fareden korkmanın bilinçaltı nedenleri

insan zihni doğduğumuzdan itibaren öğrendiklerinden ibaret değildir ve olamaz.
genlerimize kayıtlı binlerce yıllık bilgilerle dünyaya geliriz. neyi yiyeceğimiz, neyin kokusunun çekici, neyin kokusunun itici olduğunu bilmek gibi sayısız iç bilgiye sahip olarak doğarız.
onbinlerce yıldır bize zararlı olabilecek, çekinmemiz , uzak durmamız gereken hemen herşey de kadim dna mıza fobi olarak kaydedilmiştir.
fare fobisi de bunlardan biridir. muhtemelen yaşadığı pis koşullar, taşıdığı hastalıklar ve fırsatçı yağmacı bir hayvan olan fareden geçmişte çok çekmiş olanların bilinçaltı, bu hayvandan uzak durmak gereğini dna sına kod olarak işlemiştir.

bastırılmış gaylık tamamen ne olacak başka..

nickim hasebiyle 2 kelam edicem,

annem fareden cok korkar. asiri.

ablam da oyle. ben de. cogu insan oyledir zaten.

az once ablam dolapta fare var dedi cok korktu bagirdi, ben de bagirdim. evet.

neyse sonra dolabi actim, minik, parmak kadar tatlis mi tatlis 1 sey uzanmis, pusmus boyle, kipirdamiyo.

ablam takti at disari. ve dedi ki firlat.

dedim e firlatsam olcek. dedi ki,

fare öldürülür zaten

simdi bu bakis acisinin nedeni bence insanlara yillarca televizyonlardan, medyalardan asilanmis fare pistir algisi.

kanalizasyondan cikmis, pis 1 kediyi 1 hayvansever oksayip sevebilir ama aynisi, gidicek yeri olmayan, o yuzden bodrumlarimizda dolanan fare dostlarimiz icin yok nedense.

yani minicik sey, seni isirmicak sonucta, daha bebek bide. buyuk olsa gene neyse de, bu minnak seyden bu kadar korkmanin anlam ve onemi ne...

neyse sonra aldim, disari 1 yere koydum...yazik, disarda da yagmur var usumustur.

ama en nihayetinde farelere karsi olan fobimi, en azindan kucuk olanlarina karsi, kismen yendim diyebilirim.

korkularimizin, heleki anlamsiz korkularimizin uzerine gidelim.

he son olarak,

fareleri sevin.

pis olması, pis yerlerde yaşaması, hastalık taşıması ve çok hızlı hareket etmesi.
bonus olarak kuyruğu.

yırtıcı hayvanlar (aslan,kaplan türevi ) hariç hiç bir hayvandan, böcekten vs. korkmam.
korkanları da anlayamam.

bulaşıcı hastalık taşıyan etobur bir kemirgen olması.

üzerinde yaşayan pirelerden insanlara veba bulaştırır. gece uyurken kulak, burun, ayak ve parmaklarınızı kemirebilir.
daha ne olsun ...

sanırım bendeki travma şu: mersin veya adana'da yaşayanlar bilir, cardon diye bir mahlukat yaşardı buralarda (şu an pek yok) kediden biraz ufak lağım faresi. daha çocuğum, yaz günü, herkes sere serpe yatıyor mersin sıcağında, gece yarısı bir patırtı, gürültü, dayım, amcam hepsi bizde, bir şey kovalıyorlar...cardon, annemle babamın yatağına tırmanıyor, annemin dudağını kemiriyor, annem sadece akan kanın sıcaklığına uyanıyor...uyuşturucu etkisi varmış salyasında...neyse kıstırıyorlar cardonu, babam gaz döküyor üstüne, poffff, yürüyen meşale gibi gezerek ciyaklayarak öldü.. yeterli mi? fare değince tırsmak için? babam yakmayıp götürselermiş hastaneye, annem boşuna göbekten bir ton iğne yemeyecekmiş...

fareler de dahil yerde gezinen bazı yaratık ve mahlukatlardan neden korktuğumuza dair şurada yazmıştım.

orada eklemediğim bir detay var. kadınlarla erkeklerin farkı, biz erkeklerin tuvalet ihtiyaçlarını giderirken bunu genelde ayakta halletmemiz. kadınlar ise tüm ihtiyaçlarını çömelerek gidermek zorundadır. bu yüzden fareler ve yılanlar dahil yerde gezinen tüm mahlukatlardan korkmalarının geçerli sebepleri vardır. kadınların fareler dahil bazı canlılardan, erkeklerden çok korkmasının nedeni erkeklerden daha zayıf yaratılışlı olmaları değildir.

tarih kitapları.
avrupa'nın neredeyse yarısını farelerin gemilerle taşıdığı veba mikrobundan öldüğü tarih kitaplarında yazılı. bir de çocukken farelerin gece uyurken kulakları kemirdigi söylenirdi. bu iki sebep yeter de artar bile.

hohlayıp uyuşturduktan sonra kulağımı kemirme ihtimali. bir sabah uyanıyorsun ve kulak kepçesinin yarısı gitmiş.

bilinçaltım da dışımda aynı nedenden korkuyor, beni kemirebilme olasılığı. bence yeterli bir sebep ama illa daha mantıklı ol derseniz, her yere girip çıkabilmesi dolayısıyla küçük bir pislik olması. ıyyyk yazarken bile tüyler tiken.

tamamiyle ön yargıdır. dışarıda, çöpün, tozun, bokun içinde dolaşan her hayvan pistir. (insan da pistir ama aldırmıyoruz. koyun gibi kokarak yanımızdan geçiyor, geçen yıl yıkanmıştır ehü ehü diye dalga geçiyoruz)
fare de pistir, her ne kadar peygamber efendimiz kedinin su içtiği tastan su içse de kedi de pistir. itler de çok pistir. :çeride kedi ya da it beslenen eve girin, leş gibi kokar. hayır diyenler alışmıştır. insan da pistir demiştik ya.
fare korkusu ön yargıdır. hindistan'da fare tapınağı var ve insanlar farelere tapınıyorlar. kadınlar dahil.
farelerin hastalık getirdiği sanısı. fare ağzında hanta virüsü vardır. ama sadece bu virüs farede değil tüm kemirgenlerde bulunabilir. şehirde yaşayan kemirgenlerde pek görülmez. ormanda "aman ne sevimli" dediğiniz sincaptan da virüsü kapabilirsiniz.
veba bulaştırır sanısı: fare veba taşımaz. fare sırtından beslenen pireler bulaştırır. veba bulaşmış bir farenin sırtındaki pireler fare ölünce bir başka fareye atlar. al sana epidemi. fare kalmayınca insana, kediye, ite geçer. yani sırtında pire taşıyan bir kedi, bir it de mükemmel bir taşıyıcıdır. tabi geçmişte insanlar, bizim insanlarımızdan yüz kat daha akıllı olduğundan şehirler it istilası altında değildi. bu nedenle veba salgınları farelere ihale edildi. oysa gariban hayvanlar da yersinya basilinin kurbanıydılar.
fare korkusu ön yargıdır. evin yeni doğan çocuğunu öldüren ev itleri hikayeleriyle dolu internet. biraz google karıştırın. (yine, evdeki kedinin evin yeni doğmuş bebesinin yüzünü yediği haberi vardı gazetelerde) oluyor. ama tüm memeli hayvanlar içinde, insandan sonra en çok insan öldüren hayvan itler. üstelik hastalık bulaştırarak değil, doğrudan saldırarak, parçalayarak. bu olayların büyük kısmı hindistan, pakistan, bengaldeş, filipinler gibi az gelişmekte olan ülkelerde oluyor. sayı 25bin. çok hücreli hayvanlar içinde ise sivrisinek birinci, insan ikinci, itler üçüncü yılan dördüncü.
farenin adı çıkmış. doğrudan saldırıyla insan öldürdüklerine dair kayıt yok. (sincap ve kedinin var) hadi bakalım.

fare bilinen en eski kara memelisidir ,tabi bugünkü fare ile ilişkisi ,ilintisi tartışılır ,permiyen devrinde bile fare cinsi memeli vardı .
daha eski fosil yok,225 milyon yıl.
dinozorlar devrinde de görüyoruz , dinozorlarla milyonlarca yıl beraber yaşadılar ,dinozorlar yok olduğunda ilk dolaşmaya başlayan memelidir.

her türlü yok oluştan kurtulmuştur ,en büyük türü 1 ton kadardı, insanın çıkışı ile aynı zamana rastlamasa da 4 milyon yıl, yaklaşık 3 milyon yıl insanla yaşadı ,insanın olduğu ve yiyecek stokladığı yanında yiyecek taşıdığı her yerde fare vardı . ,
ve insan soyunun en fazla savaş yaptığı hayvandır . 3 milyon demesek de ,2,5 milyon yıldır insan fare ile savaşıyor ,insan fareyi fare insanı öldürüyor ve yiyeceğini çalıyor.
kentler kurulup alt yapılar genişleyince fareler şehirlere geldiler ve insanın yaptığı her türlü alt ve üst yapıda yaşamaya başladılar ve hastalık mikropları taşımaya da .
ben bir ara tuzla deri sanayinde çalıştım bir fransız firmasında , devrimci deri sendikasından da arkadaşlarım vardı , muhabetlerde çoğu zaman fare -sıçan nmevsusu geçerdi.
kedi falan baş edemez büyük köpekler vardı farelere karşı ,,onlarda yetmezmiş.
fabrika işlenmiş değerli derileri çelik tel kafeslerde tutarmış, çok ufak aralıklı 1-1,5 santim,tabi lezzetli deri .
bir arkadaş anlattı , kamera koymuşlar , fareler sıraya girer çelik kafesi kemirmeye başlarlar ,yoruldukça yer degiştirip sabaha karşı teli kırıp deriler yemişler. sonranervürlü tor çelik falan kulanmışlar kafeste.
benim çalıştığım deri üzerine değildi ,yazıhane komplexi ve alt kat depo. akü şrinkleri.
bazen akşam kalırdım ,pencereden bakardım depoya ,floresanları yakıp gelirler etrafı kolacan ederler bakarlar insan korkuyor bakarlar palet altlarına falan işe yara bir şey yok tabi asit ve saf su kokusu ilgilerini çekmez giderlerdi. sonra hiç gelmediler meğer birbirleri ile haberleşirlermiş buraya girmeye gerek yok.
saat 10 falan çıktığım zaman harbi tırsadım arabaya girmişlermidir diye.
büyük bir kedi kadar olanları vardı ,zehir mehir hak getire alışmışlar zehire.
bir arkadaş anlattı köpeklerle kavga ettiklerinde yada bir insan taş parçaşı yada çakıl taşı gibi bir şey attığında karaciğer,dalak,kalp böbrek bölgesine taş isabet ederse 1-2 dakika içinde organ yetersizliğinden ölürlermiş.

istanbul'da şimdi markası aklımda kalmamış bir zehir epey popülasyonu azalttı ,birde amerikan markası tom cat -2 mum .
her zehir öldürmüyor müptela olmuşlar . ben muhabbet olsun diye yazdım bildiğim az tabi .

bir arakadaşım hindistan'da görmüş farelerin tanrı olduğu tapınak varmış , tapınakta yüzyıllardır yaşayan fare3 kolonisi ve rahipler ,insanlar tapınmaya yada duaya gelirken yemek,tavuk eti,meyve artık neyse getiriyorlarmış fareler için. arkadaşım ,tapınak sınırından hiç çıkmıyorlar dedi. nüfusları da sabitmiş nasıl oluyorsa.
berde kemik temizleme var onuda sonra yazarım .

insanın korkusu milyonlarca yıllık savaş olabilir,dna'ya işlemiş artık .

sadece kadınlar değil, koca adamlar da korkar. rahmetli bir ağabeyimiz vardı, işyerinde minicik bir fare gördüğünde akşama kadar giremezdi dükkanına. son çare etrafta dolaşan bir kedi bulduk, işyerine soktuk kediyi de, fareden ancak öyle kurtarabildik, yoksa ağabeyimiz o dükkanına asla adım atamayacaktı. böcek kadar hayvandan niye korktuğunu sorduğumda da esasında korkmadığını ama çok tiksindiği yanıtını verirdi. fareden korkulacaksa, o fare türü sayın kalender kelenderidis 'in yukarıdaki tanımda bahsettiği, memleketi mersin'de fink atan ve o yörede adına cardon veya cartın dedikleri, bildiğiniz yürüyen veba diye de tabir edeceğimiz kahverengi lağım fareleridir. mersin'e birkaç gidişinde şahit oldum. karşı binanın basamaklarının altından çıkıp çıkıp saklanıyordu. basamakların çıktığı birinci kattaki kadını uyardıktan sonra kadın farenin giriş çıkış yerine fare zehiri döktü, arada sırada yol kenarlarında bu farelerin cesetlerine rastlıyordum. en fenası da akşam üzeri sokakta yürürken irice bir lağım faresi aheste aheste sokak kedisi gibi yanımdan geçti ve bir arabanın altına saklandı. ben de şaşkın vaziyette dönüp hayvanı arkadan takip ettim, girdiği aracın altına eğilerek bakmaya başladım. o esnada yoldan genç bir kız ve erkek yürüyordu, onlar ise o koca fareye tepki vermediler. benim şaşkın hareketimi gören kız ise gülerekten mersin'in bunlara alışık olduğunu söyledi ve ben de yoluma koyuldum. yani bunların yanında fındık faresi muhallebi çocuğu kalır.

sanılır ve söylenir ki fareden korkmanın ana sebebi büyük veba salgınıdır. fare dünyaya ölüm getirmiş, içinden ölü çıkmayan ev kalmamıştır.

sıkıntılı hayvan olm. pis bir kere. ciyak ciyak koşuyor falan ayrıca ısırsa bulaşacak hastalığın haddi hesabı yok.

bir bilinçaltı gerekiyor mu ki, ısırılmak ve mikrop kapma korkusu ve farenin saldırgan çevikliği.. (tamam erkekler olarak bir şövalyeliğe soyunuyoruz karizma uğruna ama biz de kadınlar kadar olmasa da korkuyoruz yalan yok.
(birisi de, erkekler için 'bastırılmış gaylık' belirtisi demiş ya la.. sanki farenin düzmesinden korkuluyo.. teallaam ya.)

hastalık taşıyan, hem hızlı hareket edebilen hem de iğne deliğinden bile geçebilen ,yakalamanın zor olduğu bir kemirgen. dış görünüşü hasebiyle de insanı biraz rahatsız ediyor.

of her şeyin altında da psikolojik bir şeyler aramasak mı ya? dümdüz tiksinme duygusu işte.