalan yanlış kitaplar yazmışlar. gayri hukuki işlere girişmişler vs evet bunu kabul ediyorum ancak sene oldu 2024.
evet bu coğrafyada yaşayan insanları vatandaşlık ve yüce atamızın söylediği "ne mutlu türküm diyene" sözü ile birleştiren bir çatı, üst kimlik var. kabul. ki atam da ne mutlu türk olana dememiş. ne mutlu türküm diyene demiş. ırkçılık yok burada. ne mutlu türk olana dese bizzat ben hitlerle kıyaslar, üstüne giderim atamın. ancak burada belirtilen üst kimlik sizin anladığınız gibi türk olmayana ölüm şeklinde bişi değil. öyle olsa 700 sene osmanlı, ondan önce selçuklu devletlerinde bu günleri görüp de böyle bik bik ötemezdiniz. yanlış mıyım?
uygulamada, pratikte yanlışlıklar olabilir. olmuştur da kabul ediyorum. ancak bölücü, ayrıştırıcı, terör faaliyetlerine girişilmediği sürece bu ülkenin o türklük üst kimliği ile yaşayan insanları bir ayrımcılık görmemiştir. şimdi diyecekler ki doğu fakir, aç, eğitimsiz bırakıldı. evet bir dönem yaşandı bu. ancak inönü'nün toprak reformuna karşı çıkan sizin aşiretleriniz değil miydi ibineler? oraya yatırım, öğretmen gönderildiğinde onları sabotte eden, öldüren yine siz değil misiniz ibineler? halen daha kaçak elektrik kullanımı, akraba evliliği istatistiklerinde falan en üsttesiniz aküğ. kendi kan bağındaki insana hallenen adamlar gelmiş kan, dna vs fasa fiso yapıyor.
neyse çok uzattım. fransız devrimi ile başlayan şu süreçleri, yaratılan sikko anlaşmazlıkları tee antik çağlara kadar götüren çaba çok komik. böyle siqqö şeyler için bu kadar uğraşılacağına bir ve beraber olmaya uğraşılsa bu sorunlar yaşanmayacak da neyse.
burdur; hatti, luvi, hitit, galat (kelt) vs bir çok antik halkın yerleştiği bir bölge. bunu bir cebe koyalım. anadolu mozaiği bu işte arkadaşlar. napacan.
neyse; gelelim başlığı açan arkadaşın ironi yaparak dokundurmak istediği şeye.
"bu öykü ilkokul birinci sınıftan itibaren "türküm doğruyum" diye ant içen, kanım kırmızı beyaz akar diyen burdur'un ağlasun ilçesinin sagalassus harabeleri yakınlarında yaşayan köylülerin bölgeye 1200'lü yıllarda gelen selçukluların değil, kalu beladan beri orada yaşayan insanların soyundan gelişinin öyküsü."
bölge halkının dna'sının antik çağlardan kalma halklarla benzer, akraba olmasında ne gibi bir sakınca var pardon?
ilkokulda bize öğretilen bir bilgiyle devam edelim. anadolu; avrupa ve asya arasında bir köprü gibidir. bunu öğrettiler di mi bize okul yıllarında?
e peki o zaman antik çağlarda da, orta çağ'da da, ve hatta günümüzde bile bu kadar göç alan. dışarıyla etkileşimde bulunan bir coğrafyada bu benzerliğin/akrabalığın olması gayet normal değil mi? anadolu'da yer alan en eski uygarlıklardan biri olarak bilinen hititler'in bile kafkasya'dan göçtüğü hatti/luvi kavimlerinin diline/kültürüne/dinine çöktüğü, çökmekle kalmayıp o çöktüğü şeyleri geliştirdiği bilinen bir gerçek. ki bunun üstüne daha frigi gelmiş, yunanı gelmiş, trakı gelmiş, bitinyalısı gelmiş, asuru, babili, mısırı, romalısı, latini gelmiş. en son gelen türkler olunca mı batıyo olum size?
napak yani geçmişinde bu kadar grift bir mozaik bulunan coğrafyaya en son gelenlerden olduk diye utanalım mı? aa yerel halkla kaynaşmışız, akrabayız diye türklüğümüzden utanalım mı, vaz mı geçelim?? benim dna'mı alıp baksanız yüksek ihtimalle bende de yunan, ermeni, arap, iyon, hitti, luvi vsvs bir sürü farklı milletle akrabalık çıkar elbet. ancak ben şu an bu topraklar üzerinde yaşayan ve kendini türk olarak tanımlayan biri olarak; bu kendimi ait hissettiğim üst kimliği dna vs gibi şeylere bağlamıyorum.
bu coğrafyada yaşayan ortak bir geçmiş, mücadele, dil, gelenek/görenek, kültür biriktirdiğim herkes benim için kardeş. geninde kürt varmış, x varmış y varmış önemli değil. arkadaşım türk milliyetçilerine yükleniyosunuz. yok kanında dna başka bişiymiş. yok sonradan gelmişsiiniz falan diye de. hiç mi aklınız çalışmıyo yoksa bilerek mi bazı şeyleri sümen altı ediyosunuz? tarih, coğrafya akışkan/değişken şeylerdir. bugün türkler var bu coğrafyada. eskiden hattiler, luviler, medler, latinler, xler yler zler vsvs. bu mantkla bakarsak afrikalılar dünyanın en ulu, en kıyak, en büyük halkı. sonuçta bütün insanlar afrikadan çıkarak yayıldı tüm dünyaya. kürtlerden, ermenilerden, türklerden, latinlerden, yunanlardan önce afrikalılar vardı. hepimiz afrikalıyık. her biji afrika. kanımı kessen etiyopya, güney afrika, rift vadisi akar. hepimiz avcı toplayıcıyız. götümüze bi yaprak elimize mızrak hüloğğğ tüm coğrafyalar bizim.
mal mısınız olum siz? ben işinde gücünde, kendi geçim derdi/haya gailesi ile uğraşan hiç bir türkiye cumhuriyeti vatandaşının ırkmış, dna'mış, burada bizden önce o varmmış bu varmış vs diye ilgilendiğini, bunu kompleks haline getirdiğini düşünmüyorum. heee evet bunu bu şekilde kafaya takan hastalar bizde de var. yalan yanlış kitaplar yazmışlar. gayri hukuki işlere girişmişler vs evet bunu kabul ediyorum ancak sene oldu 2024.
evet bu coğrafyada yaşayan insanları vatandaşlık ve yüce atamızın söylediği "ne mutlu türküm diyene" sözü ile birleştiren bir çatı, üst kimlik var. kabul. ki atam da ne mutlu türk olana dememiş. ne mutlu türküm diyene demiş. ırkçılık yok burada. ne mutlu türk olana dese bizzat ben hitlerle kıyaslar, üstüne giderim atamın. ancak burada belirtilen üst kimlik sizin anladığınız gibi türk olmayana ölüm şeklinde bişi değil. öyle olsa 700 sene osmanlı, ondan önce selçuklu devletlerinde bu günleri görüp de böyle bik bik ötemezdiniz. yanlış mıyım?
uygulamada, pratikte yanlışlıklar olabilir. olmuştur da kabul ediyorum. ancak bölücü, ayrıştırıcı, terör faaliyetlerine girişilmediği sürece bu ülkenin o türklük üst kimliği ile yaşayan insanları bir ayrımcılık görmemiştir. şimdi diyecekler ki doğu fakir, aç, eğitimsiz bırakıldı. evet bir dönem yaşandı bu. ancak inönü'nün toprak reformuna karşı çıkan sizin aşiretleriniz değil miydi ibineler? oraya yatırım, öğretmen gönderildiğinde onları sabotte eden, öldüren yine siz değil misiniz ibineler? halen daha kaçak elektrik kullanımı, akraba evliliği istatistiklerinde falan en üsttesiniz aküğ. kendi kan bağındaki insana hallenen adamlar gelmiş kan, dna vs fasa fiso yapıyor.
neyse çok uzattım. fransız devrimi ile başlayan şu süreçleri, yaratılan sikko anlaşmazlıkları tee antik çağlara kadar götüren çaba çok komik. böyle siqqö şeyler için bu kadar uğraşılacağına bir ve beraber olmaya uğraşılsa bu sorunlar yaşanmayacak da neyse.
devamını gör...
6.
(bkz: selam dünyalı ben türküm)
devamını gör...
7.
cordarone arkadaşım, aglasun köylüleriyle sagalassos'luların dna bağı akrabalığına bilimsel ve tarihsel bulgular yönünden şaşırmadım. ancak belirtmeliyim ki, sagalassos'u gördüm. ozan hasanhüseyin korkmazgil'in 'aglasun ayşafağı' uzun şiirinin etkileyici dizeleri ve yöreden bir dostumun tavsiyesi nedeni ile gittik. (eşlerimizi de aldığımız, dört kişi iki arabalı uzun ve yorucu bir yolculuktu. çokta düzgün olmayan güya asfaltlı dağ yolları idi. antik kenti görene değin o coğrafyada o denli gelişkin bir antik kent olabileceğini beklemiyorsunuz. zor coğrafyası nedeniyle muhtemelen, soyguncu ve köylü tahribinden nispeten az etkilenmiş. hala bile ayakta kalabilmiş yapıların görkemi insanı büyülüyor. bir kafe çaybahçesinin bulunduğu giriş alanından sonra yaya katedeceğiniz yokuşlarla en tepedeki bir kilise ve ondan biraz aşağıda geniş bir meydana bakan sütunlu yüksek yapılar tüm ihtişamıyla sizi tarih öncesi zamana götürüyor. yürüdüğünüz yolların tüm kıyıları daha küçük yapı ve mezar kalıntıları ile dolu. efes yada bergamadan, didim ve pamukkale kalıtlarından çok daha etkileyici.
binlerce ve binlerce yıl öncesinde öylesi zor bir coğrafyada öylesine bir uygarlık kuran sagalassoslarla aynı toprağın insanı olmaktan gurur duyuyorsunuz. ancak kalıtlara yönelmeden üç beş km. öncesindeki aglasun ilçesinin hali içler acısı.. anadolunun herhangi küçük bir ilinin tipik ilçelerinden biri. eksiği vardır fazlası yok.
özetle sagalassossluların torunları her ne kadar aynı dna'yı taşıyorlarsa da hem kendilerinin hem dna'ların bundan haberi yok..
dönüşte de salda gölüne uğradık.. göl kolay bir coğrafyada olduğu için ayakaltı kalmaktan kurtulamamış.. orayı akp öncesi yıllarda da görmüş fotograflamış hayran kalmıştım. türkiye'nin maldivleri ifşa ve yaygarasından sonra (basına da yansıdı) yağmalanmış artık yok denilebilir çamur, batak deryası sulak gezinme parkuruna dönüştürülmüş. millet bahçesi konseptinde çoluk çocuk türbanlı teyzeler geziniyor o saman sarısı kumların kazınarak taşındığı alanlarda, gölün kasaba kıyısı zaten bölge eşrafının yazlıklarıyla doldurulmuştu.
gitmek isteyenlere sagalassossu öneririm. (park alanında tur otobüsleri de gördüm. muhtemelen gezi tur programlarında var.)
binlerce ve binlerce yıl öncesinde öylesi zor bir coğrafyada öylesine bir uygarlık kuran sagalassoslarla aynı toprağın insanı olmaktan gurur duyuyorsunuz. ancak kalıtlara yönelmeden üç beş km. öncesindeki aglasun ilçesinin hali içler acısı.. anadolunun herhangi küçük bir ilinin tipik ilçelerinden biri. eksiği vardır fazlası yok.
özetle sagalassossluların torunları her ne kadar aynı dna'yı taşıyorlarsa da hem kendilerinin hem dna'ların bundan haberi yok..
dönüşte de salda gölüne uğradık.. göl kolay bir coğrafyada olduğu için ayakaltı kalmaktan kurtulamamış.. orayı akp öncesi yıllarda da görmüş fotograflamış hayran kalmıştım. türkiye'nin maldivleri ifşa ve yaygarasından sonra (basına da yansıdı) yağmalanmış artık yok denilebilir çamur, batak deryası sulak gezinme parkuruna dönüştürülmüş. millet bahçesi konseptinde çoluk çocuk türbanlı teyzeler geziniyor o saman sarısı kumların kazınarak taşındığı alanlarda, gölün kasaba kıyısı zaten bölge eşrafının yazlıklarıyla doldurulmuştu.
gitmek isteyenlere sagalassossu öneririm. (park alanında tur otobüsleri de gördüm. muhtemelen gezi tur programlarında var.)
devamını gör...