1.
dün bir tane daha yazmayı düşünmüştüm sana. tabi sonradan kovdum bu düşünceyi kafamdan. nasıl olsa ben göndermeyecek sende görmeyecektin.
okumyacagın bir şey için neden saatlerce uğraşayım ki dedim kendi kendime. her kelimeyi özenle seçip, özenle yazıp, özenle zarfa koyup, özenle mühürleyip, masanın kenarında oluşan yığına bir tane daha neden ekleyeyim ki diye düşündüm.
ama bugün yeni bir gün ve düne ait olan düşüncelerimin hepsini dünde bıraktım. gözümü açtım ve kendimi bu kelimeleri yazarken buldum.
bende yeni bir insanım bugün, o yüzden kelimeleri özenle seçmeyeceğim bu mektupta. sadece söylemek istediklerimi yazacağım.
artık özlemiyorum seni mesela. en azından eskisi kadar.
bir yanım alıştı yokluğuna, diğer yanım ise beklemeye.
ama eskisi kadar özlemiyorum artık, eskisi gibi beklemiyorum da.
zaten gidenin dönmesi beklenir değil mi? giden ben olduğum halde onca zaman senin dönmeni beklemem hiç akıl karı değildi.
hoş sende söylemiştin gerçi, "gidersen biter" demiştin.
bende söyleyememiştim sana gitmemin nedenini. korkmuştum söylersem olacaklardan.
ama bugün yeni bir ben var ve artık korkmuyorum.
diye bitiyordu soğuk ellerinden aldığım zarfın içindeki mektup. ayağının hemen dibindeki zarf yığını, bileğinden akan kanlardan dolayı okunacak durumda değillerdi. gizemli biri idi. yemeğini odasına isterdi ve bir yılı aşkın süredir odayı terk etmemişti. diğer konuklar merak ederdi o odada kalan gizemli adamı. bazen bende ederdim. ne bir dostu, ne bir akrabası, yakını gelmişti ziyaretine burada kaldığı süre boyunca. bir yakını var mıydı acaba. mektubu kime yazmıştı acaba.
cenaze karşıyakadan kalktı. otelin müdürü, resepsiyon görevlisi ve bir kaç konuktan başka katılan olmadı. onlarda merkaktan gelmişti muhtemelen.
okumyacagın bir şey için neden saatlerce uğraşayım ki dedim kendi kendime. her kelimeyi özenle seçip, özenle yazıp, özenle zarfa koyup, özenle mühürleyip, masanın kenarında oluşan yığına bir tane daha neden ekleyeyim ki diye düşündüm.
ama bugün yeni bir gün ve düne ait olan düşüncelerimin hepsini dünde bıraktım. gözümü açtım ve kendimi bu kelimeleri yazarken buldum.
bende yeni bir insanım bugün, o yüzden kelimeleri özenle seçmeyeceğim bu mektupta. sadece söylemek istediklerimi yazacağım.
artık özlemiyorum seni mesela. en azından eskisi kadar.
bir yanım alıştı yokluğuna, diğer yanım ise beklemeye.
ama eskisi kadar özlemiyorum artık, eskisi gibi beklemiyorum da.
zaten gidenin dönmesi beklenir değil mi? giden ben olduğum halde onca zaman senin dönmeni beklemem hiç akıl karı değildi.
hoş sende söylemiştin gerçi, "gidersen biter" demiştin.
bende söyleyememiştim sana gitmemin nedenini. korkmuştum söylersem olacaklardan.
ama bugün yeni bir ben var ve artık korkmuyorum.
diye bitiyordu soğuk ellerinden aldığım zarfın içindeki mektup. ayağının hemen dibindeki zarf yığını, bileğinden akan kanlardan dolayı okunacak durumda değillerdi. gizemli biri idi. yemeğini odasına isterdi ve bir yılı aşkın süredir odayı terk etmemişti. diğer konuklar merak ederdi o odada kalan gizemli adamı. bazen bende ederdim. ne bir dostu, ne bir akrabası, yakını gelmişti ziyaretine burada kaldığı süre boyunca. bir yakını var mıydı acaba. mektubu kime yazmıştı acaba.
cenaze karşıyakadan kalktı. otelin müdürü, resepsiyon görevlisi ve bir kaç konuktan başka katılan olmadı. onlarda merkaktan gelmişti muhtemelen.
devamını gör...