1.
film okumak, bir filmi sadece ''patlamış mısır eşliğinde zaman geçirme'' aktivitesinden çıkarıp, onu bir sanat eserine dönüştürme iddiasında olan entelektüel görünümlü kişisel zevktir. aynı zamanda dünyanın gereksiz işlerinden biridir.
bazen bu kadar kasmanın sebebi, ''ben bu filmi sizden daha iyi çözdüm'' diyerek entelektüel havalara girmek, o gizli anlamı çözmenin verdiği kişisel keyif ve elde edilen ego tatmini demektir. film okumak için bazen sadece türleri bilmek bile yeterlidir. at, şapka, kahverengi araziler? western. karanlık mekanlar, ani çığlıklar, öcüler? korku filmi demektir.
bazı insanlar bu kadarının yeterli olduğunu bile bile, sırf ''daha derin'' görünebilmek için herkesin sadece izleyip geçtiği bir sahneyi alıp, ''yönetmen burada ne demek istemiş acaba ya'' diye kurcalamaya, gereksiz yere kasmaya ve fazlasını görmeye kendini itmektedir. bu da dünyanın gereksiz ve keyifli işlerinden biridir.
derin film okumak için sadece teknik değil, aynı zamanda ucundan da olsa sinema dili, sanat tarihi, psikoloji, hatta biraz da felsefe bilmek gerekir. gerekli midir? gerekmezdir. çünkü bütün bu bilgi yığını, kişisel tatmini ve ''izlediğini herkesten daha iyi anlama'' yanılsamasını beslemektedir. ancak film okuyucuları bir araya geldiğinde, saatlerce süren o hararetli tartışmalar, aydınlanmış bir zümreye ait olduğunuz hissini verir; bu da yine o kişisel tatmini besleyecektir.
bir filmi okumak demek, yönetmenin işlediği her şeye bir anlam bulmak ve onu sıradan zevklerden ayıran bir deha ilan etmek demektir. bu da aslında filmi değil, kendi zekanı yüceltmektir. tüm bu uğraşlar gereksizdir ama film okumayı sevenlerin en büyük keyfi, bazen filmin kendisinden çok o gereksiz derinliği keşfetme oyununun ta kendisidir. yani film okumak emektir, bazen de beynini yemektir.
bazen bu kadar kasmanın sebebi, ''ben bu filmi sizden daha iyi çözdüm'' diyerek entelektüel havalara girmek, o gizli anlamı çözmenin verdiği kişisel keyif ve elde edilen ego tatmini demektir. film okumak için bazen sadece türleri bilmek bile yeterlidir. at, şapka, kahverengi araziler? western. karanlık mekanlar, ani çığlıklar, öcüler? korku filmi demektir.
bazı insanlar bu kadarının yeterli olduğunu bile bile, sırf ''daha derin'' görünebilmek için herkesin sadece izleyip geçtiği bir sahneyi alıp, ''yönetmen burada ne demek istemiş acaba ya'' diye kurcalamaya, gereksiz yere kasmaya ve fazlasını görmeye kendini itmektedir. bu da dünyanın gereksiz ve keyifli işlerinden biridir.
derin film okumak için sadece teknik değil, aynı zamanda ucundan da olsa sinema dili, sanat tarihi, psikoloji, hatta biraz da felsefe bilmek gerekir. gerekli midir? gerekmezdir. çünkü bütün bu bilgi yığını, kişisel tatmini ve ''izlediğini herkesten daha iyi anlama'' yanılsamasını beslemektedir. ancak film okuyucuları bir araya geldiğinde, saatlerce süren o hararetli tartışmalar, aydınlanmış bir zümreye ait olduğunuz hissini verir; bu da yine o kişisel tatmini besleyecektir.
bir filmi okumak demek, yönetmenin işlediği her şeye bir anlam bulmak ve onu sıradan zevklerden ayıran bir deha ilan etmek demektir. bu da aslında filmi değil, kendi zekanı yüceltmektir. tüm bu uğraşlar gereksizdir ama film okumayı sevenlerin en büyük keyfi, bazen filmin kendisinden çok o gereksiz derinliği keşfetme oyununun ta kendisidir. yani film okumak emektir, bazen de beynini yemektir.
devamını gör...