1.
2011 yılı yapımı, başrollerinde nicholas cage,amber heard ve william fichtner’ın olduğu fantastik macera filmi.
ben bu filmi gerçekten çok seviyorum. bazı sahneleri var ki benim için efsanedir. ara ara da izlerim. şimdi baktım tv.de oynuyor, baktım başlığı bile yok, dedim filme haksızlık olmasın*.
efendim bu baş kahramanımız milton, hayatı boyunca her pisliğe bulaşmış bir adam. kızını da terk etmiş, kızının öldüğünden bile haberi olmuyor. milton öldüyse, nasıl filmde dersek orası çokomelli. milton, cehennemde iken, torununun bir tarikata kurban edileceğini öğreniyor ve cehennemden bir araba çalarak hopp dünyaya dönüyor. bunun yokluğunu farkedince, cehennemden the accountant onu geri döndürmek için dünyaya geliyor.
bu tarikatın lideri de fena bir adam. bu bebeği kurban ederek de üstün güçlere sahip olacak. ama milton’un kızı bu jonah’a güzel bir hatıra bırakıyor*. neyse efendim, bu milton abimiz, yola yeni çıkmışken güzel sarışın piper ile tanışıyor; piper da onunla birlikte yola çıkıyor.
bir kaç sahnesi harika demiştim. filmdeki favorim kesinlikle muhasebeci. bir karakter bu kadar harika olur. tam nokta atışı bir oyuncu seçimi. polisin yolu kapattığı sahne benim için bir numaradır. ikincisi otelde saldırıya uğradıkları sahne. sonuncusu da sondaki kafatasından içki içme sahnesi. ama accountant olmasaydı gerçekten film bayat kalırdı; adam gerçekten bir numara.
yukarıda bahsettiğim sahneler harici sanmayın ki vasat. her dakikası aksiyonlu, akılda kalıcı. benim için nicholas’ın knowing’den sonraki en iyi filmidir. ben yine izler izler yazarım bu başlığa. bu başlığı da açmak bana nasip oldu baksanıza*. hala izlemediyseniz, izleyiniz efendim. iyi seyirler şimdiden.
ben bu filmi gerçekten çok seviyorum. bazı sahneleri var ki benim için efsanedir. ara ara da izlerim. şimdi baktım tv.de oynuyor, baktım başlığı bile yok, dedim filme haksızlık olmasın*.
efendim bu baş kahramanımız milton, hayatı boyunca her pisliğe bulaşmış bir adam. kızını da terk etmiş, kızının öldüğünden bile haberi olmuyor. milton öldüyse, nasıl filmde dersek orası çokomelli. milton, cehennemde iken, torununun bir tarikata kurban edileceğini öğreniyor ve cehennemden bir araba çalarak hopp dünyaya dönüyor. bunun yokluğunu farkedince, cehennemden the accountant onu geri döndürmek için dünyaya geliyor.
bu tarikatın lideri de fena bir adam. bu bebeği kurban ederek de üstün güçlere sahip olacak. ama milton’un kızı bu jonah’a güzel bir hatıra bırakıyor*. neyse efendim, bu milton abimiz, yola yeni çıkmışken güzel sarışın piper ile tanışıyor; piper da onunla birlikte yola çıkıyor.
bir kaç sahnesi harika demiştim. filmdeki favorim kesinlikle muhasebeci. bir karakter bu kadar harika olur. tam nokta atışı bir oyuncu seçimi. polisin yolu kapattığı sahne benim için bir numaradır. ikincisi otelde saldırıya uğradıkları sahne. sonuncusu da sondaki kafatasından içki içme sahnesi. ama accountant olmasaydı gerçekten film bayat kalırdı; adam gerçekten bir numara.
yukarıda bahsettiğim sahneler harici sanmayın ki vasat. her dakikası aksiyonlu, akılda kalıcı. benim için nicholas’ın knowing’den sonraki en iyi filmidir. ben yine izler izler yazarım bu başlığa. bu başlığı da açmak bana nasip oldu baksanıza*. hala izlemediyseniz, izleyiniz efendim. iyi seyirler şimdiden.
devamını gör...