doğa ile savaş halindeyiz eğer kazanırsak kaybedeceğiz

hubert reevesin son derece haklı ve yerinde bir sözüdür. insan, semavi dinlerin anlattığı gibi eşref-i mahlûkat değil tam tersine evrimleşmiş sıradan bir canlı olup son derece esfel-i safilin bir varlıktır. insanoğlu, keyfince ve hunharca doğaya zarar verdiği sürece kendi sonunu kendi eliyle getirecek. doğanın insana ihtiyacı yoktur ama insanın doğaya ihtiyacı vardır.

"insanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara ­tattırıyor"

rum 41.

insanoğlu ilk yaratılıştan beri yeryüzü ile ilişki içinde. allahın ona verdiği akıl ve düşünme yeteneği sayesinde doğaya karşı üstünlüğünü kısmen de olsa sağladı. . ancak doğa savunmasız ve aciz değil. oluşan her yeni duruma karşı farklı bir refleks geliştiriyor. o yüzden bu tek taraflı çıkar ilişkisini sıkı denetlemek, düzenlemek ve rayından çıkarmamak gerekiyor. öta taraftan nükleer bir savaş ya da beklenmedik bir güneş etkisi filan olmadığı sürece doğa her zaman kazanacaktır.

insan ekolojinin ya da yaptıklarımızın etkisi üzerine daha güncel ve konuyla yakın ilişkili noktaların konuşulmasını beklerken ansızın bir başlık daha nihat hatipoğlu tadında oldu.

doğa ile savaşmanın sonucunun mağlubiyet olacağı açıktır. ancak doğa ile olacak olan bir savaşta doğanın kaybetmesi söz konusu değil. biz yok oluruz dünya var olur, dünya yok olur evren var olur. bir birey olarak ne kadar bilinçli bir tüketiciyim tartışırım. fakat doğayı korumak devlet politikalarıyla daha da mümkün. örneğin almanya’da geri dönüşüm yapmazsanız yaptırımları büyük olur gibi. devlet dışında yine kurumların da katkısı önemli olabiliyor. japonya’da şişeyi götürdüğünüz zaman marketler size alışveriş yaparken kullanabileceğiniz hediye çeki tanımlayabiliyor.

doğaya hâkim olmak , doğaya egemen olmak bilim devrimi ile ortaya çıkan bir şey. daha öncesi ilk ilke , evren, insan ve bu üçü arasındaki ilişkiyi doğaya uyum ve harmoni ile sağlamak için doğaya kutsallık atfeden inanç ve düşüncelerle doluydu. yani doğa da insan gibi evrenin bir uzantısı idi. ve insan gibi kutsaldı.

insan, ne zaman ki " doğaya egemen olmak * istedi , doğa sömürüsü de başladı. doğaya egemen olmak nedir aga? kafayı mı yediniz de doğaya egemen olmak istediniz?

egemen olmak demek zorla ele geçirmek demektir zira. zaten bu bakış doğanın anasını ağlattı. şu an dünyadaki yeraltı kaynaklarının yüzde 80'i tüketildi. kullanılabilir su doğada yüzde 2 idi , onun da yüzde 1'ini yediler bitirdiler..

eskiden tabiat denirdi isim bile sömürüldü. tabiat mühür demektir. yani allah'ın mührü olarak görülen bir şey doğa gibi bir doğmaya dönüşünce kıyamet başladı.

ı. (permiyen devri sonu) ve ıı. (dinozorlar devri sonu) büyük felaketlerinin aynısı geliyor .

ıı. ve ııı. sanayi devrimleri felaketli tetikledi ,şu an içindeyiz ne zaman büyük afetler ve yeryüz üolayları olacak 50 yıl sonrada başlayabilir 50 bin yıl sonrada.
şu söyleyeyim büyük olasılıkla dünyada carbon bazlı yaşamın sonu gelecek, su-silon bazlı yaşama dönüşle yaşam yeniden başlayacak biz olmayacağız.
bunu kapitalizm başlattı ,bekliyoruz..
bazı vatandaşlar allah-tanrı falan demiş, boş söylem.
250 milyon yıl önce tanrı mı vardı büyük sürüngenler aşırı tüketim ve yeryüzü i kaynaklarını bozdu ,aynı şekilde dinozorlarda (meteor teorisi de var) aynı şekilde tüketim-kaynak doğa işini yaptı.

şimdi devlerin yerine kapitalizm bozdu düzeni.

yeşillik ve insan ayrımı yapılmadan "doğa" kelime anlamını bir bütün olarak görüldüğünde doğru bir söylem. "insan ve insan" insan' dan nefret etme eylemleri devam ettiği sürece insan doğasını reddetmeye başlar ve biz öz doğamızın farkına varamıyoruz, unutuyoruz ve hatta onu yok etmek için arzuluyoruz.

tüm ilhamlarını doğadan alması gereken sapiens ilhamlarını iblisten almaya başladı.
tokatı yememiz kaçınılmaz

bence insan kendisi ile savaş halinde. kendinden bu kadar memnun olmayan ve sürekli kendisi ve hayatı ile ilgili değişiklik yapan bir canlı türü yok. içinden çıktığı doğadan kendisini bu kadar soyutlayan ve onu yok eden bir canlı türü de yok. uyumsuzlaşan ve bu sebeple büyük ihtimal ile kendi bilinç seviyesi sayesinde elenecek bir canlı türü olacagız.