1.
epistemolojide bilgiye ulaşmak adına "gerekçelendirilmiş doğru inanç" koşulunu reddeden amerikalı felsefeci edmund gettier buna karşın 1963 tarihinde 'is justified true belief knowledge?' adlı üç sayfalık makalesini yayımlamıştır. gettier bu makale ile bilginin gerekçelendirilmiş yahut haklı kılınmış doğru inanç olmadığını iki örnek ile kanıtlmaya çalışmıştır.
bunlardan birini makalesindeki hâlinden daha yalın ve anlaşılır olarak şöyle anlatacağım;
diyelim ki ben bir iş başvurusunda bulunuyorum ve arkadaşım ayşe de benimle birlikte aynı işe başvuruyor. arkadaşımın iş için aranan niteliklere benden daha uygun olduğunu ve dolayısıyla bu işi benden daha çok hak ettiğini düşünüyorum. bu düşüncemin de salt öznel kanılara dayandığını değil arkadaşımın niteliklerini iyi bilmeme bağlı olduğunu varsayalım. bu şekilde (a) önermesi olarak sunacağım "arkadaşım işe alınacaktır" benim için gerekçelendirilmiş inanç hâline geldi.
söz konusu iş başvurusunda arkadaşımın cebinde 10 tl olduğunu ve bunu bildiğimi varsayalım. bu durumda (b) önermesi de "işe kabul edilecek kişinin 10 tl'si var" olsun. yine (b) önermesi de benim için haklılandırılmış ve gerekçelendirilmiş bir inanç hâline geldi. fakat bunlara karşın sonucun benim beklediğim gibi olmadığını ve arkadaşım yerine benim işe alındığımı varsayalım. üstelik iş başvurusu sırasında benim de cebimde 10 tl olsun. bu durumda (b) önermesi rastlantı sonucu benim için haklı kılınmış doğru inanç statüsü kazandı. oysa (b) önermesini bilmiyordum ve tamamen rastlantı sonucu benim için gerekçelendirilmiş inanç hâline gelmesine neden oldum.
bu örnekten yola çıkarak bilgi, haklı kılınmış doğru inanç ile eşdeğer olmadığı gibi, haklılandırma koşulu da inanç ile doğruluk koşulları arasında bir köprü görevi göremez diyebiliriz.
gettier'in makalesine benzer başka bilgi problemleri de başkaca filozoflar tarafından ortaya atılmıştır.
chisholm'un 'arazideki koyun' deneyi de buna örnek deneylerden biridir.
chisholm'un deneyi ise şöyledir;
bir araziye bakıyorsunuz ve arazide koyun olduğunu düşündüğünüz bir şey görüyorsunuz. bu bağlamda gördükleriniz dolayısıyla arazide bir koyun olduğu inancını geliştiriyor ve bunu da gerekçelendirmiş oluyorsunuz. ancak koyun arazideki tepenin arkasında ve sizin gördüğünüz koyun aslında bir koyun değil, koyuna benzeyen bir köpek.
işte bu örnek ile de inancımızın bilgi olduğunu söylememizin mümkün olmadığını söyleyebiliriz.
bunlardan birini makalesindeki hâlinden daha yalın ve anlaşılır olarak şöyle anlatacağım;
diyelim ki ben bir iş başvurusunda bulunuyorum ve arkadaşım ayşe de benimle birlikte aynı işe başvuruyor. arkadaşımın iş için aranan niteliklere benden daha uygun olduğunu ve dolayısıyla bu işi benden daha çok hak ettiğini düşünüyorum. bu düşüncemin de salt öznel kanılara dayandığını değil arkadaşımın niteliklerini iyi bilmeme bağlı olduğunu varsayalım. bu şekilde (a) önermesi olarak sunacağım "arkadaşım işe alınacaktır" benim için gerekçelendirilmiş inanç hâline geldi.
söz konusu iş başvurusunda arkadaşımın cebinde 10 tl olduğunu ve bunu bildiğimi varsayalım. bu durumda (b) önermesi de "işe kabul edilecek kişinin 10 tl'si var" olsun. yine (b) önermesi de benim için haklılandırılmış ve gerekçelendirilmiş bir inanç hâline geldi. fakat bunlara karşın sonucun benim beklediğim gibi olmadığını ve arkadaşım yerine benim işe alındığımı varsayalım. üstelik iş başvurusu sırasında benim de cebimde 10 tl olsun. bu durumda (b) önermesi rastlantı sonucu benim için haklı kılınmış doğru inanç statüsü kazandı. oysa (b) önermesini bilmiyordum ve tamamen rastlantı sonucu benim için gerekçelendirilmiş inanç hâline gelmesine neden oldum.
bu örnekten yola çıkarak bilgi, haklı kılınmış doğru inanç ile eşdeğer olmadığı gibi, haklılandırma koşulu da inanç ile doğruluk koşulları arasında bir köprü görevi göremez diyebiliriz.
gettier'in makalesine benzer başka bilgi problemleri de başkaca filozoflar tarafından ortaya atılmıştır.
chisholm'un 'arazideki koyun' deneyi de buna örnek deneylerden biridir.
chisholm'un deneyi ise şöyledir;
bir araziye bakıyorsunuz ve arazide koyun olduğunu düşündüğünüz bir şey görüyorsunuz. bu bağlamda gördükleriniz dolayısıyla arazide bir koyun olduğu inancını geliştiriyor ve bunu da gerekçelendirmiş oluyorsunuz. ancak koyun arazideki tepenin arkasında ve sizin gördüğünüz koyun aslında bir koyun değil, koyuna benzeyen bir köpek.
işte bu örnek ile de inancımızın bilgi olduğunu söylememizin mümkün olmadığını söyleyebiliriz.
devamını gör...