eskiden domates domatesti.
kokusuyla gelirdi önce, sonra tadıyla, en son da çekirdeği dişinin arasına kaçar, seni düşündürürdü:
“bu hayat nereye gidiyor?”
şimdi?
aynı domatesi yiyorsun, ama ne koku var, ne tat.
dişinin arasına bir şey kaçmıyor çünkü çekirdek falan yok.
onun yerine “laboratuvar onaylı moleküler kıvam” var.
yani sen domates yediğini sanıyorsun, o ise seni analiz ediyor olabilir.

eskiden karpuz kesilirdi, içinden bıçak geçince tok bir ses gelirdi.
şimdi kesiyorsun, içi beyaz.
tadı salatalık gibi ama karpuz diye geçiyor.
çünkü “mevsiminde doğalını al” devri bitti,
artık “raf ömrü uzun, tadı kısa” dönemi başladı.

gdo’lu ürün nedir?
insanları doyurmadan şişiren,
doğayı taklit edip doğallığı öldüren,
ve muhtemelen senden uzun ömürlü olan besin(!) formudur.
yani sen sabah sekizde işe geç kalırsın, ama o mısır tanesi beş yıl boyunca bozulmaz.
helal olsun.

bazı insanlar hâlâ “ne var canım gdo’da?” diyor.
bir şey yok tabii, sadece vücudun bunu görünce şaşırıyor:
“bu ne? protein desen protein değil, karbonhidrat desen duygusal tepkiler veriyor…”

patlıcan desen artık üç ay rafta duruyor,
ama senin moralin pazartesiye bile dayanamıyor.
marul bir ay taptaze,
ama senin sinirlerin salatalık gibi yumuşamış.

eskiden nesiller genetik kodla aktarılırdı,
şimdi sebzeler bile kodlanmış.
ınstagram’da "organik hayat" postu atanlar da, gdo'lu bademi fıstık sanıyor.

bu hız çağında,
sebze bile senin kadar yorulmadan yetişiyorsa,
orada bir gariplik vardır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"genetiği değiştirilmiş organizma" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim