1.
8 nisan 1692'de venedik cumhuriyeti'nin piran kentinde doğmuş italyan barok bestecisi, kemancı ve müzik teoristi. yaşam hikayesi filme dönüştürülmeli.
tartini piran'ın en köklü aristokrat ailelerinden birine doğmuştur. ailesi onun bir fransisken keşişi olmasını istemiş ve erken yaştan onu buna itelemişlerdir, bu da tartini'nin temel müzik eğitimine kavuşmasına vesile olmuştur. padua üniversitesi'nde hukuk okumuş, bu eğitim macerası sırasında eskrim öğrenmiştir.
tartini, 1710'da babası ölene kadar sevdiceği elisabetta premazore ile evlenememişti, şayet aralarındaki sosyal sınıf ve yaş farkı buna büyük bir engel oluşturmaktaydı.* ancak böyle bir karar alabilmesi için babasının yokluğunun yeterli olmadığını hesaba katamayan talihsiz tartini, güçlü kardinal giorgio carniro kendisini kızı kaçırmakla suçlayınca, yargılanmaktan kaçmak için asisi'deki aziz francis monastırına kaçmak zorunda kaldı. tartini keman çalmayı burada öğrenmiştir.
tartini 1716'da francesco maria veracini'yi çalarken dinlediği müddette büyülenir ve kendisinin kabiliyetsiz olduğunu düşünür. böylece bir türlü rahat duramayan tartini ankon'a kaçar ve daha çok pratik yapmak için kendisini bir odaya kilitler. o odada, charles burney'e göre, tartini yayları daha soyut ve sessiz bir ortamda çalışmış ve venedik'te yapabileceğinden daha makul bir şekilde pratik yapmıştır. böylece tartini'nin yeteneği muazzam şekilde gün yüzüne çıkmıştır.
1721'de padua'daki sant'antonio bazilikasının maestro'su olmuştur. padua'da meslektaşı ve müzik teoristi francesco antonio vallotti ile yakın arkadaşlık kurarlar.
öyle kopar gider.
tartini 1726'da bütün avrupa üst tabakasından öğrenciler çeken bir keman okulu kurar.
tartini'nin doğduğu kent piran, günümüzde slovenya'ya aittir ve adı tartini meydanu olmuş kent meydanı'nda kendisinin büyük bir heykeli yer alır. meydanın etrafındaki büyük taş depolardan birisi günümüzde guiseppe tartini oteli olmuştur. tartini'nin doğum günü her yıl ana kent katedralinde konserlerle kutlanır.
tartini piran'ın en köklü aristokrat ailelerinden birine doğmuştur. ailesi onun bir fransisken keşişi olmasını istemiş ve erken yaştan onu buna itelemişlerdir, bu da tartini'nin temel müzik eğitimine kavuşmasına vesile olmuştur. padua üniversitesi'nde hukuk okumuş, bu eğitim macerası sırasında eskrim öğrenmiştir.
tartini, 1710'da babası ölene kadar sevdiceği elisabetta premazore ile evlenememişti, şayet aralarındaki sosyal sınıf ve yaş farkı buna büyük bir engel oluşturmaktaydı.* ancak böyle bir karar alabilmesi için babasının yokluğunun yeterli olmadığını hesaba katamayan talihsiz tartini, güçlü kardinal giorgio carniro kendisini kızı kaçırmakla suçlayınca, yargılanmaktan kaçmak için asisi'deki aziz francis monastırına kaçmak zorunda kaldı. tartini keman çalmayı burada öğrenmiştir.
tartini 1716'da francesco maria veracini'yi çalarken dinlediği müddette büyülenir ve kendisinin kabiliyetsiz olduğunu düşünür. böylece bir türlü rahat duramayan tartini ankon'a kaçar ve daha çok pratik yapmak için kendisini bir odaya kilitler. o odada, charles burney'e göre, tartini yayları daha soyut ve sessiz bir ortamda çalışmış ve venedik'te yapabileceğinden daha makul bir şekilde pratik yapmıştır. böylece tartini'nin yeteneği muazzam şekilde gün yüzüne çıkmıştır.
1721'de padua'daki sant'antonio bazilikasının maestro'su olmuştur. padua'da meslektaşı ve müzik teoristi francesco antonio vallotti ile yakın arkadaşlık kurarlar.
öyle kopar gider.
tartini 1726'da bütün avrupa üst tabakasından öğrenciler çeken bir keman okulu kurar.
tartini'nin doğduğu kent piran, günümüzde slovenya'ya aittir ve adı tartini meydanu olmuş kent meydanı'nda kendisinin büyük bir heykeli yer alır. meydanın etrafındaki büyük taş depolardan birisi günümüzde guiseppe tartini oteli olmuştur. tartini'nin doğum günü her yıl ana kent katedralinde konserlerle kutlanır.
devamını gör...
2.
koca bir ömre avukatlık, eskrim sporculuğu ve barok besteciliği gibi birçok dalı sığdıran, geldiği noktaya tırnaklarıyla kazıya kazıya ulaşan besteci/müzisyen.
devamını gör...
3.
giuseppe tartini, italyan besteci ve keman virtüözü. barok döneminin tecessümüdür bu adam. hukukçu, eskrimci, ne ararsan var. yukarıda güzelce yazılmış biyografisi zaten. tipik italyan enteleküteli kendisi. aristokrat bi aileden geliyor ve manastır eğitimi de görmüş. tam zır deli. herkes rahip olacak diye beklerken, gidip kardinalin yeğenini kaçırıp evleniyor. bi dünya adam peşine takılıyo tabi. zor kurtarıyor canını. sonra zaten hayatının sonuna kadar keman çalışmış. kemanda vivaldi’nin karşısına çıkabilecek bi adam varsa bu dünyada, ahanda tartini abimizdir o. ancak onu meşhur eden şey, tek bir parçasıdır. bu parçanın bestesi yapılmadan önce tartini bi rüya görür. rüyasında kemanını şeytana verir ve şeytan çalmaya başlar.öyle bi solo atar ki şeytan kemanı çalarken, tartini rüyada kendini kaybedecek kadar etkilenir. hatta nefes nefese uyanmış. başlamış duyduğunu bestelemeye. ancak sonuçtan memnun kalmamış. ortaya çıkan bestenin rüyadakiyle pek alakası yokmuş. daha ne kadar alakası olabilirmiş acaba. rüyasında dinlediği ne ola, nasıl bi şey ola ki diye düşündürtür durur adama. eserin adı ‘’devil’s trill sonata’’. şeytanı dinlemek isteyenler için aşağıya iliştiriyorum.
devamını gör...
4.
ust edit: duzeltilmis, tesekkurler.
başlık açılırken klavyenin azizliğine uğranmış sanırım. * neyse bu kısmı mühim değil. lafı uzatmadan bu arkadaştan bahsedelim biraz.
1692 yılında piran'da doğan italyan besteci, keman virtözü, barok dönem müzisyenidir. 18. yy'ın en önemli müzisyenlerinden biri. genel hayatından bahsedecek olursak; kendisi seçkin bir aileden gelmedir. -bu sebeple de- eğitim anlamında ilk olarak din eğitimi almıştır. sonrasında padova üniversitesinde hukuk okumuş, bunun yanında eskrim sporuyla da ilgilenmiştir. başpapaz'ın yeğeniyle gizli bir şekilde evlenmiştir. bundan dolayı da psikopos'un gazabına uğramıştır. tüm bunlardan kaçmak için bir süreliğine italyadaki bir kentte bulunan manastırda gizlenmiştir. orada bulunduğu süreçte vaktini iyi değerlendirmiş, müzik alanında ilerletmiştir kendini. aynı zamanda bir çok beste ve teorik araştırma yapmıştır. sonrasında affedilmiş ve padova'ya geri dönmüştür. sant’ antonio kilisesinde başkemancı ve orkestra yöneticisi olarak görev yapmıştır. ayrıca pietro nardini ve gottlieb naumann gibi değerli isimlerin de eğitim gördüğü bir keman okulu açmıştır.
ek olarak;
corelli’nin keman çalma tekniğine yenilikler getirmiştir. keman yayını hafifleştiren ve kaim tel kullanan da ilk o olmuştur. gerek keman tekniği, gerek akustik üstüne yazdıkları 18.yy avrupa’sında müziğin gelişimini etkilemiştir. 1714’te, bugün kendi adıyla ya da “bileşke tonu” olarak adlandırılan “üçüncü ton”u farketmiş, akustik bilgisi bu ilginç olguyu açıklamaya yetmemiş olsa da keman akordu için bu sesin duyulması gerektiğini savunmuştur. üçüncü ton, ancak iki ses sürekli olarak güçlü bir biçimde çalındığında duyulmaktadır.
eserlerinin çoğunda dinsel ögelere yer vermiştir. en önemli sayılan, herkesçe bilinen eseri de “il trillo del diavolo”dur.
başlık açılırken klavyenin azizliğine uğranmış sanırım. * neyse bu kısmı mühim değil. lafı uzatmadan bu arkadaştan bahsedelim biraz.
1692 yılında piran'da doğan italyan besteci, keman virtözü, barok dönem müzisyenidir. 18. yy'ın en önemli müzisyenlerinden biri. genel hayatından bahsedecek olursak; kendisi seçkin bir aileden gelmedir. -bu sebeple de- eğitim anlamında ilk olarak din eğitimi almıştır. sonrasında padova üniversitesinde hukuk okumuş, bunun yanında eskrim sporuyla da ilgilenmiştir. başpapaz'ın yeğeniyle gizli bir şekilde evlenmiştir. bundan dolayı da psikopos'un gazabına uğramıştır. tüm bunlardan kaçmak için bir süreliğine italyadaki bir kentte bulunan manastırda gizlenmiştir. orada bulunduğu süreçte vaktini iyi değerlendirmiş, müzik alanında ilerletmiştir kendini. aynı zamanda bir çok beste ve teorik araştırma yapmıştır. sonrasında affedilmiş ve padova'ya geri dönmüştür. sant’ antonio kilisesinde başkemancı ve orkestra yöneticisi olarak görev yapmıştır. ayrıca pietro nardini ve gottlieb naumann gibi değerli isimlerin de eğitim gördüğü bir keman okulu açmıştır.
ek olarak;
corelli’nin keman çalma tekniğine yenilikler getirmiştir. keman yayını hafifleştiren ve kaim tel kullanan da ilk o olmuştur. gerek keman tekniği, gerek akustik üstüne yazdıkları 18.yy avrupa’sında müziğin gelişimini etkilemiştir. 1714’te, bugün kendi adıyla ya da “bileşke tonu” olarak adlandırılan “üçüncü ton”u farketmiş, akustik bilgisi bu ilginç olguyu açıklamaya yetmemiş olsa da keman akordu için bu sesin duyulması gerektiğini savunmuştur. üçüncü ton, ancak iki ses sürekli olarak güçlü bir biçimde çalındığında duyulmaktadır.
eserlerinin çoğunda dinsel ögelere yer vermiştir. en önemli sayılan, herkesçe bilinen eseri de “il trillo del diavolo”dur.
devamını gör...
5.
amma kasvetli çalıyorsun arkadaş...
devamını gör...