yazar: zülfü livaneli
yayım yılı: 1996
habeşistan'dan istanbul'a sürgün edilerek getirilen süleyman'ın ağzından anlatılan psikolojik kitaptır. osmanlı döneminde sarayda yaşayan olayları-entrikaları, taht kavgalarını, dönemin şartlarını ve aile yapısını konu edinmektedir.
yayım yılı: 1996
habeşistan'dan istanbul'a sürgün edilerek getirilen süleyman'ın ağzından anlatılan psikolojik kitaptır. osmanlı döneminde sarayda yaşayan olayları-entrikaları, taht kavgalarını, dönemin şartlarını ve aile yapısını konu edinmektedir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "bol giyimli kukla" tarafından 30.05.2021 18:47 tarihinde açılmıştır.
1.
livaneli'nin ilk olarak 1996 yılında yayımladığı ve tarihi bir dekor olarak kullandığı psikolojik eseri. kitabın ismi gibi konusu da fazlasıyla merak uyandırıcı. bu yüzden başına oturmamla bitirmem bir oldu diyebilirim. muhakkak okunmalı.
devamını gör...
2.
zülfü livaneli'nin yayımlanan ilk romanıdır, anladığım kadarıyla. roman pek çok dile çevrilmiş ve övgü almış. ben tabii ki bu kitabı insan olun biraz önerisiyle okudum.
livaneli ile tanışma kitabım huzursuzluk'tur. ve benim için gerçekten kötü bir tanışma kitabı. seneler önce okuduğumda şahsi blogumda yerden yere çarpmıştım, hatırlıyorum. bir daha da elim gitmedi bu yazara. engereğin gözü'nü de insan olun biraz önermeseydi asla okumazdım.
arka plana osmanlı saltanatını alan alegorik bir kitap. livaneli bir tarihi roman olmadığının ısrarla altını çiziyor. kitabın tek bir dönemi değil insanoğlunun her çağda yaşadığı, yaşayabileceği şeyleri anlattığını iddia ediyor. ben buna okur olarak katılıyor muyum? katılıyorum. aslında böyle olsa da tarihi bütünüyle yeniden kurguladığı da yok. tarihi çok sevdiğini ve osmanlı tarihini de içine alan bir kitap yazmayı hep istediğini kitabın sonunda yer alan bir söyleşisinde belirtiyor.
kardeşleri gözlerinin önünde öldürülmüş ve annesi tarafından kurtarılmış, gençliğini kapılar ardında her an ölümü bekleyerek geçirmiş genç bir padişahın tahttan indirilmesini anlatıyor kitap. biz ise olanları kimi zaman kendini hanedanın bir üyesi sayan, kimi zaman bir böcekten değersiz gören hadım bir zencinin ağzından okuyoruz. eğer penis erkek için en temel iktidar meselesi ile "iktidarı" daha çok küçük yaşlarda elinden alınmış bir adamın büyüklenmeleri ve küçülmeleri bir kenarda duruyor.
bir yandan da ölüm korkusuyla kapana kısılmış bir deli-padişahın ikilemleri ve sayıklamaları söz konusu. osmanlı tarihini erotizmden ayırmak güç derken livaneli padişahın cinsel zevklerini de ilginç bir eksende kurguluyor. dev gibi çok çok şişman kadınları seven padişahın bir kadın bedeninde kaybolmak istemesi, kendi annesinin bedeninde var olduğu ve henüz güvende olduğu, yani doğmamış olduğu ve dolayısıyla öldürülemeyecek olduğu bir dönemi arıyor oluşundan mı? bu tartışılabilir.
kısacık ve bir solukta okunan bir kitap ama livaneli'nin psikolojik bir derinlik yakalama arzusu başarıya ulaşmış gibi.
keyifle okunsun.
livaneli ile tanışma kitabım huzursuzluk'tur. ve benim için gerçekten kötü bir tanışma kitabı. seneler önce okuduğumda şahsi blogumda yerden yere çarpmıştım, hatırlıyorum. bir daha da elim gitmedi bu yazara. engereğin gözü'nü de insan olun biraz önermeseydi asla okumazdım.
arka plana osmanlı saltanatını alan alegorik bir kitap. livaneli bir tarihi roman olmadığının ısrarla altını çiziyor. kitabın tek bir dönemi değil insanoğlunun her çağda yaşadığı, yaşayabileceği şeyleri anlattığını iddia ediyor. ben buna okur olarak katılıyor muyum? katılıyorum. aslında böyle olsa da tarihi bütünüyle yeniden kurguladığı da yok. tarihi çok sevdiğini ve osmanlı tarihini de içine alan bir kitap yazmayı hep istediğini kitabın sonunda yer alan bir söyleşisinde belirtiyor.
kardeşleri gözlerinin önünde öldürülmüş ve annesi tarafından kurtarılmış, gençliğini kapılar ardında her an ölümü bekleyerek geçirmiş genç bir padişahın tahttan indirilmesini anlatıyor kitap. biz ise olanları kimi zaman kendini hanedanın bir üyesi sayan, kimi zaman bir böcekten değersiz gören hadım bir zencinin ağzından okuyoruz. eğer penis erkek için en temel iktidar meselesi ile "iktidarı" daha çok küçük yaşlarda elinden alınmış bir adamın büyüklenmeleri ve küçülmeleri bir kenarda duruyor.
bir yandan da ölüm korkusuyla kapana kısılmış bir deli-padişahın ikilemleri ve sayıklamaları söz konusu. osmanlı tarihini erotizmden ayırmak güç derken livaneli padişahın cinsel zevklerini de ilginç bir eksende kurguluyor. dev gibi çok çok şişman kadınları seven padişahın bir kadın bedeninde kaybolmak istemesi, kendi annesinin bedeninde var olduğu ve henüz güvende olduğu, yani doğmamış olduğu ve dolayısıyla öldürülemeyecek olduğu bir dönemi arıyor oluşundan mı? bu tartışılabilir.
kısacık ve bir solukta okunan bir kitap ama livaneli'nin psikolojik bir derinlik yakalama arzusu başarıya ulaşmış gibi.
keyifle okunsun.
devamını gör...
"engereğin gözü" ile benzer başlıklar
gözü pek
1