#ödüllü filmler
#netflix filmleri
yönetmen koltuğunda harry bradbeer'in yer aldığı 2022 netflix yapımı macera, gizem ve suç filmidir. film, aynı adlı filmin devamı niteliğindedir. konusunda, dedektif olarak ilk resmi davasını alan enola'nın yaşadığı macera işlenmektedir. enola, bir kızın kaybolmasıyla ilgili olan dava üzerinde çalışmaya başlar ve olaylar gelişir; bu hususta, sherlock ve birtakım arkadaşlarından da yardım alacaktır.
*reel müzik ödülleri (2022) - bir aksiyon/macera/gerilim filmi için en iyi orijinal müzik [daniel pemberton]
*irlanda film ve televizyon ödülleri (2023) - en iyi kostüm dizaynı [consolata boyle]
*çocukların seçimi ödülleri (2023) - favori film aktrisi [millie bobby brown]
*irlanda film ve televizyon ödülleri (2023) - en iyi kostüm dizaynı [consolata boyle]
*çocukların seçimi ödülleri (2023) - favori film aktrisi [millie bobby brown]
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "bubbles of death" tarafından 24.09.2022 21:55 tarihinde açılmıştır.
1.
henry cavill, helena bonham carter ve millie brown'ın rol aldığı sherlock holmes'un yeğeni?nin başrolde olduğu filmin ikincisi. başroller yine aynı. ilk film izlenebilir olmuştu, bundan da aynısını bekliyorum.
devamını gör...
2.
rezalet bir film. son 20 dakikasına kadar hadi yine neyse seyirlik falan dedim de bi yerden sonra çatladım. şiştim. iki satır yazmaya bile değmez.
ya ben moriarty'i siyahi bi kadın, watson'ı hintli olarak gördüm. bu gözler bunu gördü. daha fazla olmaz dedikçe daha da fazla oluyor. lanet olsun.
evet, ikisini de beyaz erkek olarak hem filmde hem de dizide gördük. bu yeterli diye düşünmüş olabilirler. aynısını defalarca çekmenin anlamı yok demiş olabilirler. biraz da buradan gidelim demiş olabilirler. illa ki bişeyler zırvalamışlardır. hiçbir şey olmasa bile bişeyler olmuş belli ki. ama bu sherlock'un filmi değil ki. bu enola'nın filmi. burada watson da moriarty de sherlock'la ilişkili karakterler. enola'nın filminde onları yine bildiğimiz gibi görsek tatlı bi heyecan yaşardık. şimdi ben sadece öfke hissediyorum. üçüncüsü çıkarsa eminim sherlock ve watson sevişecek. bunu görmek için sherlock olmaya gerek yok.
filme gelirsek ilk bölümü, özellikle elona'nın bizimle konuştuğu anlar tatlıydı. millie bobby bildiğiniz gibi dayaklık bir oyuncu. son derece itici ve abartılı. yine de onu dayak yerken görmek hoş değildi.
polisiye ve gizem unsurları yok. dedektiflik biraz var gibi. son bölümde giderek sıkıcı ve bunaltıcı oldu. sherlock bildiğimiz gibi değil. eğer ki yukarıda spoiler içinde belirttiğim durumları filmi izlemeden önce öğrenmiş olsaydım muhtemelen izlemezdim. en azından tv karşısına geçip heyecanlanmaz, yemek yaparken falan öylesine ses olsun diye açardım. üstelik verdiğim spoilerın ne konuyla ne kurguyla ne hikayeyle yani seyir zevkiyle hiç ilgisi yok ama ortada bi zevksizlik var. umarım üçüncüsü çıkmaz.
ya ben moriarty'i siyahi bi kadın, watson'ı hintli olarak gördüm. bu gözler bunu gördü. daha fazla olmaz dedikçe daha da fazla oluyor. lanet olsun.
evet, ikisini de beyaz erkek olarak hem filmde hem de dizide gördük. bu yeterli diye düşünmüş olabilirler. aynısını defalarca çekmenin anlamı yok demiş olabilirler. biraz da buradan gidelim demiş olabilirler. illa ki bişeyler zırvalamışlardır. hiçbir şey olmasa bile bişeyler olmuş belli ki. ama bu sherlock'un filmi değil ki. bu enola'nın filmi. burada watson da moriarty de sherlock'la ilişkili karakterler. enola'nın filminde onları yine bildiğimiz gibi görsek tatlı bi heyecan yaşardık. şimdi ben sadece öfke hissediyorum. üçüncüsü çıkarsa eminim sherlock ve watson sevişecek. bunu görmek için sherlock olmaya gerek yok.
filme gelirsek ilk bölümü, özellikle elona'nın bizimle konuştuğu anlar tatlıydı. millie bobby bildiğiniz gibi dayaklık bir oyuncu. son derece itici ve abartılı. yine de onu dayak yerken görmek hoş değildi.
polisiye ve gizem unsurları yok. dedektiflik biraz var gibi. son bölümde giderek sıkıcı ve bunaltıcı oldu. sherlock bildiğimiz gibi değil. eğer ki yukarıda spoiler içinde belirttiğim durumları filmi izlemeden önce öğrenmiş olsaydım muhtemelen izlemezdim. en azından tv karşısına geçip heyecanlanmaz, yemek yaparken falan öylesine ses olsun diye açardım. üstelik verdiğim spoilerın ne konuyla ne kurguyla ne hikayeyle yani seyir zevkiyle hiç ilgisi yok ama ortada bi zevksizlik var. umarım üçüncüsü çıkmaz.
devamını gör...
3.
birincisini izlediğim için hadi ikincisini de izleyeyim dediğim film.
netflix için özel ibaresi bu filmi tanımlamak için yeterli aslında.
filmi biraz farklı ele alabilmek için azıcık okuma yaptım. şimdi burada yalnızca bu filmin değerlendirmesini mi yapmalıyım, yoksa daha ağır, daha derin konulara mı girmeliyim? değer mi, değmez mi, bu benim hayatımdan kaç saate mal olur?
işte bu sorular kafamda burgu burgu dönerken, yazmanın karşı konulamaz cazibesiyle bu kışa hiç benzemeyen aralık ortası cumartesisinde yazmaya başlıyorum. plansız bir yazı bu. akacağı gibi akacak.
film sinemada çok da kullanılmayan yabancılaştırma yöntemini kullanmış. yabancılaştırma yöntemiyle ilgili önce bir okuma sayfası bırakayım buraya: (iyi bir yazı, konu ile ilgili olanların bu sayfayı okumalarını öneriyorum.)
filmde enola'yı canlandıran kızımızın üzerinden bu yöntemin kullanıldığını görüyoruz. doğrudan bakışmalar ve seslenme yoluyla seyirciyle doğrudan iletişime girme.
bu yöntem brecht tiyatrosu*'nda kullanılan yöntem. böylece izleyici, bunun sadece bir film olduğunun farkında olacak. peki bu film böyle bir yöntemle ne kazanıyor? cevabı koca bir hiç.
sinema dünyası sherlock holmes'tan epey ekmek yedi, yemeğe de devam ediyor. bitimsiz bir kaynak olarak (bkz: arthur conan doyle)'un bu ünlü öyküsü 1800'lerin sonunda dünya sahnesine çıkmış, o günden bugüne onun yarattığı bu ünlü kahramanın ince zekasının okuyucuda/izleyicide yarattığı hayranlık kullanıla kullanıla bitirilememiştir.
ben yukarıda bir yazarın değindiği büyük britanya aleminin içindeki etnik unsurların (siyahiler, hintliler vd.) 19. yy.da yaratılmış bu öykünün çeşitlemeleri içinde bugünün dünyasında yeniden yaratılmalarına itiraz etmiyorum. şimdi böyle olması netflix'in asli görevi zaten.
benim itiraz ettiğim nokta, öncelikle sherlock holmes'ü canlandıran henry cavill'in asla sherlock olamamasıyla ilgili. henry cavill bence bir oyuncunun kendisine verebileceği en büyük zararı vermiş bir oyuncu. adam resmen günümüzün arnold schwarzenegger'i. o çok gelişmiş kaslarıyla kendisine son derece uygun the witcher ya da superman gibi filmlerde oynamasını son derece normal bulurum. çünkü zekadan çok fiziksel güç ögesi görüntüsü çiziyor bu adam. ama siz kalkıp da onu sherlock gibi gücü yalnızca zekasından alan bir kahramanla özdeşleştirirseniz, ben buna itiraz ederim.
zaten filmin kavga dövüş sahnesinde, son ana kadar birkaç tane kötü adamı alt edememesi, yalnızca bende değil herkeste bu duyguyu uyandırmıştır.
aslında netflix'in, kanalını bir sosyal proje gibi kullanmasına da hiç itirazım yok. adamlar ellerindeki güçle, 'iklim krizi', 'güçsüzün ve ezilenin yanında olma', 'ırkçılıkla mücadele', ''homofobinin ortadan kalkması', 'kültürün evrenselliği', 'yok olmakta/edilmekte olan türler'..........gibi pek çok konuda neredeyse sınırsız çaba, para ve emek harcıyorlar. bunlar alkışlanacak konular. bizler oturduğumuz yerde yalnızca gerekli gereksiz konuşurken adamlar bu projelere milyonlarca dolar harcıyor ve bunu da insanları 'eğlendirerek' yapıyor. asla göz ardı edilmemeli.
enola holmes 2'de de gerçek bir olaydan yola çıkılmış. ingiltere'deki ilk kadın işçi toplu hareketinden. ve bir kadın, sahtekar ve hegomonyacı sermaye sahiplerine karşı bu ayaklanmayı çıkartan isim: annie besant.
gerçek hayattan bu ilk kadın grevini anlatan yazıyı da paylaşayım:
yazıyı okurken göreceksiniz ki, oradaki bir fotoğrafta, enola holmes 2'deki kahramanlardan biri olan küçük kızla aynı yaşlarda olan bir küçük kibritçi kız fotoğrafı var. filmdeki küçük kızın kıyafetinin nereden alındığını da gösteren bir fotoğraf bu.
filmin sonunda filme emeği geçenlerin görev görev, isim isim sıralandığı yerin hemen başlangıcında da bir fotoğraf var, izlediğinizde hemen dikkatinizi çekecek: bu fotoğraf, paylaştığım yazıdaki ikinci fotoğraf.
diyeceğim şu ki, evet, film sinematografik anlamda belki çok da değerli bir film değil ama ele aldığı/işlediği konu açısından -bence- son derece değerli ve izlenmesi gereken bir film.
bu vesileyle iyi hafta sonları olsun herkese, her ne kadar okunma ve oylanma oranım son derece 'zayıf' olsa da.
netflix için özel ibaresi bu filmi tanımlamak için yeterli aslında.
filmi biraz farklı ele alabilmek için azıcık okuma yaptım. şimdi burada yalnızca bu filmin değerlendirmesini mi yapmalıyım, yoksa daha ağır, daha derin konulara mı girmeliyim? değer mi, değmez mi, bu benim hayatımdan kaç saate mal olur?
işte bu sorular kafamda burgu burgu dönerken, yazmanın karşı konulamaz cazibesiyle bu kışa hiç benzemeyen aralık ortası cumartesisinde yazmaya başlıyorum. plansız bir yazı bu. akacağı gibi akacak.
film sinemada çok da kullanılmayan yabancılaştırma yöntemini kullanmış. yabancılaştırma yöntemiyle ilgili önce bir okuma sayfası bırakayım buraya: (iyi bir yazı, konu ile ilgili olanların bu sayfayı okumalarını öneriyorum.)
filmde enola'yı canlandıran kızımızın üzerinden bu yöntemin kullanıldığını görüyoruz. doğrudan bakışmalar ve seslenme yoluyla seyirciyle doğrudan iletişime girme.
bu yöntem brecht tiyatrosu*'nda kullanılan yöntem. böylece izleyici, bunun sadece bir film olduğunun farkında olacak. peki bu film böyle bir yöntemle ne kazanıyor? cevabı koca bir hiç.
sinema dünyası sherlock holmes'tan epey ekmek yedi, yemeğe de devam ediyor. bitimsiz bir kaynak olarak (bkz: arthur conan doyle)'un bu ünlü öyküsü 1800'lerin sonunda dünya sahnesine çıkmış, o günden bugüne onun yarattığı bu ünlü kahramanın ince zekasının okuyucuda/izleyicide yarattığı hayranlık kullanıla kullanıla bitirilememiştir.
ben yukarıda bir yazarın değindiği büyük britanya aleminin içindeki etnik unsurların (siyahiler, hintliler vd.) 19. yy.da yaratılmış bu öykünün çeşitlemeleri içinde bugünün dünyasında yeniden yaratılmalarına itiraz etmiyorum. şimdi böyle olması netflix'in asli görevi zaten.
benim itiraz ettiğim nokta, öncelikle sherlock holmes'ü canlandıran henry cavill'in asla sherlock olamamasıyla ilgili. henry cavill bence bir oyuncunun kendisine verebileceği en büyük zararı vermiş bir oyuncu. adam resmen günümüzün arnold schwarzenegger'i. o çok gelişmiş kaslarıyla kendisine son derece uygun the witcher ya da superman gibi filmlerde oynamasını son derece normal bulurum. çünkü zekadan çok fiziksel güç ögesi görüntüsü çiziyor bu adam. ama siz kalkıp da onu sherlock gibi gücü yalnızca zekasından alan bir kahramanla özdeşleştirirseniz, ben buna itiraz ederim.
zaten filmin kavga dövüş sahnesinde, son ana kadar birkaç tane kötü adamı alt edememesi, yalnızca bende değil herkeste bu duyguyu uyandırmıştır.
aslında netflix'in, kanalını bir sosyal proje gibi kullanmasına da hiç itirazım yok. adamlar ellerindeki güçle, 'iklim krizi', 'güçsüzün ve ezilenin yanında olma', 'ırkçılıkla mücadele', ''homofobinin ortadan kalkması', 'kültürün evrenselliği', 'yok olmakta/edilmekte olan türler'..........gibi pek çok konuda neredeyse sınırsız çaba, para ve emek harcıyorlar. bunlar alkışlanacak konular. bizler oturduğumuz yerde yalnızca gerekli gereksiz konuşurken adamlar bu projelere milyonlarca dolar harcıyor ve bunu da insanları 'eğlendirerek' yapıyor. asla göz ardı edilmemeli.
enola holmes 2'de de gerçek bir olaydan yola çıkılmış. ingiltere'deki ilk kadın işçi toplu hareketinden. ve bir kadın, sahtekar ve hegomonyacı sermaye sahiplerine karşı bu ayaklanmayı çıkartan isim: annie besant.
gerçek hayattan bu ilk kadın grevini anlatan yazıyı da paylaşayım:
yazıyı okurken göreceksiniz ki, oradaki bir fotoğrafta, enola holmes 2'deki kahramanlardan biri olan küçük kızla aynı yaşlarda olan bir küçük kibritçi kız fotoğrafı var. filmdeki küçük kızın kıyafetinin nereden alındığını da gösteren bir fotoğraf bu.
filmin sonunda filme emeği geçenlerin görev görev, isim isim sıralandığı yerin hemen başlangıcında da bir fotoğraf var, izlediğinizde hemen dikkatinizi çekecek: bu fotoğraf, paylaştığım yazıdaki ikinci fotoğraf.
diyeceğim şu ki, evet, film sinematografik anlamda belki çok da değerli bir film değil ama ele aldığı/işlediği konu açısından -bence- son derece değerli ve izlenmesi gereken bir film.
bu vesileyle iyi hafta sonları olsun herkese, her ne kadar okunma ve oylanma oranım son derece 'zayıf' olsa da.
devamını gör...
4.
yukarıdaki yorumlara bayıldım :)))
doğru, bildiğimiz "sherlock" ile alâkası yok.
heyecanlandırmıyor, dedektiflik macerası tatmin etmiyor vs... vs...
ama unutmamak gerekir ki her film kendi başına ele alınmalı.
beğendim ben, ilk filme göre daha izlenebilir bir yapıda
doğru, bildiğimiz "sherlock" ile alâkası yok.
heyecanlandırmıyor, dedektiflik macerası tatmin etmiyor vs... vs...
ama unutmamak gerekir ki her film kendi başına ele alınmalı.
beğendim ben, ilk filme göre daha izlenebilir bir yapıda
devamını gör...
5.
oyuncu listesinde louis partridge, millie bobby brown, hannah dodd, david thewlis, henry cavill, helena bonham carter, sam claflin, sharon duncan-brewster, gabriel tierney, serrana su-ling bliss, susie wokoma, abbie hern, ramzan miah, mark fleischmann ve tim mcmullan gibi oyuncuların olduğu 2022 yapımı gizem/suç türündeki bu filmin yönetmenliğini ise harry bradbeer yapmıştır.
birinci filmde abisinin yolundan gitmeye çalışan küçük kız kendi dedektiflik şirketini kurar bu yolda ilerlemek istese de herkes holmes soyadını görünce sherlock'u bekliyor. tam toparlanıp işi bırakmayı düşündüğü sırada küçük bir kız gelip ona kardeşinin kaybolduğunu söyler ve başka işi olmayan enola bu işe atılır. tabii bu iş dönüp dolaşıp abisinin çözemediği bir savayla birleşince ikisi birlikte birleşen davalarını çözerken hem enola holmes hem de sherlock holmes izlemiş oluyoruz. bir de ilk filmden kendisine yardım ettiği genç adam ile olan durumunu da bir adım ileriye taşır kahramanımız. bu filmde enola sürekli olarak dördüncü duvar denilen o duvarı yıkarak direk bize hitap edip sonra dönüp filmde rolüne devam etmiştir. bu öyle kolay bir oyunculuk işi olmamıştır eminim bu filmi bu şekilde çekmek oldukça cesaretli bir tercih olmuş ve oyuncuya da yakışmış açıkçası. gerçi bu filmi beğenen sayısı az geldi bana kimi görsem eleştirmiş. beklentileri neydi bilinmez ama bana sorarsanız iyiydi.
film her iki kardeşi izlediğimiz bir film ve bence çok güzel bir film. gözüme batan bariz bir hata yoktu. izleyenler bilir yeni filmlerin denediği bir yöntem olan dördüncü duvar yıkma olayı bu filmde sıkça kullanılmıştır. yani bu yönüyle de beğendim çünkü kolay gibi görünen ama zor bir işi başarmış gibi geldi bana, belki de çok kolaydır bana zor göründü bilemem ama yine de yeni bir şeyi başarılı bir şekilde bize sunmuş ben bu yönüyle de ayrıca beğendim. iyi seyirler.
birinci filmde abisinin yolundan gitmeye çalışan küçük kız kendi dedektiflik şirketini kurar bu yolda ilerlemek istese de herkes holmes soyadını görünce sherlock'u bekliyor. tam toparlanıp işi bırakmayı düşündüğü sırada küçük bir kız gelip ona kardeşinin kaybolduğunu söyler ve başka işi olmayan enola bu işe atılır. tabii bu iş dönüp dolaşıp abisinin çözemediği bir savayla birleşince ikisi birlikte birleşen davalarını çözerken hem enola holmes hem de sherlock holmes izlemiş oluyoruz. bir de ilk filmden kendisine yardım ettiği genç adam ile olan durumunu da bir adım ileriye taşır kahramanımız. bu filmde enola sürekli olarak dördüncü duvar denilen o duvarı yıkarak direk bize hitap edip sonra dönüp filmde rolüne devam etmiştir. bu öyle kolay bir oyunculuk işi olmamıştır eminim bu filmi bu şekilde çekmek oldukça cesaretli bir tercih olmuş ve oyuncuya da yakışmış açıkçası. gerçi bu filmi beğenen sayısı az geldi bana kimi görsem eleştirmiş. beklentileri neydi bilinmez ama bana sorarsanız iyiydi.
film her iki kardeşi izlediğimiz bir film ve bence çok güzel bir film. gözüme batan bariz bir hata yoktu. izleyenler bilir yeni filmlerin denediği bir yöntem olan dördüncü duvar yıkma olayı bu filmde sıkça kullanılmıştır. yani bu yönüyle de beğendim çünkü kolay gibi görünen ama zor bir işi başarmış gibi geldi bana, belki de çok kolaydır bana zor göründü bilemem ama yine de yeni bir şeyi başarılı bir şekilde bize sunmuş ben bu yönüyle de ayrıca beğendim. iyi seyirler.
devamını gör...