1.
1849 yılı nisanında yayınlanan bir edgar allan poe şiiri. ya şimdi bazı şiirler vardır, hafiften gaza getirir ya* aynen öyle geliyor. yürürken bağıra bağıra söyleyesiniz gelir ya hani bence bu şiir o şiir. şiirin yayınlandığı dönem kaliforniya altına hücum dönemidir ve şair kısmen buna olan tepkisini dile getirir. bir de çok ilginçtir her kıtanın üçüncü satırında "gölge" kelimesi geçer. hepsinde de farklı anlamda kullanılmıştır. birincide temel anlamı ile gölge, ikincide umutsuzluk gibi bir anlamda gölge, üçüncüde bir hayalet olarak gölge, dördüncüde ise ölümün gölgesi vadisi'ne bir göndermede bulunur. şiiri aşağıya bırakıyorum.
"kuşanmış keyifle,
yiğit bir şövalye,
gün ışığında ve gölgede,
bir şarkı söyleyerek,
yol almıştı epeyce,
arayarak eldorado'yu.
ama yaşlandı-
bu korkusuz şövalye
ve bir gölge düştü yüreğine
bulamayınca hiçbir yer
anımsatan eldorado'yu.
ve en sonunda
gücü tükendiğinde,
rastladı bir gezgin gölgeye-
'gölge' dedi,
'nerede olabilir-
bu eldorado denilen ülke? '
'sür atını aydaki
dağların üzerinden.
aşağıya gölgeler vadisine,
korkmadan sür'
diye yanıtladı gölge, -
'arıyorsan eğer eldorado'yu'"
"kuşanmış keyifle,
yiğit bir şövalye,
gün ışığında ve gölgede,
bir şarkı söyleyerek,
yol almıştı epeyce,
arayarak eldorado'yu.
ama yaşlandı-
bu korkusuz şövalye
ve bir gölge düştü yüreğine
bulamayınca hiçbir yer
anımsatan eldorado'yu.
ve en sonunda
gücü tükendiğinde,
rastladı bir gezgin gölgeye-
'gölge' dedi,
'nerede olabilir-
bu eldorado denilen ülke? '
'sür atını aydaki
dağların üzerinden.
aşağıya gölgeler vadisine,
korkmadan sür'
diye yanıtladı gölge, -
'arıyorsan eğer eldorado'yu'"
devamını gör...
2.
ismini bugünkü kolombiya topraklarında yaşamış olan yerli kabile liderinin isminden almış olan masalsı altın ülkesi.
devamını gör...
3.
bir orhan veli şiiri.
"ufkunda mavi bulutların uçuştuğu dağ,
büyülü göklerinde sesler duyduğum aden,
avucumda dört kollu nehrin verdiği maden,
üstümde yemişleri alnıma değen tuba.
muthiş dünyasıyle, uykuma girdiği yer..
gülümsüyor mavi bir ay ışığında kamış.
göllerin şekli dolu derinliğine dalmış
vuslatın havasını çevreleyen iğdeler.
suların aydınlığında saadetten bir iz:
dallardan süzülen kayığından bu hoş insan,
omuzuna değen arzu dolu dudakları kan.
artık bir cennete bağlı bütün günlerimiz.
artık ışıkla dolu billur bir kadeh gibi,
en güzel şeytanın elinde tutuğu gurup;
akşamlar ağzımda harkulada bir şurup
ve başımda geceler yeşil bir deniz gibi.
ufkumda mavi bulutların uçuştuğu dağ
ve nebati bir alemde duyulan ilk hece,
bir sesin aydınlattığı yalan dolu gece
ve dumanlı bir sabah serinliği ormanda.
ne ondan itidal, ne benden günahkar hali
ruhları bir kuş gibi avare kılan uyku.
dağılan içimde her zaman o baygın koku,
lezzeti dudağımda buğulaşan şeftali."
"ufkunda mavi bulutların uçuştuğu dağ,
büyülü göklerinde sesler duyduğum aden,
avucumda dört kollu nehrin verdiği maden,
üstümde yemişleri alnıma değen tuba.
muthiş dünyasıyle, uykuma girdiği yer..
gülümsüyor mavi bir ay ışığında kamış.
göllerin şekli dolu derinliğine dalmış
vuslatın havasını çevreleyen iğdeler.
suların aydınlığında saadetten bir iz:
dallardan süzülen kayığından bu hoş insan,
omuzuna değen arzu dolu dudakları kan.
artık bir cennete bağlı bütün günlerimiz.
artık ışıkla dolu billur bir kadeh gibi,
en güzel şeytanın elinde tutuğu gurup;
akşamlar ağzımda harkulada bir şurup
ve başımda geceler yeşil bir deniz gibi.
ufkumda mavi bulutların uçuştuğu dağ
ve nebati bir alemde duyulan ilk hece,
bir sesin aydınlattığı yalan dolu gece
ve dumanlı bir sabah serinliği ormanda.
ne ondan itidal, ne benden günahkar hali
ruhları bir kuş gibi avare kılan uyku.
dağılan içimde her zaman o baygın koku,
lezzeti dudağımda buğulaşan şeftali."
devamını gör...
4.
gaily bedight, (mutluca zırhlanmış)
a gallant knight, (yürekli şövalye)
in sunshine and in shadow, (güneşte ve gölgelerde)
had journeyed long, (bir maceraya çıktı)
singing a song, (dudaklarında bir şarkı)
in search of eldorado. (eldorado'yu ararken)
but he grew old— (ama yaşlandı)
this knight so bold— (bu gözüpek şövalye)
and o’er his heart a shadow— (kalbinin üstüne bir gölgenin)
fell as he found (çöreklendiğini hissetti)
no spot of ground (en ufak bir iz bile yoktu)
that looked like eldorado. (eldorado'ya benzeyen)
and, as his strength (ve gücü)
failed him at length, (terk etti ölüm döşeğinde)
he met a pilgrim shadow— (gezgin bir gölgeye rast geldi)
‘shadow,’ said he, (gölge dedi o)
‘where can it be— (nerede ki şu)
this land of eldorado?’ (eldorado denen yer)
‘over the mountains (dağların üstünden)
of the moon, (aydaki)
down the valley of the shadow, (aşağı, gölgeler vadisine)
ride, boldly ride,’ (sür atını, cesurca sür)
the shade replied,— (dedi gölge)
‘if you seek for eldorado!’ (arıyorsan eldorado'yu)
eldorado ispanyolca "altın şehir" anlamına gelen fantastik bir şehirdir. yeni kıtanın bulunmasıyla bir çok serüvenci kendini amerika'ya atarak bu şehri aramaya koyulmuşlardır.
şiirde de altın şehri arayan bir şövalyeden bahseder. ölüm döşeğindeki şövalye, gerçek hazinenin altın şehir değil de altın şehir'i aramak olduğunu ölüm meleğinden öğrenir.
bizim de hayatımızda aradığımız altın şehirlerimiz yok mu? kendimizi heba ettiğimiz bir tanecik hayatımızda belki de o altın şehir sadece bir efsaneden ibarettir.
insanlık tarihinin birikimli bilgeliğinde ancak şunu çıkarabiliyoruz. yaşamın kendisi bir hazinedir.
a gallant knight, (yürekli şövalye)
in sunshine and in shadow, (güneşte ve gölgelerde)
had journeyed long, (bir maceraya çıktı)
singing a song, (dudaklarında bir şarkı)
in search of eldorado. (eldorado'yu ararken)
but he grew old— (ama yaşlandı)
this knight so bold— (bu gözüpek şövalye)
and o’er his heart a shadow— (kalbinin üstüne bir gölgenin)
fell as he found (çöreklendiğini hissetti)
no spot of ground (en ufak bir iz bile yoktu)
that looked like eldorado. (eldorado'ya benzeyen)
and, as his strength (ve gücü)
failed him at length, (terk etti ölüm döşeğinde)
he met a pilgrim shadow— (gezgin bir gölgeye rast geldi)
‘shadow,’ said he, (gölge dedi o)
‘where can it be— (nerede ki şu)
this land of eldorado?’ (eldorado denen yer)
‘over the mountains (dağların üstünden)
of the moon, (aydaki)
down the valley of the shadow, (aşağı, gölgeler vadisine)
ride, boldly ride,’ (sür atını, cesurca sür)
the shade replied,— (dedi gölge)
‘if you seek for eldorado!’ (arıyorsan eldorado'yu)
eldorado ispanyolca "altın şehir" anlamına gelen fantastik bir şehirdir. yeni kıtanın bulunmasıyla bir çok serüvenci kendini amerika'ya atarak bu şehri aramaya koyulmuşlardır.
şiirde de altın şehri arayan bir şövalyeden bahseder. ölüm döşeğindeki şövalye, gerçek hazinenin altın şehir değil de altın şehir'i aramak olduğunu ölüm meleğinden öğrenir.
bizim de hayatımızda aradığımız altın şehirlerimiz yok mu? kendimizi heba ettiğimiz bir tanecik hayatımızda belki de o altın şehir sadece bir efsaneden ibarettir.
insanlık tarihinin birikimli bilgeliğinde ancak şunu çıkarabiliyoruz. yaşamın kendisi bir hazinedir.
devamını gör...