orijinal adı: dear ıjeawele, or a feminist manifesto in fifteen suggestions
yazar: chimamanda ngozi adichie
yayım yılı: 2017
yazarın yakın zamanda doğum yapan arkadaşına yazdığı, kızını içinde yaşayacağı dünyayı daha iyi bir yer haline getirebilmek adına feminist yetiştirmesine adına öğütler için mektubudur.
yazar: chimamanda ngozi adichie
yayım yılı: 2017
yazarın yakın zamanda doğum yapan arkadaşına yazdığı, kızını içinde yaşayacağı dünyayı daha iyi bir yer haline getirebilmek adına feminist yetiştirmesine adına öğütler için mektubudur.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "moderatör 2" tarafından 05.10.2022 11:52 tarihinde açılmıştır.
1.
kurtlarla koşan kadınlar'ı okuyorum yaklaşık üç aydır. derinlik ve üzerine uzun uzun düşünme isteyen bir kitap olduğundan küçük bir okuma grubuyla sindire sindire okuyoruz.
araya şu manifestoyu sıkıştırayım dedim. aylardır sindirmeye çalıştığım konuları birer birer özetlemiş kadın. tabii ki iki kitabı kıyaslamıyorum bambaşka alanlarda yazılmış iki farklı, kıymetli çalışma söz konusu ama feminist manifesto ana fikri aktarma konusunda çok başarılı.
kitap temelde yeni çocuk sahibi olmuş bir annenin yavrusunu feminist yetiştirmek için yazardan yardım istemesi üzerine, ona cevaben yazılan önerilerle dolu bir mektubun genişletilmiş hali.
birinci öneri: tam bir birey ol.
kadınlar anne olduktan sonra sadece anne olmaları bekleniyor. başka bir şey olmamalı o çünkü anne. (bkz: you'r mum) halbuki olması gereken bu değil. bir anne çalışabilir, çalıştığı için kendini kötü hissetmemelidir. çalıştığı için özür dilememelidir. çalışan anne çocuğu için çabalıyordur yoksa kimse zaten keyfinden girmez iş hayatına, bir ihtiyaç vardır.
ayrıca anne olunca hiçbir özellik hoop diye gökten inmiyor. anne bebeğini nasıl susturacağını bilmek zorunda değil. nasıl doyuracağını bilmek zorunda değil. bunlar taze bir anne için zamanla, deneyerek, sorarak öğrenilecek şeyler. anne bunları yapamadığı için, sorduğu için kötü hissetmemeli. bir anne yardım isteyebilmeli.
ikinci öneri: her şeyi birlikte yapın
çocuk bakımında ve ev işlerinde eşlerine yardım eden kocalara sinir oluyorum. lan neyine yardım ediyosun? kadının görevi mi çocuk bakmak? emzirme dışında her şeyi beraber yapmanız lazım, çocuğu beraber yapmadınız mı zaten?
bekar bir anne olsa durum farklı zaten, evet tüm sorumluluk annede. ama çocuğun bir babası varsa bi zahmet tüm sorumluluğu paylaşmalı. bekar olmayan bir anne bekar bir anne gibi davranmaya zorlanmamalı. böyle böyle her işe koşmaya, her şeye tek başına yetmeye çalışırken delirdi analar, analarımız...
üçüncü öneri: kızına toplumsal cinsiyet rolleri fikrinin tam bir saçmalık olduğunu öğret
neden kız çocuklarının oyuncakları ütü, çamaşır makinesi, mutfak takımı da erkeklerin ki helikopter, tamir seti? kızların eşyaları bozulmuyor mu neden küçük yaşta tamiri öğrenmesinler? erkekler acıkmıyor mu onlar neden yemek yapmaya teşvik edilmesinler? "yemek pişirme bilgisi bir vajinaya doğumdan önce yüklenen bir özellik değil ki! öğrenilen bir şey"
çocuklara öğretilmesi gereken bir erkek gibi davranmak, bir kız gibi davranmak olmamalı. kendi potansiyelleri çerçevesinde iyi bir insan gibi davranmak olmalı. toplumsal cinsiyet fikri bir kez öğrenildikten sonra değiştirmek çok zor, o yüzden mutlaka küçük yaşta bu rolleri reddetmeyi öğretmek lazım.
bu arada, on üçüncü bölümde geçse de ben buraya daha uygun görüyorum: kızlara, evi geçindirmenin erkeğin görevi olmadığını da öğretmek gerek. evi kim geçindirebiliyorsa, o geçindirmelidir.
dördüncü öneri: hafif feminizm diye nitelendirdiğim şeyin tehlikelerinden sakın
kitapta çok acı bir örnek var. ingiltere başbakanı theresa may için şöyle bir ifade kullanılmış zamanında: "eşi phillip may, geri planda kalarak theresa'nın parlamasına izin verdi."
allah allah bak sen şu işe. kocası istese theresa'nın da önüne geçerdi de canı istemedi yani? kadın kendi emeğiyle, azmiyle parlamış olmasın?
ve daha önce hiç dikkat etmediğim bir bakış açısı kazandırdı bana bu bölüm. klişedir: "bizim evde babam söz sahibi gibi görünür ama perde arkasında kararları veren, evi idare eden annemdir."
e tamam çok güzel de neden perde arkasında? neden eşit bir şekilde ev idare edilemiyor ya da evi kadın idare ediyorsa neden "annem idare ediyor" denemiyor.
beşinci öneri: ona okumayı ve kitapları sevmeyi öğret
yıl olmuş 2022 artık bunu açıklamaya gerek yok bence.
altıncı öneri: ona dili sorgulamayı öğret
bir kızı prenses diye sevmek ona ister istemez narinlik katıyor, bir prens hayali yaratıyor.
kocaya gidecek yaşa geldin gibi sözler kullanmak, hayata bir amaç yüklüyor: belirli bir yaşa gelince evlenmelisin. yoo değil?
kadın düşmanlığı ya da kadına saygı duyulmaması örtülü şekilde de olabiliyor. buna çok dikkat etmek lazım. ülkemizde çok sık trafik kazası yaşanıyor maalesef. haberlerde iki tür başlık görüyoruz: "falan yerde kaza oldu." ya da "kadın sürücü kazaya sebep oldu."
istediğiniz kadar araştırın bir tane bile "erkek şoför kaza yaptı" haber başlığı bulabileceğinizi sanmıyorum. kadın olunca cinsiyet vurgulanmadan olmuyor ama nedense. niye?
kadınların savunulması, korunması, el üstünde tutulması gerektiği yönündeki ifadeler de cinsiyetçi. beni koruma arkadaşım ben kendimi gerektiği gibi korurum. bana ve tüm insanlara eşit yaklaş, kadın olduğum için erkeklerden daha aşağı bir varlıkmışım gibi davranma yeter, teşekkürler.
yedinci öneri: evlilikten asla başarı olarak söz etme
kadınların nedense her zaman evlenmek ve bir erkeğin karısı olmak başarı gibi. evlendim!! bakın en güzel ben evlendim!! sosyal medya biyografilerinde bile "@fasofiso'nun eşi" ibarelerini görebilmek mümkün. hayırlı uğurlu olsun bacım ama medeni durumun değişti haricen bir şey başarmadın.
sekizinci öneri: ona sempatik ve sevimli görünmek zorunda olmadığını öğret.
sempatik ve sevimli görünmeye çalışmak beraberinde canımızı acıtan olaylara ses çıkarmamayı getiriyor. manipüle edildiğimizde bunu görmezden gelmeyi öğretiyor. haksızlıkları alttan almamızı, bi yerden sonra kendimizi ezdirmeyi öğretiyor. kurtlarla koşan kadınlarda çok sevdiğim bir örnek vardı: hiçbir anne kurt yavrusuna tehlike yaklaştığında sevimli ve sempatik olmayı öğretmez, tehlike karşısında hırlamayı ve pençelerini çıkarmayı öğretir ki yavru hayatta kalabilsin.
çocuklara cinsiyet fark etmeksizin öğretilmesi gereken asıl şey dürüstlük ve cesaret.
dokuzuncu öneri: ona bir kimlik kazandır.
çocuk kim olduğunu bilerek büyümeli. atalarını, nerede yaşadığını, ne zamandır yaşadığını, kültürünü ve kültürünü kucaklamayı. bir yandan da kültürdeki olumsuz unsurları törpülemeyi. bu bölüm afrikan kültürüyle düşünüldüğünde önem kazanıyor, ülkemiz şartlarına nasıl uyarlanır bilemedim.)
onuncu öneri: kendisiyle ve görünüşüyle nasıl ilişki kurduğuna dikkat et.
bu bölüm de yine afrika kültürü etrafında şekillenmiş. saatler süren saç örmelerden bahsediliyor mesela. sırf sen derli toplu saç seviyorsun diye çocuğun o acılara katlanmasın diyor mesela.
öte yandan kıyafet mevzuunda diyor ki, çocuğuna bu kıyafet kötü diyebilirsin, sana yakışmamış diyebilirsin, ahlaksız diyemezsin.
bu konu da günümüzde din ve gelenek etrafında şekilleniyor biraz. biraz da açık giyinmeyi üstü kapalı bir davet gören insandışı varlıklar var. burada bu birikimimle tartışamayacağım kadar derin bir konu. pas.
on birinci öneri: ona kültürümüzün biyolojiyi işine geldiği zaman toplumsal normların gerekçesi olarak kullanmasını sorgulamayı öğret.
erkeklerin fiziksel üstünlüğü kadınlardan üstün olmalarının biyolojik nedeniymiş gibi gösteriliyor ya kimi zaman, çok gülüyorum. e tabii ki (çoğunlukla) erkekler daha güçlü ama bu neden benim onlardan daha az hakka sahip olmam gerektiği anlamına gelsin? neden erkek güçlü olduğu için sayısız partner hakkı tanınırken kadın tek partnerle sınırlansın? biyolojik nedenlerle açıklanacaksa her şey, soyun devamı ve genetik çeşitlilik açısından kadının birden fazla partnere sahip olması daha olumludur. hoşunuza gitmedi di mi? biyolojiyi bahane olarak kullanmicaz o zaman.
on ikinci öneri: ona cinsellikten söz et ve bunu erkenden yap.
bu yapılırken asıl önemli olan cinselliğin sadece bir üreme eylemi olarak tanıtılmaması. yine burada da yazarın kültürüyle bizimki arasında farklılıklar olduğundan tamamen uymak belki zor. zira yazar evli olmayan insanların da birlikte cinsel hayatları olabileceğini, bunun normalliğini çocuklara öğretmeyi öğütlüyor. her aile yapısına her inanışa uymaz belki ama fikrimce en azından çocuğa bunu yapan insanların da olduğu ve bu insanların taşlanması, linçlenmesi gerekmediğini öğretmek gerek.
ve tabii ki kanayan yaramız regl. çocuğa bunun utanılacak bir duurmolmadığını öğretmek gerek ama öncesinde bizim bundan utanmamayı öğrenmemiz gerek.
"reglin boka benzediğini söylemişti adamın biri bana. kutsal bok o zaman, demiştim, çünkü regl olmasa sen de burada olmazdın."
on üçüncü öneri: aşkı ve romantizmi de yaşayacak, buna hazırlıklı ol
sevgi dünyadaki en güzel şeylerden biri. ama çocuklara ve özellikle kızlara sevginin tek taraflı olmadığını öğretmek lazım. her zaman vermek olmaz, almak da lazım. sevginin karşılığını almak lazım.
(b: on dördüncü öneri: ona baskıyı öğretirken baskıya uğrayanları kutsallaştırmamaya çalış)
on beşinci öneri: ona farkı öğret
bu kısım beni üzdü. biz öğrenebildik mi farkı? farklılıklara saygı duymayı?
dini, kültürel, siyasal her türlü farkı kusur gibi algılıyor zihinlerimiz. bizden farklı olana tahammülümüz yok. öncelikle kendimizi farklı olana saygı duyma konusunda eğitmeliyiz, bu şekilde yaşadığımızda çocuklarımız zaten farklılıkları yadırgamamayı öğrenecektir.
ohh. bir saatte bitebilecek mis gibi bir kitap. çok beğendim çoook çoook..
araya şu manifestoyu sıkıştırayım dedim. aylardır sindirmeye çalıştığım konuları birer birer özetlemiş kadın. tabii ki iki kitabı kıyaslamıyorum bambaşka alanlarda yazılmış iki farklı, kıymetli çalışma söz konusu ama feminist manifesto ana fikri aktarma konusunda çok başarılı.
kitap temelde yeni çocuk sahibi olmuş bir annenin yavrusunu feminist yetiştirmek için yazardan yardım istemesi üzerine, ona cevaben yazılan önerilerle dolu bir mektubun genişletilmiş hali.
birinci öneri: tam bir birey ol.
kadınlar anne olduktan sonra sadece anne olmaları bekleniyor. başka bir şey olmamalı o çünkü anne. (bkz: you'r mum) halbuki olması gereken bu değil. bir anne çalışabilir, çalıştığı için kendini kötü hissetmemelidir. çalıştığı için özür dilememelidir. çalışan anne çocuğu için çabalıyordur yoksa kimse zaten keyfinden girmez iş hayatına, bir ihtiyaç vardır.
ayrıca anne olunca hiçbir özellik hoop diye gökten inmiyor. anne bebeğini nasıl susturacağını bilmek zorunda değil. nasıl doyuracağını bilmek zorunda değil. bunlar taze bir anne için zamanla, deneyerek, sorarak öğrenilecek şeyler. anne bunları yapamadığı için, sorduğu için kötü hissetmemeli. bir anne yardım isteyebilmeli.
ikinci öneri: her şeyi birlikte yapın
çocuk bakımında ve ev işlerinde eşlerine yardım eden kocalara sinir oluyorum. lan neyine yardım ediyosun? kadının görevi mi çocuk bakmak? emzirme dışında her şeyi beraber yapmanız lazım, çocuğu beraber yapmadınız mı zaten?
bekar bir anne olsa durum farklı zaten, evet tüm sorumluluk annede. ama çocuğun bir babası varsa bi zahmet tüm sorumluluğu paylaşmalı. bekar olmayan bir anne bekar bir anne gibi davranmaya zorlanmamalı. böyle böyle her işe koşmaya, her şeye tek başına yetmeye çalışırken delirdi analar, analarımız...
üçüncü öneri: kızına toplumsal cinsiyet rolleri fikrinin tam bir saçmalık olduğunu öğret
neden kız çocuklarının oyuncakları ütü, çamaşır makinesi, mutfak takımı da erkeklerin ki helikopter, tamir seti? kızların eşyaları bozulmuyor mu neden küçük yaşta tamiri öğrenmesinler? erkekler acıkmıyor mu onlar neden yemek yapmaya teşvik edilmesinler? "yemek pişirme bilgisi bir vajinaya doğumdan önce yüklenen bir özellik değil ki! öğrenilen bir şey"
çocuklara öğretilmesi gereken bir erkek gibi davranmak, bir kız gibi davranmak olmamalı. kendi potansiyelleri çerçevesinde iyi bir insan gibi davranmak olmalı. toplumsal cinsiyet fikri bir kez öğrenildikten sonra değiştirmek çok zor, o yüzden mutlaka küçük yaşta bu rolleri reddetmeyi öğretmek lazım.
bu arada, on üçüncü bölümde geçse de ben buraya daha uygun görüyorum: kızlara, evi geçindirmenin erkeğin görevi olmadığını da öğretmek gerek. evi kim geçindirebiliyorsa, o geçindirmelidir.
dördüncü öneri: hafif feminizm diye nitelendirdiğim şeyin tehlikelerinden sakın
kitapta çok acı bir örnek var. ingiltere başbakanı theresa may için şöyle bir ifade kullanılmış zamanında: "eşi phillip may, geri planda kalarak theresa'nın parlamasına izin verdi."
allah allah bak sen şu işe. kocası istese theresa'nın da önüne geçerdi de canı istemedi yani? kadın kendi emeğiyle, azmiyle parlamış olmasın?
ve daha önce hiç dikkat etmediğim bir bakış açısı kazandırdı bana bu bölüm. klişedir: "bizim evde babam söz sahibi gibi görünür ama perde arkasında kararları veren, evi idare eden annemdir."
e tamam çok güzel de neden perde arkasında? neden eşit bir şekilde ev idare edilemiyor ya da evi kadın idare ediyorsa neden "annem idare ediyor" denemiyor.
beşinci öneri: ona okumayı ve kitapları sevmeyi öğret
yıl olmuş 2022 artık bunu açıklamaya gerek yok bence.
altıncı öneri: ona dili sorgulamayı öğret
bir kızı prenses diye sevmek ona ister istemez narinlik katıyor, bir prens hayali yaratıyor.
kocaya gidecek yaşa geldin gibi sözler kullanmak, hayata bir amaç yüklüyor: belirli bir yaşa gelince evlenmelisin. yoo değil?
kadın düşmanlığı ya da kadına saygı duyulmaması örtülü şekilde de olabiliyor. buna çok dikkat etmek lazım. ülkemizde çok sık trafik kazası yaşanıyor maalesef. haberlerde iki tür başlık görüyoruz: "falan yerde kaza oldu." ya da "kadın sürücü kazaya sebep oldu."
istediğiniz kadar araştırın bir tane bile "erkek şoför kaza yaptı" haber başlığı bulabileceğinizi sanmıyorum. kadın olunca cinsiyet vurgulanmadan olmuyor ama nedense. niye?
kadınların savunulması, korunması, el üstünde tutulması gerektiği yönündeki ifadeler de cinsiyetçi. beni koruma arkadaşım ben kendimi gerektiği gibi korurum. bana ve tüm insanlara eşit yaklaş, kadın olduğum için erkeklerden daha aşağı bir varlıkmışım gibi davranma yeter, teşekkürler.
yedinci öneri: evlilikten asla başarı olarak söz etme
kadınların nedense her zaman evlenmek ve bir erkeğin karısı olmak başarı gibi. evlendim!! bakın en güzel ben evlendim!! sosyal medya biyografilerinde bile "@fasofiso'nun eşi" ibarelerini görebilmek mümkün. hayırlı uğurlu olsun bacım ama medeni durumun değişti haricen bir şey başarmadın.
sekizinci öneri: ona sempatik ve sevimli görünmek zorunda olmadığını öğret.
sempatik ve sevimli görünmeye çalışmak beraberinde canımızı acıtan olaylara ses çıkarmamayı getiriyor. manipüle edildiğimizde bunu görmezden gelmeyi öğretiyor. haksızlıkları alttan almamızı, bi yerden sonra kendimizi ezdirmeyi öğretiyor. kurtlarla koşan kadınlarda çok sevdiğim bir örnek vardı: hiçbir anne kurt yavrusuna tehlike yaklaştığında sevimli ve sempatik olmayı öğretmez, tehlike karşısında hırlamayı ve pençelerini çıkarmayı öğretir ki yavru hayatta kalabilsin.
çocuklara cinsiyet fark etmeksizin öğretilmesi gereken asıl şey dürüstlük ve cesaret.
dokuzuncu öneri: ona bir kimlik kazandır.
çocuk kim olduğunu bilerek büyümeli. atalarını, nerede yaşadığını, ne zamandır yaşadığını, kültürünü ve kültürünü kucaklamayı. bir yandan da kültürdeki olumsuz unsurları törpülemeyi. bu bölüm afrikan kültürüyle düşünüldüğünde önem kazanıyor, ülkemiz şartlarına nasıl uyarlanır bilemedim.)
onuncu öneri: kendisiyle ve görünüşüyle nasıl ilişki kurduğuna dikkat et.
bu bölüm de yine afrika kültürü etrafında şekillenmiş. saatler süren saç örmelerden bahsediliyor mesela. sırf sen derli toplu saç seviyorsun diye çocuğun o acılara katlanmasın diyor mesela.
öte yandan kıyafet mevzuunda diyor ki, çocuğuna bu kıyafet kötü diyebilirsin, sana yakışmamış diyebilirsin, ahlaksız diyemezsin.
bu konu da günümüzde din ve gelenek etrafında şekilleniyor biraz. biraz da açık giyinmeyi üstü kapalı bir davet gören insandışı varlıklar var. burada bu birikimimle tartışamayacağım kadar derin bir konu. pas.
on birinci öneri: ona kültürümüzün biyolojiyi işine geldiği zaman toplumsal normların gerekçesi olarak kullanmasını sorgulamayı öğret.
erkeklerin fiziksel üstünlüğü kadınlardan üstün olmalarının biyolojik nedeniymiş gibi gösteriliyor ya kimi zaman, çok gülüyorum. e tabii ki (çoğunlukla) erkekler daha güçlü ama bu neden benim onlardan daha az hakka sahip olmam gerektiği anlamına gelsin? neden erkek güçlü olduğu için sayısız partner hakkı tanınırken kadın tek partnerle sınırlansın? biyolojik nedenlerle açıklanacaksa her şey, soyun devamı ve genetik çeşitlilik açısından kadının birden fazla partnere sahip olması daha olumludur. hoşunuza gitmedi di mi? biyolojiyi bahane olarak kullanmicaz o zaman.
on ikinci öneri: ona cinsellikten söz et ve bunu erkenden yap.
bu yapılırken asıl önemli olan cinselliğin sadece bir üreme eylemi olarak tanıtılmaması. yine burada da yazarın kültürüyle bizimki arasında farklılıklar olduğundan tamamen uymak belki zor. zira yazar evli olmayan insanların da birlikte cinsel hayatları olabileceğini, bunun normalliğini çocuklara öğretmeyi öğütlüyor. her aile yapısına her inanışa uymaz belki ama fikrimce en azından çocuğa bunu yapan insanların da olduğu ve bu insanların taşlanması, linçlenmesi gerekmediğini öğretmek gerek.
ve tabii ki kanayan yaramız regl. çocuğa bunun utanılacak bir duurmolmadığını öğretmek gerek ama öncesinde bizim bundan utanmamayı öğrenmemiz gerek.
"reglin boka benzediğini söylemişti adamın biri bana. kutsal bok o zaman, demiştim, çünkü regl olmasa sen de burada olmazdın."
on üçüncü öneri: aşkı ve romantizmi de yaşayacak, buna hazırlıklı ol
sevgi dünyadaki en güzel şeylerden biri. ama çocuklara ve özellikle kızlara sevginin tek taraflı olmadığını öğretmek lazım. her zaman vermek olmaz, almak da lazım. sevginin karşılığını almak lazım.
(b: on dördüncü öneri: ona baskıyı öğretirken baskıya uğrayanları kutsallaştırmamaya çalış)
on beşinci öneri: ona farkı öğret
bu kısım beni üzdü. biz öğrenebildik mi farkı? farklılıklara saygı duymayı?
dini, kültürel, siyasal her türlü farkı kusur gibi algılıyor zihinlerimiz. bizden farklı olana tahammülümüz yok. öncelikle kendimizi farklı olana saygı duyma konusunda eğitmeliyiz, bu şekilde yaşadığımızda çocuklarımız zaten farklılıkları yadırgamamayı öğrenecektir.
ohh. bir saatte bitebilecek mis gibi bir kitap. çok beğendim çoook çoook..
devamını gör...
2.
bir chimamanda ngozi adichie kitabıdır.
chimamanda ngozi adichie kadın haklarını savunduğu, cinsiyet eşitliğini anlattığı ve bu konuda insanları bilinçlendirmek için çalışmalar yaptığı bilinen nijeryalı bir yazardır. yazarın we should all be feminists isimli tedex konuşmasının kitaplaştırılmış hali ile ilgili daha önce tanım yazmıştım.
bu kitabın sonunda o metnin türkçe hali de bulunmakta. ancak kitap adı üstünde bir nevi manifesto. chimamanda ngozi adichie kendi zihnindeki feminizmi anlatmış kitap boyunca. ona göre feminist tanımı " evet, günümüzde bir toplumsal cinsiyet sorunu var ve onu çözmeliyiz, daha iyisini yapmalıyız" diyen kişidir.
kendini erkeklerden nefret etmeyen mutlu bir feminist olarak tanımlayan chimamanda ngozi adichie bu kitabı bir arkadaşının mektubuna cevap olarak yazıyor. bir kız çocuğu dünyaya getiren arkadaşı bu çocuğu bir feminist olarak yetiştirmek istediği için bu konuda yetkin gördüğü chimamanda ngozi adichie'den yardım ister.
arkadaşına yardım etmek için on beş maddelik bu yazıyı kaleme alır yazar. on beş maddede ciddi şekilde akla yatkın, tamamen mantıklı ve aslında herkesin uygulaması gereken maddelerdir.
ben açıkçası kitabı da yazarın düşünce tarzını da çok beğendim.
chimamanda ngozi adichie kadın haklarını savunduğu, cinsiyet eşitliğini anlattığı ve bu konuda insanları bilinçlendirmek için çalışmalar yaptığı bilinen nijeryalı bir yazardır. yazarın we should all be feminists isimli tedex konuşmasının kitaplaştırılmış hali ile ilgili daha önce tanım yazmıştım.
bu kitabın sonunda o metnin türkçe hali de bulunmakta. ancak kitap adı üstünde bir nevi manifesto. chimamanda ngozi adichie kendi zihnindeki feminizmi anlatmış kitap boyunca. ona göre feminist tanımı " evet, günümüzde bir toplumsal cinsiyet sorunu var ve onu çözmeliyiz, daha iyisini yapmalıyız" diyen kişidir.
kendini erkeklerden nefret etmeyen mutlu bir feminist olarak tanımlayan chimamanda ngozi adichie bu kitabı bir arkadaşının mektubuna cevap olarak yazıyor. bir kız çocuğu dünyaya getiren arkadaşı bu çocuğu bir feminist olarak yetiştirmek istediği için bu konuda yetkin gördüğü chimamanda ngozi adichie'den yardım ister.
arkadaşına yardım etmek için on beş maddelik bu yazıyı kaleme alır yazar. on beş maddede ciddi şekilde akla yatkın, tamamen mantıklı ve aslında herkesin uygulaması gereken maddelerdir.
ben açıkçası kitabı da yazarın düşünce tarzını da çok beğendim.
devamını gör...