görünmez olanı keşfetme elitistliği

doğu (dizi)sinin bir bölümünde geçen ve son dönemlerde oldukça revaçta olan bir gerçeği yansıtan tespittir.

bir tespitte bulunmak büyük bir zeka göstergesi olarak kabul edilmeye başlandı. belki de hep öyleydi, ben yeni fark ettim. öyle bir tespit manyaklığı aldı yürüdü ki, tespitin ne kadar özgün, ne kadar zekice, ne kadar üzerinde düşünülmüş olduğunun hiçbir anlamı yok. yeter ki tespit yapılsın bir konuda.

bu tür tespitler genellikle kimsenin görmediği şeyleri gördüğünü iddia eden, görmese de sırf farklı görünmek için mabadından uyduran insanların entelektüel kamuflajı haline geldi.

elbette görünmez olanı keşfetmek büyük iştir ama bunu abartmak bünyede zeka geriliğine de neden olabilir.

zeka geriliğinin yanı sıra sosyal ortamlarda dışlanma ile de sonuçlanabilir. durmadan, her konuda, başka hiçbir düşünceye ama vermeden sadağındaki tespitleri legolas gibi birbiri ardına fırlatarak görünmeyeni keşfetme elististliğine düşen insanlarla sohbet etmek kör bir inancın pençesinde can vermeden önce muhatabının yakasına yapışan insanlarla sohbet etmekten daha rahatsız edicidir.

tam sevdiğiniz bir şarkıdan bahsederken sizin zevklerinizi hiçe sayarak karsu'nun çok daha iyi söylediğini yüzünüze çarpan insanlar vardır. ceza'nın suspus şarkısında megathron'u haklı bulması da bu duruma örnek olarak verilebilir. inception filminde toteme değil yüzüğe odaklanmanız gerektiğini anlatanlar da bu gruptandır.

bu elitistliğin daha farklı bir boyutu da atasözleri üzerinden yapılan ve artık kabak tadı veren goygoydur. siz ana gibi yar olmaz, dersiniz birisi mutlaka çıkar ani gibi yar olmaz, der. sonra da ani'nin bir uçurum olduğunu anlatır uzun uzun. siz su uyur düşman uyumaz, dersiniz. biri çıkar sü uyur düşman uyumaz diye düzeltir. sonra da sü'nün asker demek olduğunu anlatır asıl konunun ne olduğunu önemsemeden. siz damlaya damlaya göl olur, dersiniz. o, mutlaka damlaya damlaya göt olur, diye düzeltir. ama buna bir açıklama getiremez.

sözün özü, görünmez olanı keşfetme elististliğine bir yere kadar kabul edilebilir ama fazlası cinayet sebebidir.

efenim öncelikle büyük resme bakıciiz. sonuçta dağdaki çobanın oyuyla sizin oyunuz bir olmamalı, diiy mi ama? ne diyor şopenhaaur, herkes bir başka kimsede ken­disinin mahrum olduğu mükemmeliyetleri arzu eder ve kendisininkinin tersi olan kusurları güzellik olarak düşü­nür. yaa,diiy mi ama? komşunun tavuğu komşuya kaz görünür demiyciiz, ne diyciiz? şopenhaaaur diyciiz, uzun cümlele kuruciiz efendim. saygılar.