#televizyon dizileri
#final yapan diziler
2000-2007 yılları arası 7 sezon 153 bölüm süren ve yıllar sonra netfliz tarafından da gilmore girls a year in the life 4 bölümlük devam bölümleri yayınlanmış dizi. 16 yaşında hamile kalmış lorelai çocuğunu tek başına büyütmüş bir annedir. kendi kızı rory 16 yaşına girerken hayatları da giderek karmaşıklaşmaktadır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "mimarov" tarafından 10.01.2021 18:39 tarihinde açılmıştır.
1.
benim için sonbahar ve kış mevsimleri ile özdeşleşen sıcak ve güzel dizi. anne-kız ilişkisi çok güzel işlenmiştir. mütevazi ve nevi şahsına münhasır sakinleri olan bir kasabada geçer. dizideki drama unsurları modunuzu düşürecek türden olmadığı için kendinizi iyi hissetmek, rahatlamak adına izleyecek bir şeyler arıyosanız doğru seçimdir. bir de unutmadan, team luke.
devamını gör...
2.
değer görmediğini düşündüğüm dizidir.
çevremdekilere zorla izlettiririm.
lorelai'ın uzun uzadıya cümleleri, rory'nin ders çalışması (bir kaç sezon sonra aynı hırsı göremiyoum şahsen.) ikisinin kahve bağımlılığı beni diziye bağlayan etkenler.
2016'da devam niteliğinde çekilen 4 bölümü de var. ve beni çok da tatmin etmedi. gerçek bir gilmore girls bölümleri değildi sanki.
-5.sezondan sonra rory'i sevmeye devam edemedim üzgünüm. -
team jess.
çevremdekilere zorla izlettiririm.
lorelai'ın uzun uzadıya cümleleri, rory'nin ders çalışması (bir kaç sezon sonra aynı hırsı göremiyoum şahsen.) ikisinin kahve bağımlılığı beni diziye bağlayan etkenler.
2016'da devam niteliğinde çekilen 4 bölümü de var. ve beni çok da tatmin etmedi. gerçek bir gilmore girls bölümleri değildi sanki.
-5.sezondan sonra rory'i sevmeye devam edemedim üzgünüm. -
team jess.
devamını gör...
3.
amerikalı bir hocanın bu dizi için epey küçümseyerek kadın dizisi dediğini duydum. kaba saba erkeklerin bu diziyle işi olmaz zaten. ben haza beyefendi olan erkek kardeşlerime bile izletemedim. ama kızlar, sizden umudum var. bu diziyi izleyin izlettirin. bence verdiği o sıcaklık hissinin eşi benzeri yok. varsa mesaj kutuma beklerim.
devamını gör...
4.
gerçekten de üstteki yazarın belirttiği gibi içinizi sıcacık yapan ve tüm stresinizi attıracak bir dizidir. anne ve kızın her telden müzik bilgisi dizi boyunca şarkı isimlerini not almaya çalışmanıza dizi bitince de muhteşem şarkılarla kucaklaşmanıza yol açar.
devamını gör...
5.
samimi, sıcak bir anne-kız ilişkisini anlatan amerikan dizisidir. genç yaşta hamile kalan lorelai gilmore, ailesinin sevgilisiyle evlendirme çabalarından kaçar ve çok uzak olmayan stars hollow, connecticut‘a taşınır. bağımsız bir kadın olarak çocuğunu büyütür ve kızı rory belirli bir yaşa gelince bazı sorunlarla karşılaşır. ailesiyle olan bağlarını zorunlu olarak tekrar kurmak zorunda kalır ve maceralar başlar.
lorelai’in hazır cevap olması, karakterlerin iyi işlenmiş olması diziyi iyi bir komedi dizisi yapmaktadır. 7 sezonu da büyük zevkle izlediğim nadir dizilerdendir.
lorelai’in hazır cevap olması, karakterlerin iyi işlenmiş olması diziyi iyi bir komedi dizisi yapmaktadır. 7 sezonu da büyük zevkle izlediğim nadir dizilerdendir.
devamını gör...
6.
özellikle ilk sezonunu ve 4 bölümlük özel sezonunu çok sevdiğim dizidir. dizideki karakterler gerçek dışı ama yaşadıkları şeyler tam da hayatın içinden gibi geliyor bana. bazense tam tersi... arada, çok bunaldığımda açıp izliyorum bazı bölümlerini. ama hatırlıyorum, ilk izlediğim zamanlarda baya kağıt kalem not alarak izlediğim olmuştu, dizinin içinde geçen o filmleri vs.
devamını gör...
7.
çok hızlı konuşan karakterlerin yer aldığı yedi sezonluk dizi. bir iş yaparken "arkada açayım, ses olsun" diye açarsanız kendinizi bölüm sonunda ekranın karşısında oturup izliyor olarak bulabilirsiniz. anne lorelai ve yavru lorelai (anne-kız karışmasın diye rory derler bu yavruya) arasında geçen atıf savaşları esnasında bir oraya bir buraya savrulursunuz izlerken.
dizi başında rory'nin azmiyle azimlenenler, rory'nin vazgeçişleriyle vazgeçmişler midir hep merak ederim.
ne olursa olsun rory gilmore'un arkasında annesi, büyükannesi, büyükbabası tabi ki de zekası oldukça çözemeyeceği sorun olmadığına inanmaktayım.
dizi başında rory'nin azmiyle azimlenenler, rory'nin vazgeçişleriyle vazgeçmişler midir hep merak ederim.
ne olursa olsun rory gilmore'un arkasında annesi, büyükannesi, büyükbabası tabi ki de zekası oldukça çözemeyeceği sorun olmadığına inanmaktayım.
devamını gör...
8.
vakit doldurmam gerektiğinde ya da iyi hissetmek istediğimde açıp bir kaç bölüm izlediğim çok sıcak ve samimi bir dizi. karakterlerin hiçbiri kusursuz değil. hatalar yapılıyor, kalpler kırılıyor ve sevgiyle tekrar bağlanılıyor. dizi kendi hayatınızdan kopmanıza pek mahal vermiyor, orada da kendi günlük sıkıntılarımızla karşılaşıyor ve anımsıyoruz. hayatın içinden, dizi gibi* hissettirmeyen bir yapım.
örneğin birinci sezonun sonlarında rory ve dean ayrılmıştı. rory düşünmeden ve odağını başka şeylere vererek hayatına devam etmek için çabalıyordu ama çevresi bunun kötü olduğunu söylüyordu. kendi hayatımda da benzer bir kalp kırıklığı yaşadığım ve odaklanmamaya çalıştığım için onunla birlikte gülerek bu evreyi (2 gün) geçirmiş, en son duygusal patlamamı da birlikte yaşamıştım.
örneğin birinci sezonun sonlarında rory ve dean ayrılmıştı. rory düşünmeden ve odağını başka şeylere vererek hayatına devam etmek için çabalıyordu ama çevresi bunun kötü olduğunu söylüyordu. kendi hayatımda da benzer bir kalp kırıklığı yaşadığım ve odaklanmamaya çalıştığım için onunla birlikte gülerek bu evreyi (2 gün) geçirmiş, en son duygusal patlamamı da birlikte yaşamıştım.
devamını gör...
9.
bu aralar çizim yaparken bana eşlik eden dizi. çok sıcak, samimi, tatlı bir dizi ancak diğer yazarların da dediği gibi çok underrated kaldı bence. izleyipte sevmeyenine pek rastlamadım ama izlemeyeni sevmiyor genelde nedense. rory'nin kitap okuma aşkına bayılıyorum, o yönden kendime çok benzetiyorum.
izlerken yanınızda bol bol kahve ve çörek bulundurun. özellikle kahve mutlaka olsun. türk kahvesinden başka kahve içmeyen beni kahve bağımlısı yaptı, elime geçen bütün kahve çeşitlerini hunharca içiyorum. *
izlerken yanınızda bol bol kahve ve çörek bulundurun. özellikle kahve mutlaka olsun. türk kahvesinden başka kahve içmeyen beni kahve bağımlısı yaptı, elime geçen bütün kahve çeşitlerini hunharca içiyorum. *
devamını gör...
10.
yeni başlamama rağmen 3.sezonunu yarıladığım bağımlılık yapan ve izlerken çok tatlış hissettiren, bana luke ve lorelai shiplemekten ciğerim soldurtan artık birlikte olsunlar diye dua ederek uyutan dizi.
(dipnot:izlerken yanınızda atıştırmalık bulundurun ya da yemek yerken falan izleyin bu kadar acıktıran bi dizi daha önce hiç izlememiştim çünkü.diyetteyseniz başlamayın.)
(dipnot:izlerken yanınızda atıştırmalık bulundurun ya da yemek yerken falan izleyin bu kadar acıktıran bi dizi daha önce hiç izlememiştim çünkü.diyetteyseniz başlamayın.)
devamını gör...
11.
bu aralar yeniden içine düştüğüm sıcacık dizi. kendisi uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra eve dönmek gibi hissettiriyor. soğuk bir kış günü sıcacık evinizde sizi sarıp sarmalayan battaniyeniz ve içinizi ısıtan bir kahve gibi. diziyi tek kelimeyle anlatmak istesem bu sanırım huzur olurdu.
dizimiz 2000-2007 yılları arasında çekilip 7 sezondan oluşuyor. bittikten neredeyse 10 yıl sonra da 4 bölümlük mini dizisi çekildi. stars hollow adlı muhteşör bir kasabada yaşayan anne kızın hayatını, aralarındaki ilişkiyi, başına gelenleri ve değişimlerini konu alıyor. öyle sürekli devam eden bir olay örgüsü ya da bir sonraki bölümü merak ettiren olaylar yok. dizi genel olarak diyaloglar üzerine kurulu. belki de bu yüzden bu iki karakterle bu kadar bağ kuruyorsunuz. ama o yaşadıkları küçük kasabanın güzelliği ve samimiyetinin, kasaba sakinlerinin birbirleriyle olan ilişkisinin, yaptıkları etkinliklerin de dizinin verdiği huzurla kesinlikle alakaları var. hele kar yağdığı zamanlar o kadar güzel ki gerçeklikten kopup büyülü bir dünyaya girmiş gibi hissediyorum.
yalnız dikkat, sürekli kahve içen ve yemek yiyen bu ikili dengenizi bozabilir. sürekli espriler yapan, eğlenceli, çocuk ruhlu lorelai ve akıllı, mantıklı, olgun rory* inanılmaz iyi bir ikili ortaya çıkarıyor. bu anne kız aynı zamanda birbirlerinin en yakın arkadaşları oldukları için her şeyi birbirleriyle paylaşmalarına, sıklıkla yaptıkları dizi film gecelerine, dakikalar boyu süren dizi-film-müzik sohbetlerine çokça tanık oluyoruz.
dizinin başındaki rory ile sonundaki rory birbirlerinden çok farklı. en başta da dizinin en sevdiğim karakterlerinden değildi belki ama dizinin bu mükemmel atmosferine çok uyuyordu. ilerleyen sezonlarda tekrarlayan saçma sapan davranışları yüzünden kendisinden biraz soğusam da rory'nin bu değişiminin dizinin akıbetine daha çok uyduğunu ve ikinci kez izlediğimde çok da şaşırtmadığını düşünüyorum. yine de kendisini ilk sezonlardaki gibi hatırlamak istiyorum, bu yüzden de ilk sezonlar benim için çok daha kıymetli.
(bkz: comfort zone haline gelen diziler)
dizimiz 2000-2007 yılları arasında çekilip 7 sezondan oluşuyor. bittikten neredeyse 10 yıl sonra da 4 bölümlük mini dizisi çekildi. stars hollow adlı muhteşör bir kasabada yaşayan anne kızın hayatını, aralarındaki ilişkiyi, başına gelenleri ve değişimlerini konu alıyor. öyle sürekli devam eden bir olay örgüsü ya da bir sonraki bölümü merak ettiren olaylar yok. dizi genel olarak diyaloglar üzerine kurulu. belki de bu yüzden bu iki karakterle bu kadar bağ kuruyorsunuz. ama o yaşadıkları küçük kasabanın güzelliği ve samimiyetinin, kasaba sakinlerinin birbirleriyle olan ilişkisinin, yaptıkları etkinliklerin de dizinin verdiği huzurla kesinlikle alakaları var. hele kar yağdığı zamanlar o kadar güzel ki gerçeklikten kopup büyülü bir dünyaya girmiş gibi hissediyorum.
yalnız dikkat, sürekli kahve içen ve yemek yiyen bu ikili dengenizi bozabilir. sürekli espriler yapan, eğlenceli, çocuk ruhlu lorelai ve akıllı, mantıklı, olgun rory* inanılmaz iyi bir ikili ortaya çıkarıyor. bu anne kız aynı zamanda birbirlerinin en yakın arkadaşları oldukları için her şeyi birbirleriyle paylaşmalarına, sıklıkla yaptıkları dizi film gecelerine, dakikalar boyu süren dizi-film-müzik sohbetlerine çokça tanık oluyoruz.
dizinin başındaki rory ile sonundaki rory birbirlerinden çok farklı. en başta da dizinin en sevdiğim karakterlerinden değildi belki ama dizinin bu mükemmel atmosferine çok uyuyordu. ilerleyen sezonlarda tekrarlayan saçma sapan davranışları yüzünden kendisinden biraz soğusam da rory'nin bu değişiminin dizinin akıbetine daha çok uyduğunu ve ikinci kez izlediğimde çok da şaşırtmadığını düşünüyorum. yine de kendisini ilk sezonlardaki gibi hatırlamak istiyorum, bu yüzden de ilk sezonlar benim için çok daha kıymetli.
(bkz: comfort zone haline gelen diziler)
devamını gör...
12.
gerçekten izlerken sanki bildiğim tanıdığım insanları izliyor gibi hissediyorum bu da bana büyük bir konfor veriyor.
5.sezondayım henüz bitmese de hem artıları hemde eksiklerinin olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
bir kere büyük bir sorun olmuyor ve olsa bile bunun 2 bölüm sonra çözüldüğünü görüyorsunuz.
ana hikâyenin yanında yan hikayeler gayet iyi işleniyor.
ama karakterlerin neredeyse çoğu çok şımarık bu sinir bozuyor.
roryi her şeyi elde ediyor ama aynı konumda olan paris nedense hep bir yalama, hep bir gayret göstermesi gerekiyor.
ve çoğu zaman istediklerini elde edemiyor.
lorelai'in da hep alttan alması bazen kriz geçirtiyor.
ama yine de güzel yine de izlemekten keyif alıyorum.
5.sezondayım henüz bitmese de hem artıları hemde eksiklerinin olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
bir kere büyük bir sorun olmuyor ve olsa bile bunun 2 bölüm sonra çözüldüğünü görüyorsunuz.
ana hikâyenin yanında yan hikayeler gayet iyi işleniyor.
ama karakterlerin neredeyse çoğu çok şımarık bu sinir bozuyor.
roryi her şeyi elde ediyor ama aynı konumda olan paris nedense hep bir yalama, hep bir gayret göstermesi gerekiyor.
ve çoğu zaman istediklerini elde edemiyor.
lorelai'in da hep alttan alması bazen kriz geçirtiyor.
ama yine de güzel yine de izlemekten keyif alıyorum.
devamını gör...
13.
son sezonu hariç, diğer her bir sezonunu ayrı ayrı çok sevdiğim dizidir. diziye dair tek pişmanlığım daha önce keşfetmemiş olmam ve bu sıcak ortama sonradan kavuşmamdır. dizinin sahip olduğu ve beni en çok şaşırtan durum (aynı zamanda diziye beni en çok çeken durumlardan biri) hiç kimsenin kusursuz olmamasıdır, onlar her hata yaptığında ya da düşünülenden farklı bir rol çizdiğinde onlara kızgın olmak ya da nefret etmek gibi duyguları hiç hissedememdir.
dizinin karakterlerine tezat olarak stars hallow bence tam bir hayal ürünüdür, belki bazı kişiler için böyle değildir ama doğma büyüme metropolde yaşayan birisi olarak, trafik ışıklarının olmadığı, insanların evlerinin kapılarını kilitlemediği, her zaman tatlı kasaba etkinliklerinin olduğu ve gerçekten herkesin birbirini tanıdığı ve kolladığı bir yer bana hayal ürünü gibi gelmiştir fakat dizinin final sezonuna yaklaştıkça kendimi de bir stars hallow'lu olarak hissetmeye başlamış ve kasabanın neredeyse her bir sokağını ezberlemiştim.
karakterlere gelirsek, ilk sezonlar boyunca favori karakterim rory iken, bu karakterin gelişiminin mahvedilmesi sebebiyle son sezona kadar favori karakterim lorelai olarak kalmıştır.
(spoiler)
lorelai çok güzel, genç bekar bir anne ve tam bir gevezedir. bazen o kadar hızlı konuşur ki ne söylediğini anlamanız için tekrar tekrar aynı sahneyi izlemeniz gerekir. sahip olduğu karakter, duruş benim için rol model olmuştur. aslında sahip olabileceği konforlu bir hayat varken, bu ona kendisini bir kafesteymiş gibi hissettirdiği için, çok genç bir yaşta sahip olduğu bebeğiyle birlikte ailesinin evinden ayrılmış, ülkenin en iyi okullarında okuyabilecek bir çocuğu tek başına yetiştirmiş ve bununla beraber kendi hayallerinin peşinden gidip kendi otelini açmıştır, kısaca lorelai harika bir kadındır ve lorelai için söyleyebileceğim tek hayal kırıklığı keşke luke ile birbirlerine bu kadar geç kalmış olmasaydılar.
rory ise sürekli çevresi tarafından mükemmel, zeki, asla hata yapmayan bir çocuk olarak görülüp, hayatı boyunca bu pohpohlamalarla büyütülmüştür. rory gerçekten de ilk sezonlarda, harika bir öğrenci, harika bir arkadaş, harika bir evlat ve torundur da aynı zamanda. annesi ile olan arkadaşça ilişkisi zaman zaman beni kıskandırmıştır. yaşamış olduğu romantik ilişkilerinden en sevdiğim ve bana en gerçek hissettiren ilişkisi logan ile yaşamış olduğu ilişkidir, çünkü diğer iki ilişkisine karşın logan; romantik, kısıtlayıcı olmayan, rory'e her zaman kendisini iyi hissettiren ve zor zamanlarında hep onun yanında yer alan birisidir ama şunu diyebilirim ki, rory bu ilişkiye yazık etmiştir.
rory hakkında hayal kırıklığını uğradığım ilk durum, jess ile ilişkisinin başlama şekli olmuştu. bu ilişki başlarken dean ile birlikteydi ama jess ile hem öpüştü hem de bir date'e çıktılar. dean daha güvenilir ağır başlı bir sevgili iken, jess çok fazla gelgiti olan, serseri, kitaplar ile arası çok iyi olan birisidir. hatta bu ilişkinin başlarını ilk izlediğim zamanlarda jess'e gerçekten kızmış ( hatta ilk defa bir karaktere kızmıştım) ve hikayedeki yerini baya sorgulamıştım. bana wattpad hikayelerindeki kurgu karakterler gibi gelmişti, ama rory'nin de bir ergen olduğunu düşündüğümde bu durumu o kadar da abartmamam gerektiğinin farkında vardım.
rory hakkında bir diğer hayal kırıklığım ise, evli bir adamla yatmış olması ve bu kişiden ' he is my dean ' diye söylenip kendini haklı çıkartmaya çalışmasıdır. bu sahne beni şoka sokmuştu çünkü, daha önce de söylediğim gibi rory hep mükemmel olarak betimlenmişti.
yedi sezona ait rory hakkındaki diğer bir hayal kırıklığım ise, aldığı ilk eleştiride ( ki bu eleştiri ne kadar objektif, tartışılır) hemen pes edip, her şeyi bırakması, en yakın dostu olan annesi dahil herkesi karşısına alması ve büyükanne ve büyükbabasının evine taşınması... önceden alay ettiği binevi küçümsediği işleri yapmaya başlaması... sonuç olarak, bir izleyici gözünde bu yaptıklarının onu düşürdüğünü düşünüyorum.
dipnotlar:
1. jess her ne kadar bana wattpad hikayelerindeki serseri çocuklar gibi gelse de, dizinin devam serisinde de ve olan normal sezonlarında da rory ne zaman saçma kararlar verse ve hayatı alt üst olsa jess onu her zaman doğru olana yönlendirmişti, bu yüzden diyebilirim ki yetişken jess > ergen jess.
2. rory'nin çocukluk arkadaşı lane, dizide en sevdiğim karakterlerden biriydi. azimli, çalışkan ve ne yazık ki annesi konusunda rory kadar şanslı değildi. tüm bunlara rağmen hayallerinin peşinden giden bir kızdı ( ve eminim ki, lane'in yerinde rory olsa, lane kadar mücadele edemezdi) ama sevgili senarist bu güzelim karaktere benim görüşümle iğrenç bir yol çizdi. o rock star bi anda oldu evli mutlu çocuklu bir kadın.
3. bazı yorumlarda izleyicilerin bir kısmının logan'ın rory için chris olduğunu düşündüklerini gördüm. buna kesinlikle inanıyorum ki, dizide eğer ikinci bir chris arıyorsak, o rory'dir.
4. paris harvard'a gitmeyi daha çok hakediyordu.
5. devam niteliğindeki dizi kesinlikle amacına uygun değildi, yine kafalarda binlerce soru kaldı.
okuduğunuz için teşekkürler (:
dizinin karakterlerine tezat olarak stars hallow bence tam bir hayal ürünüdür, belki bazı kişiler için böyle değildir ama doğma büyüme metropolde yaşayan birisi olarak, trafik ışıklarının olmadığı, insanların evlerinin kapılarını kilitlemediği, her zaman tatlı kasaba etkinliklerinin olduğu ve gerçekten herkesin birbirini tanıdığı ve kolladığı bir yer bana hayal ürünü gibi gelmiştir fakat dizinin final sezonuna yaklaştıkça kendimi de bir stars hallow'lu olarak hissetmeye başlamış ve kasabanın neredeyse her bir sokağını ezberlemiştim.
karakterlere gelirsek, ilk sezonlar boyunca favori karakterim rory iken, bu karakterin gelişiminin mahvedilmesi sebebiyle son sezona kadar favori karakterim lorelai olarak kalmıştır.
(spoiler)
lorelai çok güzel, genç bekar bir anne ve tam bir gevezedir. bazen o kadar hızlı konuşur ki ne söylediğini anlamanız için tekrar tekrar aynı sahneyi izlemeniz gerekir. sahip olduğu karakter, duruş benim için rol model olmuştur. aslında sahip olabileceği konforlu bir hayat varken, bu ona kendisini bir kafesteymiş gibi hissettirdiği için, çok genç bir yaşta sahip olduğu bebeğiyle birlikte ailesinin evinden ayrılmış, ülkenin en iyi okullarında okuyabilecek bir çocuğu tek başına yetiştirmiş ve bununla beraber kendi hayallerinin peşinden gidip kendi otelini açmıştır, kısaca lorelai harika bir kadındır ve lorelai için söyleyebileceğim tek hayal kırıklığı keşke luke ile birbirlerine bu kadar geç kalmış olmasaydılar.
rory ise sürekli çevresi tarafından mükemmel, zeki, asla hata yapmayan bir çocuk olarak görülüp, hayatı boyunca bu pohpohlamalarla büyütülmüştür. rory gerçekten de ilk sezonlarda, harika bir öğrenci, harika bir arkadaş, harika bir evlat ve torundur da aynı zamanda. annesi ile olan arkadaşça ilişkisi zaman zaman beni kıskandırmıştır. yaşamış olduğu romantik ilişkilerinden en sevdiğim ve bana en gerçek hissettiren ilişkisi logan ile yaşamış olduğu ilişkidir, çünkü diğer iki ilişkisine karşın logan; romantik, kısıtlayıcı olmayan, rory'e her zaman kendisini iyi hissettiren ve zor zamanlarında hep onun yanında yer alan birisidir ama şunu diyebilirim ki, rory bu ilişkiye yazık etmiştir.
rory hakkında hayal kırıklığını uğradığım ilk durum, jess ile ilişkisinin başlama şekli olmuştu. bu ilişki başlarken dean ile birlikteydi ama jess ile hem öpüştü hem de bir date'e çıktılar. dean daha güvenilir ağır başlı bir sevgili iken, jess çok fazla gelgiti olan, serseri, kitaplar ile arası çok iyi olan birisidir. hatta bu ilişkinin başlarını ilk izlediğim zamanlarda jess'e gerçekten kızmış ( hatta ilk defa bir karaktere kızmıştım) ve hikayedeki yerini baya sorgulamıştım. bana wattpad hikayelerindeki kurgu karakterler gibi gelmişti, ama rory'nin de bir ergen olduğunu düşündüğümde bu durumu o kadar da abartmamam gerektiğinin farkında vardım.
rory hakkında bir diğer hayal kırıklığım ise, evli bir adamla yatmış olması ve bu kişiden ' he is my dean ' diye söylenip kendini haklı çıkartmaya çalışmasıdır. bu sahne beni şoka sokmuştu çünkü, daha önce de söylediğim gibi rory hep mükemmel olarak betimlenmişti.
yedi sezona ait rory hakkındaki diğer bir hayal kırıklığım ise, aldığı ilk eleştiride ( ki bu eleştiri ne kadar objektif, tartışılır) hemen pes edip, her şeyi bırakması, en yakın dostu olan annesi dahil herkesi karşısına alması ve büyükanne ve büyükbabasının evine taşınması... önceden alay ettiği binevi küçümsediği işleri yapmaya başlaması... sonuç olarak, bir izleyici gözünde bu yaptıklarının onu düşürdüğünü düşünüyorum.
dipnotlar:
1. jess her ne kadar bana wattpad hikayelerindeki serseri çocuklar gibi gelse de, dizinin devam serisinde de ve olan normal sezonlarında da rory ne zaman saçma kararlar verse ve hayatı alt üst olsa jess onu her zaman doğru olana yönlendirmişti, bu yüzden diyebilirim ki yetişken jess > ergen jess.
2. rory'nin çocukluk arkadaşı lane, dizide en sevdiğim karakterlerden biriydi. azimli, çalışkan ve ne yazık ki annesi konusunda rory kadar şanslı değildi. tüm bunlara rağmen hayallerinin peşinden giden bir kızdı ( ve eminim ki, lane'in yerinde rory olsa, lane kadar mücadele edemezdi) ama sevgili senarist bu güzelim karaktere benim görüşümle iğrenç bir yol çizdi. o rock star bi anda oldu evli mutlu çocuklu bir kadın.
3. bazı yorumlarda izleyicilerin bir kısmının logan'ın rory için chris olduğunu düşündüklerini gördüm. buna kesinlikle inanıyorum ki, dizide eğer ikinci bir chris arıyorsak, o rory'dir.
4. paris harvard'a gitmeyi daha çok hakediyordu.
5. devam niteliğindeki dizi kesinlikle amacına uygun değildi, yine kafalarda binlerce soru kaldı.
okuduğunuz için teşekkürler (:
devamını gör...
14.
ben henüz 4. sezonun sonlarindayim.
fakat rory cidden değişmeye başladı. uyuz uyuz espriler falan. eski sevimliliği yok.
en sevdiğim karakterlerden biri lane ama senarist niye bir türlü şu kızın yüzünü güldürmüyor anlamıyorum. bazen rory herşeye sahipken lane in hiçbir şeyinin olması beni sinir ediyor.. lorelai kendime en yakın bulduğum karakter ailesiyle arasında olanlar.. ve bence birşeyleri atlatmak için böyle gayriciddi olmak zorunda. yoksa o ebeveynlere ve tek başına çocuk büyütürken ayakta durma mücadelesine mental olarak katlanması zor. yine de bazen çok uzun konuşuyor ya. bir sus be kadın.
4. sezonda otel açılırken her işe koşması ortağının doğum yapıp köşeye çekilmesi beni sinir etti. adını unuttum sevimli bir aşçı karakteri olabilir ama cidden bencil bir tip. bir de otel açılacakken doğum yapacağımı nerden bileyim diye üste çıkmasi yok mu.
neyse izledikçe güncellerim tanımı. şuan sınav dönemimde kafamı rahatlatıyor. çok hoşuma gitti bomboş kafayla olay bağlantısı kurmadan izlemek.
fakat rory cidden değişmeye başladı. uyuz uyuz espriler falan. eski sevimliliği yok.
4. sezonda otel açılırken her işe koşması ortağının doğum yapıp köşeye çekilmesi beni sinir etti. adını unuttum sevimli bir aşçı karakteri olabilir ama cidden bencil bir tip. bir de otel açılacakken doğum yapacağımı nerden bileyim diye üste çıkmasi yok mu.
devamını gör...
15.
bir zamanların uzun diyaloglarının, monologlarının dizisi. ortalama bir dizi senaryosunun iki katı metni varmış her bölümünün.
16 yaşında hamile kalmış bir kadının ve kızının, kızı 16 yaşına geldiğindeki öyküsünü anlatır. baş karakteri bir köşeye çekilip uzun uzun kitaplar okuyan bir genç kızdır ki bu bile bir amerikan dizisi için oldukça sıradışıdır.
kadınların pizza, dondurma, çikolata ve daha bir sürü çöp yiyip kilo almadığı, uykusuz, kahveye abanarak yaşayıp bebek gibi ciltle uyandığı bir gezegende, hiç bir kötü olayın olmadığı, insanların çalışır gibi yapıp boş muhabbetle hep gülümseyerek ömür geçirdiği bir masal diyarında geçer
sanırım 5 sezon sürmüş, sonra yazarının "ben bu kadar metinle başa çıkamıyorum, yaz yaz bitmiyor arkadaş" demesi üzerine bitmiş.
ayrıca: #2595452
16 yaşında hamile kalmış bir kadının ve kızının, kızı 16 yaşına geldiğindeki öyküsünü anlatır. baş karakteri bir köşeye çekilip uzun uzun kitaplar okuyan bir genç kızdır ki bu bile bir amerikan dizisi için oldukça sıradışıdır.
kadınların pizza, dondurma, çikolata ve daha bir sürü çöp yiyip kilo almadığı, uykusuz, kahveye abanarak yaşayıp bebek gibi ciltle uyandığı bir gezegende, hiç bir kötü olayın olmadığı, insanların çalışır gibi yapıp boş muhabbetle hep gülümseyerek ömür geçirdiği bir masal diyarında geçer
sanırım 5 sezon sürmüş, sonra yazarının "ben bu kadar metinle başa çıkamıyorum, yaz yaz bitmiyor arkadaş" demesi üzerine bitmiş.
ayrıca: #2595452
devamını gör...
16.
yıllar ve yıllar sonra yine , yeni, yeniden bu diziye döndüm.
sorsanız çokta sevdiğim, ölüp bittiğim bir dizi değil . fakat yine de ne zaman kendimi sürükleniyor gibi hissetsem kendimi bu dizinin rastgele bir bölümünü izlerken buluyorum.
bu sefer rastgele bir bölümünde de bulmadım kendimi, direkt baştan sona izleyeceğim tekrardan.
hatta izlerken dizideki birçok şeye daha da sinir olacağım yüksek ihtimalle ama yine de izlemeye devam edeceğim.
şeytan tüyü gibi bir şey var bu dizide. pek sevdiğim söylenemez ama nasıl oluyor da kendimi her seferinde burada buluyorum ki, neden elim en sevdiğim dizilere gitmiyor?
neyse ne işte, biraz daha izleyerek karakterlere olan antipatimi daha da artırmaya gidiyorum.
sorsanız çokta sevdiğim, ölüp bittiğim bir dizi değil . fakat yine de ne zaman kendimi sürükleniyor gibi hissetsem kendimi bu dizinin rastgele bir bölümünü izlerken buluyorum.
bu sefer rastgele bir bölümünde de bulmadım kendimi, direkt baştan sona izleyeceğim tekrardan.
hatta izlerken dizideki birçok şeye daha da sinir olacağım yüksek ihtimalle ama yine de izlemeye devam edeceğim.
şeytan tüyü gibi bir şey var bu dizide. pek sevdiğim söylenemez ama nasıl oluyor da kendimi her seferinde burada buluyorum ki, neden elim en sevdiğim dizilere gitmiyor?
neyse ne işte, biraz daha izleyerek karakterlere olan antipatimi daha da artırmaya gidiyorum.
devamını gör...