hatay milletvekili barış atay’ın polis tarafından tartaklanması

ülkede seçilmiş bir milletvekilini dövdürecek kadar arsızlaşmış bir hükümetle karşı karşıya olduğumuzu göstermiştir. ideolojik olarak nasıl baktığımızdan bağımsız olarak meclisimizde bizi temsil eden bir vekilin böyle muameleye maruz bırakılmasına tepki göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. görüntüleri izlemek için buradan.

ekleme; arkadaşlar, olayı istediğiniz gibi yorumlayabilirsiniz de bu kadar anlamsız yorumlar olmamış sanki. burada olay barış atay’ın samimiyeti değil, polis memurları tarafından tartaklanması. daha önce de dedim eğer bu gibi insanların terörist olduğunu düşünüyorsanız sahaya bizzat teşrif edersiniz. halkla beraber meşru protesto hakkınızı kullanırsınız. burada bir diğer mesele gencecik çocuklar sokaklarda linç edilirken onların seçtiği vekiller nerede? hadi hdp olaya karışsa protestoları illegal hale getiriyor diyeceksiniz. o halde hani iyi parti vekilleri? hani chp vekilleri? hem hiç bir şey yapmayıp hem de yapanları eleştirirseniz muhaliften çok iktidara payanda olan biri imajı çizmiş olursunuz. seçtiğiniz vekiller meclis lokantasında yemek yerken barış atay hiç olmazsa tarafını belli etmiş eleştirecekseniz onu değil katılmayan sözde muhalif vekilleri eleştirin.

gelen haklı uyarı üzerine ekleme; başlığı açarken kullandığım linç kelimesinin tam olarak gerçeği yansıtmadığını fark ettim. kusura bakmayın. linç edilmesi yerine tartaklanması daha uygun olur.

vekil falan dinlemezler, ya onlardan olacaksın ya karşıdan.

bu topraklara ait ne varsa ona düşman olan birinin milletvekili olması bu devletin ayıbıdır.
bebek katili sürüsü pkk kontenjanından meclise giren sözde emekçi milletvekili.
bu ve benzeri kişiler yaşadığım ülkeler de bir gün dahi vekillik yapamazlar benzer canlılarında vekillik yapması da ayıp olarak devlete yeter!

barış atay gibilerin başlattığı hiçbir muhalif hareketi samimi bulmam. sol ve kardeşlik maskesinin altında atatürk'e, cumhuriyet'e ve kazanımlarına düşmanlık beslediği gün ışığı kadar nettir. hatay'da ki yangınları üstlenen pkk'yı kınamaktansa olayı manipüle eden bir halk düşmanının sözde devrimci şovlarını inandırıcı bulmuyorum.

ortada bir linç görmedim. görseydim bir şeyler yazardım belki.

ayrıca araya alıp top gibi oynamışlardır..

olmayan linçtir. tartaklanmıştır.

"emek ve demokrasi güçleri"nin yapacağı eyleme müdahale ediliyor. isme bak hizaya gel.

yazarın bizi temsil ettiğini iddia ettiği vekilin burada ne işi var diye sormuyor bile.

(bkz: eksi butonunun arandığı anlar)

vekil kanunlarda tanımlı bir suça karışıyorsa hazırlarsın fezlekesini kaldırırsın dokunulmazlığını. polis vekile el ense çekecekse ne anlamı var o dokunulmazlığın.

ama yeni türkiye'de bakıyoruz bir gün bir parti genel başkanı ülkü ocakları tarafından saldırıya uğruyor. diğer gün iktidar ortağının talebi doğrultusunda yüzbinlerce suçluyla beraber bir mafya lideri hapisten çıkartılıyor. o mafya en büyük ikinci partinin genel başkanını tehdit ediyor. yine aynı mafya adliyeye bile bizzat içişleri bakanının savaş açtığı çakarlı araçla gelebiliyor.

böyle bir ülkede vekil polis tarafından tartaklanmış, şaşırtıcı mı, elbette değil. ama asıl şaşırtıcı olan cumhurbaşkanının çıkıp yeni anayasadan bahsetmesi. ülkede ne yasa kalmış ne hukuk. eski anayasaya çok mu riayet ediyordunuz da yenisini istiyorsunuz diyesi geliyor insanın.

tanım: görüşlerine zerre değer vermediğim bir vekile yapılan, hukuk devletine yakışmayan tartaklama olayıdır.

bir milletvekilinin polis şiddetine maruz kalmasını alkışlayan sözlük ehlini görmek mide bulandırıcı. kendinden emin, milliyetçi safsatalar sallayıp duran bu tiplerin türkçe'yi doğru kullanmaktan aciz olmaları da teamülün tekerrürü adeta.

milletvekilliğinin bir onuru, haysiyeti kaldı mı artık diye sormak lazım. bu hareketler de işte en son üstüne dikilen tüy oluyor.

sözlükteki "barış ve kardeşlik" adı altında saklanan bölücü zihniyeti görmemizi sağlayan başlık.
(bkz: tanımları engelle)
(bkz: mesajları engelle)

barış atay, içişleri bakanı tarafından bizzat ve alenen hedef gösterilmiş bir milletvekilidir. seversiniz, sevmezsiniz orası ayrı. ben sevmem. ama buraya gelip devlet-polis tapınmacılığı yapmak sizin faşist kodlarınızı gösteriyor. hak arayan, hak arayana destek veren, hak arayanın taleplerini tekrar dile getiren bir kesimin uğradığı devlet şiddetine "ama"larla yaklaşan herkes bu kurumsal şiddetin ortağıdır.

kafanızda kodlanan "emek ve demokrası güçleri" kimlerden oluşuyor? gerçek kötüler mi? suicide squad mı? ben söyleyeyim, disk, kesk, ttb, tmmob. kafanızda emek ve demokrasi sözcüklerini terör ile özdeşleştiren bu kurumsal faşizm sizin can düşmanınızdır. ezbere yaptığınız her türlü dangalaklığın temelinde bu kurumsal faşizm ve devlet-polis tapınmacılığı yatıyor. çok değil, bir kaç yıl sonra bu yaptığınız polis tapınmacılığı kitaplara şebeklik olarak geçeceği için gelecek açısından içim rahat. bireysel olarak her biriniz için ayrı ayrı üzgünüm sadece.

aklıma (bkz: ss) subayları geldi.

ne olacak arkalarında süleyman soylu gibi mevzuatları, kanunları takmayan

yanlış yapsalar dahi polisin arkasında duran bir bakanımsı var.

bugün milletvekili döverler yarın vali öbür gün belediye başkanı.

böyle bakana böyle polis yakışır.

alın size yeni türkiye! monte edersiniz bir taraflarınıza.

nasıl da sevinmistir. parti grubu olusturamadiklari için hdp'den alacakları mecliste konusma sırasında yapacağı tiyatral metni hazirliyordur kıs kıs gülerek.

karakola çekip jop uygulaması da yaptılarsa ne güzel olur.

milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması çok büyük bir hataydı zaten olacaklar başından belliydi, tahmin edilebilinirdi.

...bu topraklara ait ne varsa hepsine düşmanmış...

haklısınız çünkü ülkeyi 20 yıldır parcik purcuk satan o.
... solculuk adı altında cumhuriyete karşıymış...

ve tek adam politikasını ile ülkeyi muzistana yine bu zat çevirmiş.

kafa sözlükteki boş kafalara turnusol olmuş başlık.

berlinde adalet var diyen almanyalı herif var, bir de siz varsınız. trajik olan o kaç yüzyıl evvel söylemiş onu, siz ise onun tersine gidiyorsunuz. zorbalığı adalete tercih ediyorsunuz.
hicbir polisin şiddet kullanma hakkı yoktur. kisi en azılı suclu da olsa. insanin insan olarak hakları vardır. cezasını yasalara göre verirsin.
polisi vatandaştan ayıran buydu. ama şimdi ise ayrım yok. vatandaş da kendisi cezayı vermek ister, polis de sevmediği kişiye karşı güç gösterisinde bulunur.
ne hikmetse aynı polisi zengin bir firmayı protesto ederken de görürüz.


gün gelecek size de lazım olacak ama yine size rağmen sizi savunan alaya aldığınız o 'emek demokrasi blogu' savunucuları olacak.

her neyse ya çakralarımı açmakla uğraşmak varken denyoluklara söz yetiştirmek bana uygun değil.

kutsa beni yüce buddha.
kutsa, aklın ve ruhun çürümeye terkedildiği bu yaban ülkede...