1.
the stranglers parçası, grubun en çok bilenen şarkısıdır. şarkı uyuşturucu, daha doğrusu afyon hakkındadır. bu uyuşturucunun ham formu tonları arasında değişir. ancak uyuşturucuyla ilişkilendirilmek istemediklerin yıllarca bir kadın hakkında olduğunu savunmuşlardır. şarkının sürekli tekrar eden klavsen pasajı adamı transa sokarken ortalarında alttan gelen gitarın sesi yükselmeye başlar sonralara doğru ise vokalin yankılanmasıyla sürreal bir his verir.
devamını gör...
2.
snatch adlı filmin soundtrack albümünde bulunan şarkı. lakin benim için çok farklı bir anlamı var ilk dinleyişimden beri, ne filmi ne de göndermelerini bilmediğim ilginç bir tesadüfün fon müziği olduğu andan bu yana...
üniversite son sınıftayım, bir yandan part-time çeviri/yazı işleri yapıyorum, okul bitmek üzere ve para kazanmam gerek. serde gençlik var, o dönemki tek eğlencem tiyatrodan geri kalmak istemiyorum, işleri ve ödevleri tamamlamak için uykudan çalıyorum. o sıralarda, ömrüm boyu ağzıma sürmediğim kahveye başlamışım, filtre kahve sabah sekiz kırk dersleri için en iyi çözümüm. sabaha karşı çalışmak için oturduğumda en iyi eşlikçim radyolar. o zamanlar çok sevdiğim, son derece özgün bir üniversite radyosu olan radyo odtü de geceleri şurup gibi bir çalma listesi yayınlıyor, yorulduğumu hiç hissettirmiyor bana. bir gün tam güneşin doğmak üzere olduğu bir anda bu şarkı çalmaya başlıyor, perdenin ardından sızan ışık beni pencereye çekiyor. bozkırın üzerine güneş doğmuş, öyle güzel bir renk var ki ortalıkta, sanki doğa şarkıya, şarkı doğaya uymuş beni birkaç dakikalığına sakinleştirmek için sözleşmişler. ne gelecek kaygısını, ne mezuniyeti düşündüm o birkaç dakikada, sadece gördüğüm renklerin şarkıya eşlik edişi hiç ummadığım kadar dinlendirmişti beni. o zamandan beri çalma listelerimin bir köşesinde mutlaka bulunur bu şarkı; bazen günün doğduğu anda, bazen de bir sahilde güneşin deniz üzerinde batarken bıraktığı kızıllıkta hazır olsun diye.
*
üniversite son sınıftayım, bir yandan part-time çeviri/yazı işleri yapıyorum, okul bitmek üzere ve para kazanmam gerek. serde gençlik var, o dönemki tek eğlencem tiyatrodan geri kalmak istemiyorum, işleri ve ödevleri tamamlamak için uykudan çalıyorum. o sıralarda, ömrüm boyu ağzıma sürmediğim kahveye başlamışım, filtre kahve sabah sekiz kırk dersleri için en iyi çözümüm. sabaha karşı çalışmak için oturduğumda en iyi eşlikçim radyolar. o zamanlar çok sevdiğim, son derece özgün bir üniversite radyosu olan radyo odtü de geceleri şurup gibi bir çalma listesi yayınlıyor, yorulduğumu hiç hissettirmiyor bana. bir gün tam güneşin doğmak üzere olduğu bir anda bu şarkı çalmaya başlıyor, perdenin ardından sızan ışık beni pencereye çekiyor. bozkırın üzerine güneş doğmuş, öyle güzel bir renk var ki ortalıkta, sanki doğa şarkıya, şarkı doğaya uymuş beni birkaç dakikalığına sakinleştirmek için sözleşmişler. ne gelecek kaygısını, ne mezuniyeti düşündüm o birkaç dakikada, sadece gördüğüm renklerin şarkıya eşlik edişi hiç ummadığım kadar dinlendirmişti beni. o zamandan beri çalma listelerimin bir köşesinde mutlaka bulunur bu şarkı; bazen günün doğduğu anda, bazen de bir sahilde güneşin deniz üzerinde batarken bıraktığı kızıllıkta hazır olsun diye.
*
devamını gör...
3.
cennetin müziği.^^
devamını gör...