ruh çözümlemeleri, duygu tahlilleri, karakterlerini halktan seçişi, ve dipteyken yazabilmesi. dibi gördüğü için dibine kadar iyi yazabildi. kendisini de üstün görmeyişi, kibirli olmayışı bunda etkili oldu.
devamını gör...
dahi olduğu için.
devamını gör...
çiledir sebebi.
sanat çileden doğar.
acı çekmeyenler gerçekten saf değildir.
hissetmek için kanamak gerekir.
devamını gör...
hastalığının beyin kimyasını dahiyane yönde etkilediğine dair fantezi bir teori kurmuşumdur hep.
devamını gör...
yazarak.
devamını gör...
çoğu kişi kitaplarını yaşadığı hayata ve idam cezasından son anda kurtulmasına borçlu olduğunu söyler. dostoyevskinin hayatının aynısını kardeşi mikail da yaşadı, o da idam cezası almıştı, fakat tanınan kişi dostoyevski oldu.
yaşadığı ülke ve o ülkenin hali büyük etken.
şimdilerde yaşasaydı kimse 800 sayfalık kitabını yayımlamak istemezdi.
iyi yazar olurdu elbette ama bizim haberimiz olmazdı. ki zaten dostoyevski de sonradan değeri bilinenlerden.
devamını gör...
çünkü yazar olmak için ya da ün için çabalamadı hiçbir zaman. kendi maddi ve manevi sıkıntılarından kurtulmak için ya da onları eline somut bir şekilde alıp bir de bu açıdan bakmak için yazdı. yeteneği ve çabasını orta bir noktada bileştirmeyi başardı ki artık onun için yazmak yemek içmek gibi bir ihtiyaca dönüştü.
devamını gör...
dostoyevski çocukluğunu ayyaş bir baba ve hasta bir anne arasında geçirmiş olmasaydı on altı yaşındayken annesini veremden kaybetmeseydi babasına karşı ölüm haberini aldığında mutlu olabilecek derecede büyük bir kin duymasaydı yirmi sekiz yaşında altı ay hapiste yattıktan sonra tam idam edilecekken bir rus çarı tarafından son anda affedilmeseydi tıpkı annesi gibi veremli bir kadınla evlenip akabinde onu da erken kaybetmemiş olsaydı kumar borçlarını ödeyebilme uğruna normal bir insanın bir haftada okuyacağı kitabı üç günde yazmak zorunda kalmasaydı belki de en önemlisi epilepsi hastası olmayıp her an bir sara krizi geçirme ihtimalinin sırtına yüklediği yükten doğan stresle yaşamak zorunda kalmasaydı ne o yazdığı şeyleri yazabilecekti ne de biz yazdığı şeyleri okuyabilecektik. belki de sayısız insan şuan olduğu gibi biri olamayacaktı onun yokluğunda en azından ben aynı ben olamayabilirdim bunu biliyorum. acı bazı insanları güçlendiriyor buna inanıyorum...
devamını gör...
alyoşa denen bir çocukla kilisede tanışınca dostoyevski, dostoyevski oldu.

yoksa ne dimitriler ne ivan'lar...her şey yalan alyosakaramazov tek gerçek...
devamını gör...
acı çekerek.
devamını gör...
birini zincirle ona bağlamışlar diye bir şey duydum. yalnız olmak isteyen insana daha büyük bir ceza verilebilir mi bilmiyorum.
devamını gör...
kalbiyle arasını hiçbir zaman bozmadığı için
devamını gör...
"çünkü yazarlık kendi ülkesinde bir meslekti ve para kazanmak zorundaydı" diyerek yanıtladığım sorunsal. bu da insanı işinde iyi yapar. motivasyon önemli. rus yazarların ekonomi anlayışlarını eserlerinde görebilirsiniz zaten.

leonardo da vinci örneğin; mona lisa'yı satmak için çok uğraşmış ama elinden çıkaramamış. tam olarak emin olmamakla birlikte bugün aynı eseri müzesinde bile göremeyebilirsiniz. o kadar ciddi bir koruma altında.
devamını gör...
gizemini korumaktadır. kimileri önemli yerlerde tanıdıkları olan torpilli biri olduğunu düşünmekte, kimileri bukowski gibi çok çalıştığını, adeta yardırdığını iddia etmektedir.
kesin olan bir şey varsa o da dostoyevski'in bir klasikçi olduğu gerçeğidir. yani alaylı değil mekteplidir. kasmış ise edebiyat kasmıştır. bana, siyaseti ve ideolojileri edebiyat uğruna kurban ettiğini düşündüren, ağdalı bir edebi jargona hatta yordama sahiptir.
devamını gör...
kendimi mahrum ediyorum eski mevki şeylerden.
belki birgün okurum ama böyle daha mutluyum sanki.
devamını gör...
dostoyevski kendiyle cok kavgali bir adam. ve saniyorum kendiyle kavgasinin siddetini yazarak azaltmis ya da zihninin sesini bu sekilde kisabilmis biri.
yani ana meselesi hicbir zaman ne yazmak, ne sanat/zanaat icra etmek olmamis. bu kendine dusman halleri o’nu iyi bir yazar degil de belki “degisik bir yazar” olarak adlandirmamiza neden olabilir. bunun disinda oz gecmisine bakarak soylememiz mumkun ki dostoyevski dertli bir adam ve dert bazen yazdirir. kisaca adama yazdirmislar sozluk…
devamını gör...
hem yazdığını yaşadı, hem yaşadığını yazdı.
devamını gör...
dostoyevski büyük dahi. ilk okuduğumda bana işkence gibi gelmişti. resim dünyasında van gogh neyse yazarlık camiasında dostoyevski o. karakterlerinin canlılığı bana van gogh'un tablolarında sarı renge abanmayı sevmesi gibi bir hissiyat veriyor.
sürekli değişen isim hitaplarından tut olay döngüsüne kadar bir sürü karışık betimleme ile beyin yakmayı seviyor adam.
zihin.
zihni sayesinde bu kadar iyi bir yazar.
devamını gör...
betim diyebilirsiniz elbette.
fakat bu adam neyi nasıl betimliyor?

toplumu, insanları, cinsiyetleri ve duyguları o kadar iyi tanımış ki, sizi sizden daha da iyi anlatıyor.
şaşırdığımız ve hayran olduğumuz durum budur.

bu adam bizi nasıl bu kadar iyi tanıyabilir? diye soruyorsunuz kendinize.

haliyle herkesi kendine hayran bırakıyor.
kitleleri, bilimi ve sanatı etkisi altına alıyor.
devamını gör...
kumar borcu. yazdıkları sayfa başına ücret aldıkları için de her şeyi betimledi üstad.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"dostoyevski nasıl o kadar iyi bir yazar oldu sorunsalı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim