roman / edebiyat
9 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

yan lianke kitabıdır.

vaz geçmek de devam etmek de sizin elinizde. kalıp savaşabilirsiniz de terk edip gidebilirsiniz de. yeni bir şeyler üretip yaşamı sürdürmek de her şeyi bırakıp yeni bir başlangıç yanılsaması yaşamak da sizin elinizde. ama seçim ne olursa olsun doğru olduğunu düşündüğünüz şeyi yapmaya gayret edin. ve doğanın size verdiği işaretleri asla göz ardı etmeyin.

çok yaşlı olmanız hiçbir şeyi değiştirmez. nazım ustanın dediği gibi bir zeytin ağacı dikin, belki siz büyüdüğünü görmezsiniz ama görenler olacaktır. ne zaman öleceğiniz belirsiz. o zaman her an ölecekmiş gibi yaşamaktansa hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak yeğdir.

yanınızda kimse olmayabilir. belki sadece sizin kadar yaşlı bir köpek. hatta bu köpek kör bile olabilir. onun sizin eşitiniz olduğunu aklınızda tuttuğunuz sürece asla yalnız kalmazsınız. onun da en az sizin kadar yaşama hakkı olduğunu unutmazsanız insan olma yolunda emin adımlar atıyor olacaksınız. kör bir köpek eğer sizin arkadaşınızsa o kurak köyde her şeye kafa tutabilecek kadar kalabalık olabilirsiniz.

size umut verecek hiçbir şey kalmamış olabilir. belki bir mısır fidesi. açlıktan ne yapacağınızı şaşırmış, susuzluktan kurumuş olabilirsiniz. ama içinizde bir gün o mısır fidesinin büyüyeceğine dair bir umut yeşermişse gücünüz arttıkça artacaktır. ve sizin o mısır fidesine verdiğiniz emek hiçbir şey olmayacaksa da kahramanlık dolu mezarınıza gölge yapacaktır bir gün.

günler, aylar, yıllar sonra tekrar okumak istiyorum bu kitabı. o günlerde, o aylarda, o yıllarda bana umut verdiğini düşünerek.
devamını gör...
dünyada meydana gelen kuraklık sonucu bir ihtiyar ve kör köpeğinin tek başlarına kalmasını ve onların başından geçen olayları anlatır. içinde bana göre en iyi yalnızlık tanımlarımdan birini bulundurur.

yetmiş iki yaşında ihtiyar bir adam olarak geriye kalan tek kişi olduğunun farkına varmıştı birden. kalbinde yerden göğe kadar uzanan bir boşluk oluştu, ölümcül bir sessizlik ile perişanlık birdenbire tüm vücuduna kök saldı.
devamını gör...
yaşlı bir adam ve köpeğinin, kurak ve ıssız bir coğrafyadaki yaşama azimlerinin destansı öyküsü.

yan lianke bu romanında; insanın ümidine sıkı sıkı tutunmasının karşılaştığı zorlu yaşam mücadelesinde onu hayatta tutabilecek kadar etkili olduğunu ve ümidin olduğu yerde yaşamın da olacağını merak uyandırıcı, sürükleyici ve çarpıcı bir biçimde okuyucularına aktarmıştır.

2-3 gün insanı etkisi altına alan ve düşündüren, tek solukta hiç sıkılmadan okunabilecek çerezlik bir kitap.( 102 sayfa)

detaylı bilgi için
devamını gör...
hayatla inatlaşan bir adam ve köpeğinin öyküsü. evet tam anlamıyla böyle bir tanım yapmak gerekiyor zira amcamız ve köpeği adeta hayatla inatlaşıyorlar. sen mi galip geleceksin yoksa ben mi yarışına giriyorlar. şimdi hikayeyi biraz baştan alacak olursak buradan sonrası için yola spoiler uyarısı ile devam edeceğiz.



amcamız en başta köylüler ayrılırken biraz tembellik ediyor gibi geldi bana. şimdi kim kalkıp buradan gidecek teee o kadar yolu yahu der gibiydi sanki. yani o tarlada bulduğu bir fidan bana çok da gerçekçi gelmedi orada kalması adına üşengeçliğinin bir kılıfıydı sanki.

fakat sonra amcamızın samimiyetine inanmaya başladığımız bir dizi olaylar oldu ki yahu bu adam resmen hayatla inatlaşıyor ölüme meydan okuyor dedim kendime okuduğum her satırda. öykü ile ilgili benim canımı sıkan en büyük nokta çeviri oldu.

küfürler bana çok geçmedi açıkçası. şimdi tabii kitap çince, hal böyle olunca orjinal dilinden okuyamıyorum e çeviriyi yapan çevirmen de bu işin uzmanı bir itirazım yok. ama ne bileyim küfürler bana çok geçmedi kitapta. neyse çok küfür yoktu zaten.

kitapla ilgili en güzel şey şuydu kitap hayal satmıyordu. tamam inatçılığı, hayata tutunmayı, mücadeleyi vs öğretiyordu belki ama şunu da alt metin olarak kocaman puntolarla aslında yazıyordu zihnimize: "hayata karşı mücadelenizde kazanan hayat olur. kıçı ile inatlaşan altına sıçar."

nihayetinde de öyle oldu, mısır büyüdü ama mısırın büyüdüğünü kim gördü ki? bana geçmedi hikayenin sonu. şu eleştiriyi yapacaklar olacaktır bu entryimi okuyunca. yahu işte oldu adam kazandı mısır yetişti kendisi gübre oldu. oldu kardeşim olmadı demiyorum ama nihayetinde adam öldü. o mısır mahsulünü alıp köpeciği ile yiyebildi mi? hayır.



işte böyle bir öyküdür bu kitap. lianke yazı dili olarak betimlemelerinde çok başarılı değildi bence bu öyküsünde. bana öyle geldi en azından. betimlemeler bana pek geçmedi. daha düz bir anlatımı vardı zihnimde çok canlanmadı o öykü. ama inatlaşması bana geçti hoşuma gitti inatlaşan insanları severim.
devamını gör...
bu nasıl bir yaşama inadıdır yiğidim. helal sana. yetmiş iki yaşında bir ihtiyar. köylerine gelen kuraklıkla insanlar açlıktan ölmemek için göç ediyorlar. bizim ihtiyar yola çıksa sıcaktan ve yaşlılıktan öleceğinden emin. zaten böyle düşünürken bir bakıyor koca köyde bir mısır tohumu filiz vermiş. insanlar etme eyleme mısır büyüse bile nasıl hayatta kalacaksın ne yiyip ne içeceksin dese de aldırmıyor kimseye. kör köpeği ve ölmek için can atan yaşlı vücuduyla köyde kalıyor. bu kadar inatçı bir insan olur mu? kitaplarda oluyor işte. bizim ihtiyar keçi yaşamak için büyük bir azim gösteriyor. her gün kuraklığa neden olan güneşe küfrediyor, arada da kırbaçlıyor onu. bir tabancası olsaydı kesin güneşe de ateş ederdi bu kaçık. varlığını sürdürmek için verilen zorlu bir mücadelenin etkileyici hikayesi. dili sade, okuması kolay. müthiş bir edebi lezzeti olmasa da etkileyici bir hikaye. her kitaptan öğrenecek bir şeylerimiz oluyor işte. okumaya devam edelim.


bir de bu jaguar kötü kitap basmaz mı hiç? basmıyor. üstelik kitap kapakları konusunda oldukça başarılısınız. mutlu azınlığa!


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
yaşadığınız yerdeki insanların kuraklıktan dolayı artık yiyecek bulamaz hale gelip terk ettiğini düşünün. üstelik yaşlı ve kör bir köpek ile bir mısır tohumunu büyütmeye çalıştığınızı düşünün. ne su ne yiyecek var.
her şey sizin çabanız ile bulunabilen şeyler. ne kadar sabırlı olursunuz veya nelerden fedakarlık yaparsınız ?
kitap işte tam da bunu anlatıyor. dostluk, sabır ve fedakarlık..
sonunda ne mi oluyor ? her şey kitabın son sayfalarında saklı.
devamını gör...
yan lianke'den okuduğum ilk kitap olur kendisi.
hikayeyi her ne kadar beğensem de yazarın dili beni pek kendine çekmediği için o kadar da bayıldığım bir kitap olmadı açıkçası.

hikayesine gelecek olursam , yaşlı bir adam ve köpeğinin kuraklaşmış olan bir yerde tek başlarına hayatta kalma mücadelesinden bahsediliyor kitapta.
her ne kadar 'yaşlı' olarak nitelendirilse de adamın hayatta kalma azimi benimkinden çok daha fazla resmen. o kadar şeye rağmen yine de umutlarını yitirmemiş, hayata tutunmak için farklı farklı sebepler bulmuş kendisine kitap boyunca.
o yüzden aslında fazlasıyla da umut dolu bir kitap olduğunu söylemeliyim, ama bu umudu pozitif bir şekilde almıyorsunuz kitaptan. umutlu olmaktan başka çaresi kalmamış bir insanın hikayesi ne kadar pozitif olabilir ki?

bolca hüzün ve umut barındıran , aynı zamanda da insanın kendisinde bazı noktaları sorgulatan bir kitap bence. beğenmediğim şey ise yukarıda da bahsettiğim gibi yazım dili oldu, yazım dilinden ötürü kitabın hissettirebileceği şeyler daha da yavanlaşmıştı bence. kısacık bir kitap olmasına rağmen zor okuyabildim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"günler aylar yıllar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim