emeğinin karşılığını alamamak
başlık "alpinçayırı" tarafından 08.09.2024 00:38 tarihinde açılmıştır.
1.
buhayatbenim'in bir ukdesidir.
emeğinin karşılığını alamamak, insanın hayatta canını sıkan şeylerden birisidir ve çok kötü bir şeydir.
emeğinin karşılığını alamamak, insanın hayatta canını sıkan şeylerden birisidir ve çok kötü bir şeydir.
devamını gör...
2.
(bkz: current server)
devamını gör...
3.
(bkz: welcome to türkiye)
devamını gör...
4.
bazen gerçekten de alamıyoruzdur belki. ama insan boşverip önüne baktığı zaman tahmin ettiğinden daha fazlasını bile alabildiğini görüyorsun. hayatın işleyişine bırakarak, inanç yitirmemek asıl karşılığın gelmesine yardım ediyor. belki verdiğin emek başından beri boşaydı, nereden bilebiliriz?
devamını gör...
5.
çok isteseniz bile artık kovalamaktan vazgeçmekle sonuçlanan, çok yorucu eylem. zamanında verdiğiniz mücadelenin, gösterdiğiniz çabanın zerre kadar değeri yoksa, artık orada durmak istemiyorsunuz haklı olarak.
devamını gör...
6.
güneşin altında harcadığım bütün emekten nefret ettim. çünkü her şeyi benden sonra gelecek olana bırakmak zorundayım. kim bilir, bilge mi olacak, akılsız mı? güneşin altında bilgeliğimi kullanarak harcadığım bütün emek üzerinde saltanat sürecek. bu da boş. bu yüzden güneşin altında harcadığım onca emeğe üzülmeye başladım. çünkü biri bilgelik, bilgi ve beceriyle çalışır, sonunda her şeyini hiç emek vermemiş başka birine bırakmak zorunda kalır. bu da boş ve büyük bir hüsrandır.
çünkü ne kazancı var adamın, güneşin altında harcadığı bunca emekten, bunca kafa yormaktan? günler boyunca çektiği zahmet acı ve dert doğurur. gece bile içi rahat etmez. bu da boş.
insan için yemekten, içmekten ve yaptığı işten zevk almaktan daha iyi bir şey yoktur. gördüm ki, bu da tanrı'dandır. o'nsuz kim yiyebilir, kim zevk alabilir? çünkü tanrı bilgiyi, bilgeliği, sevinci hoşnut kaldığı insana verir. günahkâra ise, yığma, biriktirme zahmeti verir; biriktirdiklerini tanrı'nın hoşnut kaldığı insanlara bıraksın diye. bu da boş ve rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış.
vaiz 2: 18-26
emeğin yeniden üretilmesi denen marksist literatürdeki kavram, türkiye gibi ülkelerde pek karşılık bulmuyordur belki.
çok basit bir şey aslında: insanlar emeklerini yeniden üretebilecekleri imkan ve kaynaklara sahip değillerse neden senin fabrikanın kölesi olsunlar?
zamanında instela'da yazmıştık:

devamını gör...