elestirdigimiz iranlilar kadar veya araplar kadar bile ingilizce konusamamamiza neden olan problemdir. liselerin hatta universitelerin hazirlik siniflari da bu konuda oldukca yetersizdir.
devamını gör...
kimse öğretmeyi amaçlamıyor ki zaten.
devamını gör...
dil öğrenmede en önemli etken konuşmayı son sıraya atıp, başka bir dil öğrenirken en son kasmamız gereken grammer bilgisini bir amerikalıdan daha iyi bileceğimiz ama konuşamayacağımız şekilde öğretmek: başlıca bir sorundur.
devamını gör...
ingilizcesi gayet iyi olan, lisede dil sınıfından mezun olmuş biri olarak konuşuyorum, okulda ingilizce öğrenmek inanılmaz zor neredeyse imkansız. ancak eğer siz kendinizi geliştirmek için çaba harcarsanız; kurslara giderseniz, internetten-kitaplardan vb. çalışır çabalarsanız gelişirsiniz. sadece formüllerle öğretme çabası. a2'nin üstüne çıkamaz okuldaki dil eğitimi ve bu çok yanlış ilkokuldan beri görüyoruz ne de olsa.

çözüm önerim: formüllerle gramer öğretimi yerine konuşma anlama odaklı olmalı. 4 saat ingilizce dersi varsa bunun 1 saati speaking yapılmalı. dil bilgisi elbette önemli ama cümle kuramayan insan kuralları ezbere bilse ne yazar. sadece kelime değil, dili dil yapan şey yani kültürü, deyimleri-atasözleri de öğretilmeli. en azından bir dönem bu müfredata girmeli. aktif öğrenim metoduna geçilmeli sadece teorik öğrenilemez dil, matematik değil bu.
devamını gör...
sadece ingilizce mi? bize neyi tam olarak doğru öğrettiler ki? matematiğin mantık yerine ezbere öğretildiği bir ülke burası çok beklenti içinde olmamak lazım.
devamını gör...
eğitim fakültelerinde gördükleri dil öğretim metodlarını hayata geçirmeyen, en basit ve eski yöntemlerle matematik anlatır gibi ingilizce öğretmeye çalışan öğretmenlerin ve bu sistemi değiştirmek için herhangi bir çalışma yapmayıp öğretmenlerine yeterli kaynak sağlamadığı için de devletin eseridir. özel bir okulda çalışıyorum. devlet okullarından gelen öğrencilerimiz de oluyor. 8. sınıfa gelip "what is your name" sorusuna "i name is" cevabı veren mi istersin, yoksa yıllarca kolejde okuyup sayıları bilmeyenini mi? yani aslında boku sadece adam akıllı bir sistem geliştiremeyen devlete atmamak lazım. en iyi yabancı kaynakları kullanıp vermesi gereken kazanımları öğrenciye kazandıramayan bir dünya öğretmen mevcut malesef. bu ülke ingilizce bilmeyen ingilizce öğretmenleriyle dolu ne de olsa. şaşırmamak gerek!
devamını gör...
her sene dilbilgisini öğretmek için mücadele verirlerdi ama nafile değişen hiçbir şey olmazdı .
devamını gör...
durun bir de ben anlatayım dediğim başlıktır.

öğrencinin hiçbir suçu günahı yoktur. öğretmenin sorumluluğu ve vebali ise büyüktür. hemen size durumu netliğe kavuşturacağını düşündüğüm bir hikaye anlatayım.

öğretmen olarak atandığım okulumda eğitim fakültesinden yeni mezun olmanın verdiği şevkle ingilizce öğretmek için hazırlık sınıflarına daldım. ben tecrübesiz ve yeni bir öğretmen olduğum için beni sınıfların dinleme ve konuşma derslerine verdiler.

tecrübeli olan öğretmen arkadaşlarımın hiçbir öğretmenlik mezunu değildi, sıkı durun hatta hiçbiri ingilizce mezunu değildi.
subject + verb + object metodunu kullanarak ingilizce öğreteceğini sanan bu güruhla çalışan acemi öğretmen ben tabii ki buna bir dur demeye kararlıydım.

dinleme dersleri için ideal olduğunu düşündüğüm filmler seçtim ve kendimce bir yöntem uygulamaya başladım. ama önce sınıflarda şöyle bir konuşma yaptım:

“ arkadaşlar aranızda 2 yaşına geldiğinde annesi babası tarafından karşısına oturtulup “ evladım artık konuşma zamanın geldi, geniş zamanla başlıyoruz” şeklinde türkçe öğrenen oldu mu? olmadığına göre ingilizceyi de böyle öğrenmeyeceğiz.”

öğrencilerin gözleri parladı tabii ki. filmleri açıp izliyor, benim önceden belirlediğim belli yerlerde filmi durdurup üzerinde elimizden geldiğince tartışıp eğlenip zaman geçiriyorduk. 3 ayın sonunda öğrencilerim ingilizce konuşmaya, konuşulanı anlamaya başladı. tabii ki bu sadece filmlerle olmadı; roleplay etkinlikleri, diyaloglar ve benzeri etkinlikler de yaptık.

sonuç gerçekten çok iyiydi.

peki bu güzel ve eğlenceli dönemin sonunda ne oldu sizce? okul müdürü beni odasına çağırıp hakkımda şikayet olduğunu söyledi, şikayet edenler diğer ingilizce öğretmeni arkadaşlarım, şikayet konusu da benim ders işlemek yerine çocuklara film izletip oyun oynatmam. hakkımda soruşturma açıldı elbette ama hiçbir şey çıkmadı.

demem o ki; tembel ingilizce öğretmenleri ve zavallı idareciler yüzünden ingilizce öğrenmeye istekli ve bu işi keyif alarak yapabilecek gençler heba olup gidiyor.

kimse üzülmesin ama ben pes etmedim, hala çok eğleniyoruz derste ve çocuklar konuşabiliyorlar ingilizce. mutluyuz.
devamını gör...
eğitim sistemindeki mantık “öğrencimiz gramer bilsin ama konuşmasa da olur”. şeklinde devam ederse nesillerimiz öğrenememeye devam edecek.
devamını gör...
hersene present tense den başlanıp, donem sonunda past perfect tense de bıtıre bıtıre bır arpa boyu yol gıdemedık. bugun ki yazma ve konuşma ingilizcemi mezunıyet sonrasında edindim desen yanlıs olmaz. ben maıl yazdıgımı sanırdım, kanadalı müşteri maılımde kısaltmaları, kalıpları duzeltıp altına kendı maılını yazardı. pen friendim canım benim. rezalet dolu çırpınışlardan toefl da 85 alacak sevıyeye geldım sonra.
devamını gör...
türk eğitim sisteminde problem olmayan ne var ki....sistem var ama sanki sistemsizliğe örnek....
devamını gör...
öncelikle türkçe öğretilememesinden kaynaklanır. kendi dilinin kurallarını bilmeyen insan yabancı bir dili hiç öğrenemez.
devamını gör...
benim dikkat ettiğim kadarıyla ingilizce öğretmenleri ingilizceyi akıcı konuşamıyorlar. sadece belli kalıplarla matematik öğretir gibi öğretmeye çalışıyorlar.dil böyle öğrenilmez. her dilin kendine has teknikleri vardır. bunları öğretmenler bile bilmiyor gibi geliyor bana. biz haftada 24 saat ingilizce görmüştük ilkokuldan sonraki sene hazırlıkta.o gördüğüm ingilizce ile yabancılarla konuşabiliyorum , dizileri anlayabiliyorum.müthiş değil ama üstüne koymamak benim eksikliğim.neyse diyeceğim o ki anadolu liselerinin de içini boşalttılar eskiden kalitelilerdi.ingilizce öğretmenlerimizin mutlaka üniversite okurken yurtdışında pratik yapmaya götürülmeleri gerektiğini düşünüyorum.(istisnalar kaideyi bozmaz)
devamını gör...
bi kadın öğretmen vardı, 1 sene geldi gitti tanımadık kadını. oturuyordu sadece, birinin eline kitap verip okutuyordu. hepimiz knight (kınayt) knife ( kınayf) diyorduk sığır gibi.
devamını gör...
youtube'da bu konuya dikkat çeken birisi temel problemi "yabancı dil öğrenilmez, edinilir" şeklinde ifade etmişti. sanırım mesele bu. bu yabancı dil olayına ders mantığıyla yaklaşmamak lazım belki de.
devamını gör...
sorun basit .

her sene aynı yanlışı yapıp farklı bir sonuç beklersen tabiki de bir halt elde edemezsin.

sistem ise bir halt elde etmeyi bekliyor her sene aynı yanlışı yapıp.
devamını gör...
ne olursa olsun, bu problemin en ama en büyük sebebi devletin dil öğretimine olan yaklaşımı ve müfredat yapısının çok eski ve işe yaramaz oluşudur. ilk önce bu noktada anlaşalım.

şimdi, devlet sizden bu şekilde eğitim vermenizi istiyorsa, müfredatın dışına çıkamıyorsanız ve bu müfredata göre hareket edip onu yetiştirmeniz bekleniyorsa, o zaman öğretmen tamamen kalifiye olsa ne olur ? sıkıntı burada başlıyor işte. bir öğretmen olarak senden yapmanı istedikleri şey bu. sen de sana söyleneni yapıyorsun ya da üstte de belirtildiği üzere, kendin bir şeyler yapmaya kalkıştığında da birileri bu durumdan rahatsız oluyor ve "sistemin çarklarına uymadığın için" sen suçlu durumuna düşüyorsun.

bu durumu yaşayan bir öğretmen, her ne kadar bir noktaya kadar ideallerine göre elinden geleni yapmak istese de, sistem buna izin vermiyor ve bir daha uğraşmak istemiyor haliyle. sonrasında da "dersi anlatır çıkar giderim" düşüncesiyle sistemin bir parçası olmaya başlıyorsunuz. sorunun kaynağı, kökeni budur.
devamını gör...
bir dili öğrenebilmek için o dilin kullanıldığı kültürü yaşayabilmek gerekir. bu konuda eğitim sistemindeki eksiklikler etkili bir şekilde dil öğrenmeyi imkansızlaştırıyor. daha çok pratik daha az ezber bilgi faydalı olacaktır.
devamını gör...
genelleme yapmak istemem ama öğrenciler de çok mallar.
devamını gör...
müfredat gramerle boğduğu için hem sistem hem de öğretmenden kaynaklanan problemdir, öğretmenlerden sistemi değiştirmelerini beklemek kesinlikle saçmalık olur elbette onların elinde değil ama yönlendirebileceklerini düşünüyorum, ben liseden hiçbir öğretmenim bol bol okuma yapın, çizgi film diziyi alt yazılı izleyin tarzı şeyler önererek yönlendirmedi ben de bilinçli değildim haliyle her öğrenci gibi hiçbir şey anlamayıp konuşamadan mezun oldum, şimdi kendi kendime öğrenmeye çalışıyorum ve araştırdığım kadarıyla bir çok metot var yani demem o ki tabi ki öğretmenlere tamamen yüklenemeyiz ama evde ingilizcemizi nasıl geliştirebileceğimizle ilgili yöntemlerle ilgili öneri verebilirler, o günün konusu bittikten sonra dersten yarım saat artıyordu ve hoca sınıfı serbest bırakıyordu onun yerine kelime türetme, flashcard hazırlama gibi türlü oyunlar oynatabilir veya önerilerde bulunabilirlerdi.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"türk eğitim sisteminde ingilizce öğretememe problemi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim