yazar: suat derviş
yayım yılı: 1962
4 bölümden oluşan eser, ailesiz büyüyen cevriye isimli oldukça akıllı ve güzel bir kadının suçlu birine aşık olmasını ve kendisini tehlikeye atmasını konu alır.
yayım yılı: 1962
4 bölümden oluşan eser, ailesiz büyüyen cevriye isimli oldukça akıllı ve güzel bir kadının suçlu birine aşık olmasını ve kendisini tehlikeye atmasını konu alır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "merdümgirizbirdeli" tarafından 03.01.2021 22:44 tarihinde açılmıştır.
1.
suat derviş'in 1968 yılında yayımlanan, galata'da yaşayan sokak kızı cevriye’nin polisten kaçan bir adama aşkını konu alan kitabı. birçoğumuz bu ismi çok iyi bilsek de aslında suat derviş'in fosforlu cevriye'si sinemaya hiç uyarlanmamıştır. romanla aynı adı taşıyan filmler tamamen farklı bir konuyu ele alır ki yine birçoğumuzun bildiği türkan şoray'ın başrolde olduğu 'fosforlu cevriyem' filmi de aslında 'fosforlu cevriye' ismi ile beyaz perdeye taşınacak iken telif haklarına takılır ve sonuna bir '-m' eki alır.
devamını gör...
2.
bu tutkulu aşk hikayesi yeşilçam'ın da dikkatinden kaçmamış, pek çok kere beyazperdeye aktarılmış. herkes türkan şoray olarak bilse de ilk fosforlu cevriye rolünü oynayan kadın oyuncu 1959 yılında neriman köksal olmuş.
devamını gör...
3.
suat derviş ‘in fosforlu cevriyesi, toplumun görmezden geldiği insan yerine dahi koymadığı,önce sokak çocuğu ardından da sokak kadını olarak hayatına devam eden, yüreği bütün bu zorlu yaşamına karşın pırıl pırıl ve saf kalmış bir güzeli anlatır.
evi sokaklardır, binbir kirli işin ortasında kalmış, aynasızların ara ara toplayıp karakola doldurduğu kızlardan biridir.
cevriye ay ışığı vurduğunda ışıl ışıl parlar; işte bu yüzden fosforludur. kalabalığın içinde bile fark edilir bir çekiciliktir onunkisi.
gün gelir aşk kapıyı beklenmedik bir şekilde çalar, bu çok bilinir bir dilde de değildir. gönül dilinde gerçekleşir, itiraf edilmez, aşk sözcükleri, sarılmalar, vaatler yoktur. en yakın halinde bile uzaktadır cevriye sevdiğinden. bir kaçaktır o adam, acaba suçu nedir? olsundur, cevriye onun için yanıp tutuşmaktadır gizliden gizliye.
satır aralarında ne duygusal ne fizyolojik ihtiyaçları karşılanmış bir çocuğun kırık hikayesini, sokağın insanlarının gündelik yaşamını buluruz. uyuşturucuları oradan oraya taşıyan kuryeler, hırsızlar, kadın satıcıları hiç bilmediğimiz dünyalarıyla karşımıza çıkar. bu gece insanlarının bazılarının içinde iyilik ve güzellik gizlidir, yaşamları belki de bulundukları ortam tarafından çizilen bir kaderin ürünüdür,koşulsuz kabullenmişlerdir de bu durumu.
barba (meyhaneci ),öykünün yumuşacık yürekli insanlarından biridir,hastalanınca fosforluya bakar, cebinde para olmadığında karnını doyurur, kadehini doldurur, derdini dinler bir baba misali.
suat derviş bütün bunları o kadar güzel bir dille anlatıyor ki üç kez bitirdim kitabı.
sıcacık ama buruk bir his kalıyor insanın içinde.yeniden yeniden elim uzanıyor kitaba.
not: storytel dinleyicisiyseniz ayça varlıer fosforluyu kahramanı yaşatan bir seslendirme yapmış kaçırmayın derim. varlıer, 2015 de sahnelenmeye başlanan fosforlu adlı müzikalde de cevriye rolündedir.
evi sokaklardır, binbir kirli işin ortasında kalmış, aynasızların ara ara toplayıp karakola doldurduğu kızlardan biridir.
cevriye ay ışığı vurduğunda ışıl ışıl parlar; işte bu yüzden fosforludur. kalabalığın içinde bile fark edilir bir çekiciliktir onunkisi.
gün gelir aşk kapıyı beklenmedik bir şekilde çalar, bu çok bilinir bir dilde de değildir. gönül dilinde gerçekleşir, itiraf edilmez, aşk sözcükleri, sarılmalar, vaatler yoktur. en yakın halinde bile uzaktadır cevriye sevdiğinden. bir kaçaktır o adam, acaba suçu nedir? olsundur, cevriye onun için yanıp tutuşmaktadır gizliden gizliye.
satır aralarında ne duygusal ne fizyolojik ihtiyaçları karşılanmış bir çocuğun kırık hikayesini, sokağın insanlarının gündelik yaşamını buluruz. uyuşturucuları oradan oraya taşıyan kuryeler, hırsızlar, kadın satıcıları hiç bilmediğimiz dünyalarıyla karşımıza çıkar. bu gece insanlarının bazılarının içinde iyilik ve güzellik gizlidir, yaşamları belki de bulundukları ortam tarafından çizilen bir kaderin ürünüdür,koşulsuz kabullenmişlerdir de bu durumu.
barba (meyhaneci ),öykünün yumuşacık yürekli insanlarından biridir,hastalanınca fosforluya bakar, cebinde para olmadığında karnını doyurur, kadehini doldurur, derdini dinler bir baba misali.
suat derviş bütün bunları o kadar güzel bir dille anlatıyor ki üç kez bitirdim kitabı.
sıcacık ama buruk bir his kalıyor insanın içinde.yeniden yeniden elim uzanıyor kitaba.
not: storytel dinleyicisiyseniz ayça varlıer fosforluyu kahramanı yaşatan bir seslendirme yapmış kaçırmayın derim. varlıer, 2015 de sahnelenmeye başlanan fosforlu adlı müzikalde de cevriye rolündedir.
devamını gör...
4.
hakiki suçluları yakalamak için cezaevinden kaçan cevriye'nin hikayesi farklı uyarlamalar ile ekranlara gelmiş. en bilineni türkan şoray'ın külhanbeyi ve maskülen kadın rolü başarılı bir görüntü vermiş.
devamını gör...
5.
4 bölümden oluşan fuat derviş kitabıdır. 280 sayfadan oluşan kitap bir çırpıda bitirebileceğiniz, eğlenceli ve sade anlatımlıyla güzel bir romandır.
toplumun her kesimine yer verilen kitap da ana karaktermiz olan fosforlu cevriye bir hayat kadınıdır. ve bir gün ansızın karşısına çıkan bir adama aşık olması sonucu onunla tek taraflı duygusal bir bağ kurar sevgili cevriyemiz. o adamı anne, baba bir ağabey yerine yani yıllar içerisinde eksikliğini yaşadığı, ihtiyaç duyduğu kişiler yerine koyar ve imkânsız bir aşk başlar.
durmadan hapse girip çıkan cevriyemiz yetmezmiş gibi bileklerine bir gün kelepçe dövmesi yaptırmıştır. bu ise cevriyemizin geçmişini unutmamak için kendine yaptığı kötülüklerden sadece biridir. bir hayat kadının kendine yaptığı kötülüklerden sadece birkaçı işte..
ve bir gece kendisini kovalayan bekçi yüzünden kaçmaya başlayan cevriyemiz dengesini kaybederek başını yakınlarında bulunan sala çarpar ve bayılıp deniz düşer. kimsesi olmayan cevriyemiz,sessizce denizin karanlık sularına kapılıp hayatını kaybeder.
beni bu kitapta etkileyen kısmı bileklerinde ki dövmesi ve mutsuz sonudur. kitap farklı şekillerde tv ekranlarına ve tiyatro salonlarında da canlandırılmıştır.
toplumun her kesimine yer verilen kitap da ana karaktermiz olan fosforlu cevriye bir hayat kadınıdır. ve bir gün ansızın karşısına çıkan bir adama aşık olması sonucu onunla tek taraflı duygusal bir bağ kurar sevgili cevriyemiz. o adamı anne, baba bir ağabey yerine yani yıllar içerisinde eksikliğini yaşadığı, ihtiyaç duyduğu kişiler yerine koyar ve imkânsız bir aşk başlar.
durmadan hapse girip çıkan cevriyemiz yetmezmiş gibi bileklerine bir gün kelepçe dövmesi yaptırmıştır. bu ise cevriyemizin geçmişini unutmamak için kendine yaptığı kötülüklerden sadece biridir. bir hayat kadının kendine yaptığı kötülüklerden sadece birkaçı işte..
ve bir gece kendisini kovalayan bekçi yüzünden kaçmaya başlayan cevriyemiz dengesini kaybederek başını yakınlarında bulunan sala çarpar ve bayılıp deniz düşer. kimsesi olmayan cevriyemiz,sessizce denizin karanlık sularına kapılıp hayatını kaybeder.
beni bu kitapta etkileyen kısmı bileklerinde ki dövmesi ve mutsuz sonudur. kitap farklı şekillerde tv ekranlarına ve tiyatro salonlarında da canlandırılmıştır.
devamını gör...
6.
istanbul’un sokaklarında büyümüş, o sokaklarda çalışan bir kız olan cevriye’yi anlatıyor bu kitap. kimsesizliğin bu kadar gerçek, bu kadar yalın anlatıldığı çok az şey okumuşumdur. hatta belki de hiç okumadım... lakabını gözünün, saçının ışıltısından almış fosforlu cevriye. belki de namusun ve saflığın bedenle ilgili bir şey olmadığını kanıtlarcasına parlayan bir karakter yaratmak istedi yazar.
cevriye, hayatında ilk defa kendisini insan yerine koyan bir erkekle karşılaşıyor ve ona aşık oluyor. onun uğrunda yaptıklarını anlatan bu kitapta bir kadının kendini arayışını görüyoruz. hayata dair bakışının evrimini ve acılarını okuyoruz.
yıldızlara bakmak yeni bir anlam kazanıyor bu kitapla birlikte ve iyi, kötü sahip olduğumuz bir ailenin iyi ya da kötü öğrettiklerine bir daha bakıyoruz. sahip olduğumuza şükrediyoruz demek istemiyorum, bu herkes için geçerli olmaz ama ben şükrettim.
suat derviş hapishane görmüş bir kadın, araştırmadım ötesini ama sanki fosforlu cevriye oralarda gördüğü, tanıdığı ya da en azından hikayesini dinlediği bir kadın. öyle gerçek.
çok güzel kitaptı. kimsesiz olmanın ne demek olduğunu öğretti.
cevriye, hayatında ilk defa kendisini insan yerine koyan bir erkekle karşılaşıyor ve ona aşık oluyor. onun uğrunda yaptıklarını anlatan bu kitapta bir kadının kendini arayışını görüyoruz. hayata dair bakışının evrimini ve acılarını okuyoruz.
yıldızlara bakmak yeni bir anlam kazanıyor bu kitapla birlikte ve iyi, kötü sahip olduğumuz bir ailenin iyi ya da kötü öğrettiklerine bir daha bakıyoruz. sahip olduğumuza şükrediyoruz demek istemiyorum, bu herkes için geçerli olmaz ama ben şükrettim.
suat derviş hapishane görmüş bir kadın, araştırmadım ötesini ama sanki fosforlu cevriye oralarda gördüğü, tanıdığı ya da en azından hikayesini dinlediği bir kadın. öyle gerçek.
çok güzel kitaptı. kimsesiz olmanın ne demek olduğunu öğretti.
devamını gör...