1.
geçenlerde (bkz: hababam sınıfı güle güle)'yi izlerken gözüm rahmetli (bkz: kemal uzun)'a takılmıştı. hani filmin ortalarında beleşçi olduğundan ötürü hırsızlığından şüphelenilen ama sonra masum olduğu ortaya çıkan sefa karakterini oynayan oyuncu. kemal abi yakışıklı ve saygılı bir insandı. onun kendisi gibi tiyatrocu defne halman'la evli olduğu zamanları hatırlıyorum. belli ki o yılların toplum baskısı altında kemal abi esas duygularını gizliyormuş. seneler sonra işin mutfağına geçti ve bir gün onun bir eşcinsel nefreti cinayetine kurban gittiğini öğrendik. evine görüşmek için çağırdığı bir set görevlisi, bir figüran, onu öldürmüş.
ben eşcinsellerin biz heteroseksüeller gibi gerçek aşka dair ümitle yaşadıklarını ancak durumlarından ötürü bunu yakalamalarının çok daha zor olduğunu düşünüyorum. yaşadıkları ilişkiler dizisinde belki her tanıştıkları kişi, acaba bu o aradığım mı ümidini uyandırırken, belki sadece cinsel olarak birbirinden yararlanma, sonrasında karşı tarafın art niyetine bağlı olarak tehdit, şantaj, hırsızlığa uğrama vakalar sıkça görülüyor. ekşi sözlük, gay yazarların böyle bir çok anısıyla dolu. eşcinsel cinayetleri biraz sınıfsal, biraz da sözde aktif durumdaki şahsın kendi cinsel gerçekliğiyle yüzleşememe durumu gibi. üstelik doğu toplumlarına has olmadığını american beauty filminin sonunda da gördük.
ben kadın erkek ilişkilerinin iyice çıkmaza sürüklendiği böyle bir dönemde birbirlerini karşılıksız seven eşcinsellerin aşklarının çoğu hetero çiftin aşklarından daha gerçek ve hasbi olduğunu düşünüyorum. bu insanlar dışlanmışlık ve nefret bombardımanı altında, hiç bir art niyet ve çıkar olmadan bir araya gelmişler ise tartışılmayacak tek şeyin sevgi olduğuna inanıyorum. ilahi nizama karşı yelken şişirmenin bedeli ağır ama o insanlar, kendi yanılsamalarında böyle çıkarsız ve dayanışma içerisinde bir aşk bulurlarsa, mutsuzlukla dolu hayatlarında tutunacak bir dal buluyorlar.
ben eşcinsellerin biz heteroseksüeller gibi gerçek aşka dair ümitle yaşadıklarını ancak durumlarından ötürü bunu yakalamalarının çok daha zor olduğunu düşünüyorum. yaşadıkları ilişkiler dizisinde belki her tanıştıkları kişi, acaba bu o aradığım mı ümidini uyandırırken, belki sadece cinsel olarak birbirinden yararlanma, sonrasında karşı tarafın art niyetine bağlı olarak tehdit, şantaj, hırsızlığa uğrama vakalar sıkça görülüyor. ekşi sözlük, gay yazarların böyle bir çok anısıyla dolu. eşcinsel cinayetleri biraz sınıfsal, biraz da sözde aktif durumdaki şahsın kendi cinsel gerçekliğiyle yüzleşememe durumu gibi. üstelik doğu toplumlarına has olmadığını american beauty filminin sonunda da gördük.
ben kadın erkek ilişkilerinin iyice çıkmaza sürüklendiği böyle bir dönemde birbirlerini karşılıksız seven eşcinsellerin aşklarının çoğu hetero çiftin aşklarından daha gerçek ve hasbi olduğunu düşünüyorum. bu insanlar dışlanmışlık ve nefret bombardımanı altında, hiç bir art niyet ve çıkar olmadan bir araya gelmişler ise tartışılmayacak tek şeyin sevgi olduğuna inanıyorum. ilahi nizama karşı yelken şişirmenin bedeli ağır ama o insanlar, kendi yanılsamalarında böyle çıkarsız ve dayanışma içerisinde bir aşk bulurlarsa, mutsuzlukla dolu hayatlarında tutunacak bir dal buluyorlar.
devamını gör...
2.
devamını gör...
3.
başlığı sol frame’de görünce bu konuda iki kelam etmek istedim. açıkçası erkeklerin durumunu çok bilmiyorum ama kadınlar (eşcinselleri) genel anlamda daha duygusallar. bağlılık duymaya müsaitler. tabii sizin de ne aradığınıza bağlı. niyetiniz mühim.
heteroseksüeller henüz ilkokuldayken bile karşı cinsiyle deneme-yanılma ilişki kurmaya çalışır. hoşlandığı kişiyi rahatlıkla söyler falan filan. eşcinsel birey içine kapanık olur. bunu çocukken ayıp zannedebilir, içindekini bir türlü anlamlandıramayabilir. dolayısıyla psikolojik anlamda, yetişkin olduklarında da kendisiyle savaş verenler sayıca fazla diye düşünüyorum. bir tür kabullenme durumu yani. belirli bir yaşa gelene dek, ufak tefek ilişkileri olur ama en önemli şey eşcinsel bireylerde “güven” duygusu. birine güvenebilmek, sana savaş hâlinde yaklaşmayacak, sen açık yaşamıyorsan onun da sana saygı duyacağı şekilde hareket etmesi çok önemli. o yüzden kapalı kapılar ardında gibi görünse de eşcinseller de heteroseksüellerden hiç farklı değil, aşık olur. bunu ömür boyu birlikte sürdürebilirler ama çok az oranla. yani gözlemlediğim kadarıyla eninde sonunda biten ilişki çok fazla. çünkü evlilik yok, resmi bir durum olmadığı için örneğin hastalandığınızda “yakını mısınız?” sorusuna “arkadaşıyım” dersiniz. mesela bunu heteroseksüel biri pek anlayamayabilir. nasıl yani falan diyor olabilirsiniz. fakat bu durum bi’ yerde de üzer. öyle yani.
bu arada benim iki kelamım da maşallah. swh
heteroseksüeller henüz ilkokuldayken bile karşı cinsiyle deneme-yanılma ilişki kurmaya çalışır. hoşlandığı kişiyi rahatlıkla söyler falan filan. eşcinsel birey içine kapanık olur. bunu çocukken ayıp zannedebilir, içindekini bir türlü anlamlandıramayabilir. dolayısıyla psikolojik anlamda, yetişkin olduklarında da kendisiyle savaş verenler sayıca fazla diye düşünüyorum. bir tür kabullenme durumu yani. belirli bir yaşa gelene dek, ufak tefek ilişkileri olur ama en önemli şey eşcinsel bireylerde “güven” duygusu. birine güvenebilmek, sana savaş hâlinde yaklaşmayacak, sen açık yaşamıyorsan onun da sana saygı duyacağı şekilde hareket etmesi çok önemli. o yüzden kapalı kapılar ardında gibi görünse de eşcinseller de heteroseksüellerden hiç farklı değil, aşık olur. bunu ömür boyu birlikte sürdürebilirler ama çok az oranla. yani gözlemlediğim kadarıyla eninde sonunda biten ilişki çok fazla. çünkü evlilik yok, resmi bir durum olmadığı için örneğin hastalandığınızda “yakını mısınız?” sorusuna “arkadaşıyım” dersiniz. mesela bunu heteroseksüel biri pek anlayamayabilir. nasıl yani falan diyor olabilirsiniz. fakat bu durum bi’ yerde de üzer. öyle yani.
bu arada benim iki kelamım da maşallah. swh
devamını gör...
4.
igrenctir. taraflar sahsima gore id... neyse anladiniz siz.
id ile baslayan cezanin adi ne siz biliyosunuz zaten. tabi sahsi ve politik bi gorusumdur sadece.
id ile baslayan cezanin adi ne siz biliyosunuz zaten. tabi sahsi ve politik bi gorusumdur sadece.
devamını gör...