feminizm neden türkiye'de tutmadı sorunsalı

(bkz: feministlerin komikliği)

böyle olmadığını iddia eden feminist kendini tenzih etsin.

türkiye'de feminizm zaten "çanane yaa benim ne giiçeğimden, mini etek giyeyim çalak mışın" gibi saçma mottoların önüne geçmedi.

ya be aptal, be salak, be gerizekalı. ya takma işte. sallama. yani feminist dediğimiz insanın vizyonunun daha geniş olması gerekir.

senin vizyonun mini etek giymekten ibaretse zaten sen acınası bir insansın.

kadınlar, twitterda erkeklere "çööle giyinin eykekler bööle giyinin erkekler." deniyor mu? diyor. peki hangi erkek takıyor bunu? hiçbiri.

mesela bir sylvia plath'ı oku. mary woollaston'un kadın haklarının gerekçelendirilmesi eserini oku. geliştir kendini.

bu kadar basit olma. çünkü aşırı komik gözüküyor.

vizyonunu genişlet.

güzel ülkem'de iyi ki tutmadığı dediğim şey.

(bkz: ya tutarsa)

türkiyede varoluşçuluk felsefesi de tutmamıştır. bu iki felsefe gibi birey olmayı temel alan özünde bireysel özgürlük ve başkaldırı olan felsefe akımları bizim gibi temel amacın hayatta kalmak olduğu survivor modunun bir türlü kapanmadığı ülkelerde tutmaz. bu tür çeşitliliklerin oluşması ortaya çıkması ülkenin genel refahı ile doğru orantılıdır.

çünkü tükiyede kadın her zaman geri plana atılmaya çalışılıyor. son yıllarda durum daha iyi gibi olsa da genel olarak muhteşem geleneklerimiz bile hep erkek üstünlüklü. dolayısıyla hakkını arayan taraf genelde kadın oluyor bu ülkede. buraya kadar her şey normal.

tutmamasının nedeni bi yerden sonra kadınların kendini erkeklerden de üstün görmeye çalışıp alakasız üstünlük kurma çabası bence. bu da gerçekten hakkını arayan tarafın itici görülmesine sebep oluyor. feministliği evriltmeye döndü olay. o yüzden uzak durulası insan gerçekten fazla.

türk kadını gelinen noktada yaşam mücadelesi verir halde. hayatta, kalmak, erkek şiddetinden kurtulma mücadelesinde.
önce bunu bir kazanır, sağlam bir zemine oturtursa, feminizme de sıra gelir umarım.
umarım diyorum, çünkü ben bir erkek olarak, erkek egemen bir dünyanın geldiği yeri gördükçe,
'artık yeter, dünyanın her açıdan içine biz erkekler s...tık, kadınlar bu işi erkeklerden daha iyi yaparlar ' düşüncesindeyim ...

çünkü yirmi birinci yüzyıldayız ve buna rağmen ülkemizdeki feministlerin azımsanmayacak bir kısmının yapmayı en sevdikleri şey her tartışmaya "bayan değil kadın diyeceksin, cahil misin, ben kadınım istediğimi yaparım istediğim kişiye istediğimi söylerim ama hiç kimse bana bir şey söyleyemez vb." şekilde atlamak. gerçek anlamda hak, hukuk ve adalet kavramlarını savunan ve hayatını buna göre şekillendiren insanlar o kadar az ki. maalesef feminizm ülkemizde erkek düşmanlığına dönüştü, o yüzden tutmadı pek.

size kötü bir haberim var; o sizin dalga geçtiğiniz "ben istediğimi giyerim" lafı da, "bayan değil kadın" çıkışı da feminizme dair maalesef ve siz o pek kıymetli vaktinizi türkiye'de tutmayan diğer pek kıymetli şeylere versenize, size ne kadın mücadelesinden filan diye karşılık vermek gereken, ne feminizmi ne de türkiye'yi anlamamış olan kişi beyanıdır. olsun ama sylvia plath filan okumamız salık verilmiş, ne hoş. bunlar hep iyi niyettir eminim! asla mansplaining falan değildir.

tuttuda biz fark edemiyoruz.

çünkü feministim diye gezen kadınların feminizmi kadın erkek eşitliği olarak görmesi gerekirken kadın üstünlüğü olarak gördüler. en temel sebep budur.

distribütörün yanlış satış politikası ve yetersiz sayıdaki hizmet noktası kaynaklıdır.

bu ülkede feminizmi emekçi kadınların , mobinge uğrayan kadın çalışanların hak mücadelesinden çıkarıp erkek ve devlet düşmanlığına dönüştürdükleri için tutmamıştır. feminizm ve kadın derneği altında örgütlenen yapıların tamamı ab ve soros sermayesi ile fonlanmaktadır. mesela, şehit olan kadın polis ve askerleri bir defa dahi savunan kadın örgütü bulunmamaktadır türkiye'de.

1. dalga feminizm'in ülkede fazla tutunamadığını düşünmekteyim. din temelli olsa gerek 2. dalga feminizm'de güçlü oturmadığı için 3. dalga ile beraber hepsini topluma yedirmeye çalışıyorlar ve bu olmuyor. bilinçli oluşmadıkları ve sürü psikolojisi ile sürdüğü için twitter'dan çok ileri gider mi bilinmez.

sesi çıkan kadını ya dövdük ya öldürdük.

tabii ki şu tweetteki gibi alfa abilerimiz sayesinde. bakışına kurban be ağabey...

- neden bunu yaptınız?
+ ayağınızı çekmeniz için.
- diyalog kurmayı neden düşünmediniz?
+ kurdum işte. *
- fotoğrafınızı çekebilir miyim?
+ buyurun.
- teşekkür ederim teşhir edeceğim sizi.
+ ...

feminizm sadece türkiye'de değil dünyada da pek tutmamıştır. eninde sonunda kadınlar kendileriyle eşit durumda olan erkeklerden rahatsız olmaya başlıyorlar ve güçlü erkek arama iç güdülerini durduramıyorlar.

ayrıca erkekler son 10 yılda bilinçlendi ve feminist kadınları maskülenlik için bir tehdit olarak algıladı ve örgütlenmeye başladı. redpill ve mgtow gibi akımlar başta önemsizken günümüzde kemikleşti.

feministlerin hesaba katmadığı en büyük şey şuydu; biz böyle şeyler yaparken erkekler asla örgütlenmeyecekler. tam burada yanıldılar. şu an internette binlerce örgütlü erkek sayfası var. reddit bu konuda en göz önünde olanlardan. son olarak belgeseller bile çekildi youtube'da bulabilirsiniz. feministler " eğitimsiz erkek feminizme karşı gelir " düşüncesini kullanmayı çok sevdiler. ancak bu örgütlenmiş erkeklerin %90 ı iyi eğitimli erkekler. aralarında kariyeri çok yüksek insanlar var.

hümanizm gibi bir düşünce varken ısrarla feminizm mi cinsiyet eşitliği gibi göstermek istedi feministler. erkekler bunu yemiyor. istedikleri şey penisi olan kız çocukları yetiştirmekti. ancak örgütlenmiş erkekler buna dur dedi ve demeye de devam ediyor.

buradaki tek tehdit sadece meriç olarak adlandırdığımız güruh. yani erkek ve erkeğimsiler arasında bir fikir çatışması var. bu da ortadan kalkınca kimse bu konulardan konuşmayacaktır.

gelecek trans-hümanizm tarafından belirlenecek. dünya başka bir yere gidiyor ve gittiği yerde ucuz akımlar var olmayacaklar. buna sağcılık solculuk gibi şeyleri de ekleyebiliriz.

iki tane kitap okuyanın kendinde ülke kadınları ve feminizm üzerinde boş tespitler yapma hakkını gördüğü durum.

bir sürü şey yazardım da, neyse.

içinde pek çok anlam barındıran kadın kelimesinin altının boşaltılmasından, kadınların haklarını korumak, kollamak ve aramak için değil de marjinal çığırtkanlıkları yapmak, kendi pr'ını konuşturmak üzere bir çizgi çizilmesinden ötürüdür. bir partide kadınlar taciz görüyor bir allah'ın kulu feminist çıkıp tepki göstermiyor. ama mart gelsin kadınlar günü'nde istiklal'de düdük öttürelim, ikinci sınıf espirilerin yer aldığı dövizlerle yürüyelim. sonra polis bize izin vermesin. kadınız, haklıyız, kazanacağız diyelim acıtasyon yapalım. emekçi kadınlar üç kuruşla merdiven altı yerlerde çalışmaya mahkum edilsin biz onları görmeyelim ama sosyal medya platformlarında haksız yere hüküm giyen kadınların fotoğraflarından oluşan görseller paylaşalım. bu grubun içinde anca %1 civarı mürekkep yalamış işin literatür kısmına hakim bir kitle vardır. geri kalan hepsi boş. o yüzden sadece ses çıkıyor. okuma hakları ellerinden alınan kadınlara da susmuşlardı. sene 97 idi. şimdi 2020 oldu. hiç değişen bir şey yok sadece sosyal medya çıktığı için mor ve siyah temaları daha çok görürüz timeline'lar da hepsi bu.

her konuda olduğu gibi kadın erkek eşitliği konusunda da ortayı tutturamamamız, feminist olduğunu söyleyen kadınların çoğunun ayrımcılık istemesi, bir şeylerin ucu menfaatlerimize dokunduğu anda bencilleşmemiz, ülkedeki örf adet ve dini inançlar, linç kültürümüz, adaletin orantısızlığı, olayların kişilerin adına makamına gücüne göre değerlendirilmesi vs vs.

ayrıca kimse kusura bakmasın islam dininin olduğu yerde kadın erkek eşitliğinin olacağını düşünmüyorum. ülke yönetimi dinle siyaset yapanların elinde oldukça düzeleceğini hiç mi hiç düşünmüyorum.

ülkenin en üst makamı olan cumhurbaşkanının bazı konuşmaları:
- başı açık kadın perdesiz eve benzer.
- makyaj yapan kadın kaportası bozuk olan kadındır.
- kadın mıdır kız mıdır bilemem
- afedersiniz kadın

kadınlar yüzünden

8 mart günü taksim'de en basitinden "bahçe benim belletirim, sine benim ellertirim" gibi kadını metalaştıran pankartla bağırırsan senin savunduğun feminizm istanbul il sınırları dışında kendini pazarlamak olarak anlaşılır. (kadının düşmanı yine kadındır)